'Bir meleğin..' (Kısım 2)

351 14 11
                                    

Tatilin bitmesine yaklaşık üç dört gün kadar vardı. Can'ın aramıza katılmasıyla bir değişiklik olmadığını söyleyemem. En azından benim için garip bir duyguydu. Daha çok arkadaş gibiydik. Zaten ondan ötesi,muhtemelen hayal gücümü zorlayacaktı. Uğur'a gelince, zamanının çoğunu Sıla ve Kavin'le geçiriyordu. Sıla'ya bir ilgi duyduğunu düşünüyordum. Özgür'ün Mira'ya söylediğine göre Sıla başka birisiyleydi. Ve bu kişinin Uğur olması cabasıydı. Belki de değildi. Sıla ve kişiliği hakkında bir şey bildiğim söylenemez. Gördüğüm kadarıyla bu kişinin Uğur olduğunu düşünüyordum. Mira belli etmesede onunda benim gibi düşündüğünü biliyordum.
Kulaklığımın ses kapasitesi kafamdakileri susturmaya yetmiyordu. Şöyle kafamı bir yerlere vursam,o huzura erişecekmişim gibi... Ne çalan şarkıdan haberim vardı ne de ne düşündüğümden. Yoğun bir sis bulutu beynimin içini kaplamıştı. En sonunda dayanamayıp kulaklıkları çıkardım. Uyandığından beri bu ranzada dönüp duruyordum. Üzerime kalın taytımı ve beyaz kazağımı giyip nihayet barakadan ayrılabildim. Hava hala soğuk ve ürperticiydi. İlerideki topluluk dikkatimi çekti. Sanırım günün planından bahsediyorlardı. Kalabalığa doğru yaklaşıp dinlemeye başladım.
"Bugün gruplar halinde bölünerek keşfe çıkmanızı istiyorum. Etrafınızda görüp ilginizi çeken şeylerin fotoğraflarını çekeceksiniz. Bir kısmı sizde hatıra olarak kalıp bir kısmı ise okulumuzun sergi bölümünde yayınlacak. Şimdi grupları siz seçiyorsunuz. Kağıdı buraya bırakıyorum,partnerinizi ve kendi isminizi yazmayı unutmayın. Ha,bu arada bir erkek bir kız olarak ayrılmanızı istiyorum. İyi eğlenceler." Semra hocanın fikri fena değildi. Tek sorun telefonumdan başka kameramın olmamasıydı. Valizimi hazırlarken dikkate almam gerektiğini düşünmediğim şeylerden biride profosyanel bir makineydi. Insanlar kendi aralarında gruplar oluşturmaya başlamışlardı bile. Mira çoktan Kavin'i koluna takmıştı . Eh,bizede Özgür bey kalıyordu. Gözlerim Özgür'ü bulduğunda küçük bir hayal kırıklığı yaşadım. Özgür çoktan seçimini yapmıştı. Kübra'ya eşlik edecekti. Geriye tek bir seçenek kalıyordu. O da,Can. Gözlerim bu sefer Özgür yerine Can'ı arıyordu. Az ilerimdeydi. Boynundan geçirdiği makinesi,siyah kapüşonlusu ve yine siyah beresiyleydi. Tanrım. Manzara aramaya gerek falan yoktu. İşte hemen orada,az ilerimdeydi. Bunu düşünmek beni biraz utandırsada,ne demiş Atalarımız görünen köy kılavuz istemez. Aynen öyle. Adımlarımı Can'ın dikildiği yöne atıyordum.
"Birisini bulabildin mi ?" diye sordum ellerimi montumun cebine sıkıştırarak. Kafasını makinesinden kaldırıp yüzüme baktı. Burnunun hemen ortasında ufak bir kızarıklık vardı. Tabi, bu havada yalnızca kapüşonluyla çıkması daha da fazlasını gerektiriyordu. Yinede çok,çok fazla.. Herneyse ! Dikkatini topla Serra! İç sesime hak verip toparlandım.
