Zaman ardı arkası kesilmeyen bir uçurum misali... Fakat bu uçurumun sonu yoktu maalesef. Tamam işte şimdi düşeceğim dediğinizde bile ya biri elinizden tutuyor ya da siz kalkmayı başarıyorsunuz. Aslında henüz o uçurumun kenarında hissetmemiştim kendimi. Belki de çok geç olmadan hissedecektim. O zaman nasıl kalkacaktım ? Kim elimden tutardı ki benim ? Kendi kendime kalkmayı başarmaktan başka seçeneğim yoktu.
Evet artık on altıma girmiş bir yılımı daha geride bırakmıştım. Sürprizden sonra oldukça mutlu olmuştum.Bana değer veren insanların olduğunu bilmek,beni oldukça mutlu hissettiriyordu. İzmir'in uğuruydu bu. Bu şehir bana çok şey öğretmiş,öğretmeye de devam ediyordu. Can'ın o sözleri hala aklımda bir köşede esir duruyordu. Nasıl çıkabilirdi ki zaten. Asla unutmayacaktım.
İlk dersin tarih olması beni oldukça üzüyordu. Sıkıcı,sıkıcı,sıkıcı... Uykum nasıl oluyorsa zirveye ulaşıp oraya çöküp bağdaş kuruyor ve tam tepeden bana göz kırpıyordu. Yanımda Uğur'un oturması beni eskisi kadar rahatsız etmiyordu artık. Doğum günümü de kutlamamıştı. Aslında artık buna alışmış,kendimi üzmüyordum. Ona bakılacak olursa halinden gayet memnun gözüküyordu. Ona ihanet ettiğimi düşünmesi beni içten içe bitirsede,karşısına geçip kendimi savunacak gücü kendimde bulamıyordum. Ya da bulmakta zorlanıyordum.
Yanımda kıpırdanma olmasıyla dikkatimi Uğur'a verdim. Telefonu titreşmişti. Ekrandaki Sıla yazısını görmemle birlikte kafamı önüme çevirdim. Daha fazlasına bakmaya hakkım yoktu. Ne de olsa bu,onun özeliydi. Evet Sıla artık onun özeli olmuştu. Bense bir hiç... Onun için acınası biri olmalıydım.
Zilin çalmasıyla hoca sınıftan ayrıldı. Dersin bir kelimesinden bile haberimin olmaması cabasıydı. Hızlı adımlarla sınıf kapısına ilerlerken iri yapılı birinin göğsüne başımı çarptım. Başımı kaldırdığımda,Atakan bana alayla bakıyordu.
"Hiç önüne bakmaz mısın sen?" dedi soğukça.
"Hiç bakmam." diyerek,yanından ayrıldım. Uzun koridorda amaçsızca yürüyordum. Karşımda Özgür'ü görünce gülümsedim.
"Hey,ne haber abicik ?" dedim sırıtarak.
"Oo kimler gelmiş." Elini omzuma attı.
"Of şu son sınavları da atlatalım başka bir şey istemiyorum valla."
"Valla Serra,kır dizini çalış. Gezme dışarlarda. Dinle dersini." Sesi uyarıcıydı. Kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Babam falan mısın ?"
"Hayır,ama yapman gerekenler bunlar." Haklıydı. Çalışmam gerekiyordu. Yurda döndüğümde kafamı kitaba gömecektim.
"Neyse sınavlar bitsin,biliyorum ben yapacağımı." dedim kararlılıkla.
"Ne yapacakmışsınız küçük hanım ?"
"Ne yapıcam İzmir'in tadını çıkaracağım tabi ki de."
"Öyle olsun bakalım."dedi. Ders zilinin çalmasıyla vedalaşıp sınıflarımıza yöneldik. Dersler rutin bir şekilde hızla gelip geçip,en sonunda bitebilmişti.Kafamı kaldırıp saate baktım. Epey geç olmuştu ve ben hala ders çalışıyordum. En sonunda masamın başından ayrılıp kendimi yatağa attım. Çok geçmeden telefonum titreşti. Komidine uzanıp telefonumu elime aldım. Mesaj gelmişti.
'Aşağı gelsene.' Şaşkınlıkla ekrana baktım. Mesajı atan Can'dı. Bu saate beni neden aşağı çağırdı ki ? Hem nasıl inecektim ben,kimseye görünmemem gerekiyordu. Hızla merdivenleri inip yavaşça çıkış kapısını açtım. Çok ses çıkarmamaya dikkat ederek kapıyı aralık bıraktım. Ve karşımda duran siyahlara bürünmüş Can'dı.
"Ne oldu bu saate ?" diye sordum merakla. Başını yana yatırıp beni süzdü. Yüzünde çarpık bir gülümseme oluştu.
"Hala çocuk pijamaları mı giyiyorsun sen?" Yanaklarım hızla kızardı. Pembeleşmiştim. Utançla yüzüne baktım.
"Neden geldin ?"
"Nasılsın diye sorayım dedim." dedi omuz silkerek.
"Ne demek ya ? Bunun için mi indirdin beni aşağı. Saat kaç farkında mısın sen ? Ya biri beni görürse ?"
"Korkak." dedi. Sinirlenmiştim.
"Uğraşamam seninle." deyip arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Kolumu tutup beni kendine çevirdi.
"Tamam sadece şakaydı. Yarın sahneye çıkacağız bil istedim." dedi gözlerimin içine bakıp.
"Ne sahnesi ?" I
"Kafedekiler sesini çok beğeniyor. Serra nerede diye sorup duruyorlar. Bende yarın geleceğini söyledim." dedi sakince.
"Ne zamandan beri benim adıma kararlar alıyorsun sen !" Kızmıştım. Önceden bana sorması gerekmiyor muydu?
"Biliyorum ani oldu ama geri çevirmezsin diye düşündüm." dedi. Bakışları birden masumlaşınca ne yapmam gerektiğini bilemedim.
"Of,tamam geleceğim." dedim bıkkınlıkla. Yüzünde bir gülümseme oluştu.
"Aferin şirin kız."
"Şunu söylemeyi kes."
"Neden ? Şirin değil misin yoksa ?"
"İyi geceler bay Siyah." deyip geceyi sonlandırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük İzmir Hikayesi
RandomNeden bilmiyordum ama Tanrı'nın o gözlerde bulmam gerekeni kulağıma fısıldadığını hatırlıyordum. Tanrı fısıldamıştı. Uçsuz maviliklerden süzülen damlalara,bulutların göz yaşlarını akıttığı toprağa,fısıldamıştı. Ve şimdide sıra bendeydi. Tanrı,şimdi...