"Sanırım hayır." Cevabı belli etmesemde beni sevindirmişti.
"Bende." Bir kızın bir şeyleri teklif etmesi garip geliyordu. Ilk adım her zaman için erkeklerin olmalıydı bana göre. Bu yüzden Can'ın söylemesini bekleyecektim.
"Ne o,teklif etmemi mi bekliyorsun ?" Kaşlarım çatıldı.
"Böyle söyleyince emrivaki yapmış gibi hissediyorum ama." dedim dudak büzerek. Gözleri bir an için dudaklarıma kaysada onu enterese etmiyor gibi yapmayı başarmıştı. Kim bilir,belki de enterese etmiyordu.
"Tamam,tamam. Hadi başlayalım şu işe şirin kız." Şirin kız ? Cidden mi ?
Daha sonra Can'la beraber ormanın içine doğru ilerledik. Etrafta ilgi çekici çok şey vardı. Diğerlerinin çoğu kurumuş yaprakları ya da gök yüzünü çekiyordu. Bazılarıysa karı konduğu yerde yakalayıp görüntüsünü almaya uğraşıyordu. Ama bu oldukça zordu. Bizse hala bakınıyorduk.
"Aslında bunlar çok fazla klişe. Doğa gizemlidir. En özelini ve en güzelini kendine saklar. Yerde duran kurumuş bir yaprak ya da düşen kar tanesi her zaman görebileceğimiz şeyler. Bunlar resmetmek için değil anın keyfini çıkarmak için varlar. Bu yüzden sadece en özelini bulmaya gayret etmeliyiz Serra."dedi adımlarını yavaşlatıp bana dönerek.
"Özel olan güzel olandır."
"Doğaya karşı sempatin olduğunu bilmiyordum." dedim önüme dönerek.
"Hemen hemen herkesin gözünün önünde olup fark edemediği şeyleri fark edebilmeyi severim."
"Öyleyse bana herkes olmamayı göstermelisin." Güldü.
"Üşüyorsun." Ben mi üşüyordum ? Tanrı aşkına bir kapüşonluyla duruyordu. Kafasındaki bereyi çıkarıp bana uzattı.
"Tak şunu."
"Üşüdüğüm falan yok." dedim kesin şekilde.
"Üşüyorsun ve bunu takacaksın inatçı şirin kız." Emin olun yalnızca şirin kıza katlanması çok daha kolaydı.
"Sırf seninle uğraşmak istemediğim için." diyerek bereyi elinden aldım. Saçlarımı taramamıştım. Bu yüzden kabarık ve kuş yuvasını andırıyordu. Sarı bir kuş yuvası. Hızlıca bereyi kafama geçirip saçlarımı omuzlarımdan sallandırdım. Iyi hissettirmişti.
"Şimdi işimize dönelim." dedi ciddi bir ses tonuyla. "Ileriden su sesleri geliyor. Orada güzel şeyler olacağını düşünüyorum." Sese doğru yönümüzü değiştirdik. Az sonra geniş ve derin bir gölün önündeydik. Gölün bir kısmı buzlanmış ortada kalan bazı kısımlarsa hala sıvı kalmıştı. Can eğilerek tabanı elledi. Ardından gölün üzerinden yürümeye başladı.
"Ne yapıyorsun !" diye bağırdım. "Düşeceksin !"
"Hey,sakin olur musun ? Bir şey olacağı yok." Makinesinin ayarlarını kontrol ettikten sonra suyun üzerindeki bir şeylere odaklandı. Buradan ne olduklarını göremediğim için yanına ilerledim. Sanki her an bu kütlesi yarılıp içine düşecekmişim gibi hissediyordum. Kamerayı iyice suyun üzerine yaklaştırdı. Eğilip ne olduğuna baktım. Küçük kırmızı bir böcek suyun üzerindeki ufak buz tabakasına tutunmuş ilerliyordu. Kamerayı böceğin ekseninde sabitleyip fotoğrafı çekti. Fotoğrafta sanki böcek kocaman küçük buz parçasıysa, büyük bir buz kütlesi halini almıştı. Can bu işlerden fena halde anlıyordu.
"Güzel." dedi memnuniyetle. "Bir daha çekilemeyecek fotoğraflardan birisiydi."
"Tebrik ederim." dedim gülümseyerek.
Gölü arkamızda bırakmış yürümeye devam ediyorduk.
"Şimdi sıra sende." dedi Can,kamerayı elime tutuşturarak.
"Ben mi ?" diye sordum şaşkınlıkla. "Güzel şeyler yakalayabileceğimi sanmıyorum."
"Sadece dene, mızmızlanma." Bu çocuk sinirlerimi zorluyordu.
"Öylemi çok bilmiş ?" Kamerayı Can'ın suratına odaklayıp hızlı çekim moduna aldım. Danklaşöre bastığımda onlarcasını çekmeye başlamıştı bile. Ne olduğunu anlayınca kamerayı elimden alıp bana doğru tuttu. Lanet olası erkek gücü ! Hızla koşup ondan uzaklaşmaya çalıştım. Arkamdan son sürat geliyordu. Bir arkama bir önüme bakmaktan önümdeki çıkıntıyı fark edememiş yeri boylamıştım. Bu yetmiyormuş gibi,hızını alamayan çok bilmiş üzerime çullanmıştı. Evet tam üzerimdeydi. Kamera hemen yanımızdaydı. Aramızdaki mesafe çok,çok fazla azdı. Gözlerim dudaklarına kaymıştı. Tam o anda flaş patladı. Kan beynime sıçramıştı. Nasıl olurdu ki bu ? Hızlı çekim yaptıysak,saatlerce çeksin diye değil üç dört tane içindi. Kahretsin. İkimizde kameranın olduğu yöne şaşkınca baktık. Ve yine o an da bir Flaş daha patlamıştı. Ah,hadi ama ! Suç ortakları gibi çıktığımızdan emindim. Ya da annelerinin çok kızacağı bir şey yapmak üzereyken yakalanan iki kardeş gibi. Onunla kardeş olmak. Sadece,aman tanrım !
Can kamerayı eline alıp üzerimden kalktı.
"Onları sileceksin değil mi ?" diye sordum. Silerdi muhtemelen. Ekrana odaklanıp bir şeylere bastı.
"Sildim bile." Bu kadar hızlı olması beni şaşırtmıştı.
İlerlemeye devam ediyorduk. Elimizde yalnızca Can'ın çektiği böcek resmi vardı. Hala bir şey bulup çekememiştik. Kamera yine bendeydi. Etrafımı dikkatlice tarıyordum. İlgi çeken bir şey ! İlgi çeken bir şey ! En sonunda önümdeki dala iri yapılı bir kuş kondu. Sanırım bu ilgimi çekerdi. Durup kuşa izledim.
"Güzel seçim." Can'ın sesi dikkatimi bozmuştu. Kuşun Kanatları gri mavi karışımıydı. Gövdesi beyazdı. Kamerayı hazır konuma getirdim.
"Bekle." dedi uyarıcı bir sesle. Hemen arkamdaydı. "Sadece birazdan." Elim danklaşörün hemen üzerindeydi. Ne olduğunu bile anlamadan kuş kanatlarını açıp uçacağı anda Can arkamdan uzanıp elini elimin üzerine koyup düğmeye
bastı.
"Doğru zaman,en özeli bulmak içindir. Ve en güzel her zaman en özeldir."
-
Selam! Biliyorum geç gelen bir bölüm oldu ama sadece biraz DESTEK görmeye ihtiyacım vardı. yinede sizi bekletmek istemedim. Medyada tekrardan İzmir ve tekrardan Can'ın cümlesi. Yorum ve vote bırakmayı unutmayın. Öptüm ! 💋

Bir Küçük İzmir HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin