Geçmişten Nur
~~~~~~~~~~~~~~~
Gene bir çalışma ortamında çalışmamamış ve kendimi Mutluluk Arayışına atmıştım. Burada kulaklıkla güzelce çalışabiliyordum. Çıkmadan önce çekindiğim fotoyu notla paylaştım.
Esved beyi kafeye davet ettikten sonra çalışmaya devam ettim.
Bir yarım saat kırk dakika sonra masanın saklanması ile başımı bilgisayardan kaldırdım.
—Selamun aleyküm
—Ve aleykümselam Sungur bey
—Biraz değişiklik iyi geldi. Şuan da bile rahatlığımı hissediyorum.
Başımı sallayarak onayladım ve etrafı toparladım.
El işareti yaptım garsona.
—Buyrun ne istemiştiniz?
— Ben bir sütlü kahve alayım yanına da özel tatlıdan.
Sungur beye döndüm.
—Siz ne isterdiniz?
— Ben de bir espresso ve en hafif tatlı hangisiyle onu alayım.
— hemen getiriyorum.
Garson gittikten sonra baktım ona. Notlarımı inceliyordu.
— Notlarınız oldukça düzenli Vedia hanım siz bu şekilde güzel yerlere gelirsiniz.
Öyleydi, çok çalışıyordum, farklı şeyler için zaman harcasam da en önceliğim hep okulum olmuştu.
—Siz de çalışıyorsunuz ancak bu kadar dili nasıl öğrendiniz?
Boğazını temizleyerek yandaki sudan bir yudum aldı.
—Şöyleki Vedia hanım beniö annem Fransızca öğretmeniydi. Ve dillere aşırı merakı olan bir kadın bundan dolayı öğrenmek istediği dilleri babamın da ilgisi olduğundan dolayı beraber çalışır ve konuşurlardı.
E ben de bundan nasibimi aldım. Evde en az dört dil öğrendim. Daha sonra da seyahatlerimle ve eğitim ile dillerimi genişlettim. Şuan da aktif olarak Çince çalışmaktayım.
Bakalım nasıl olacak?
—Dil öğrenme hevesiniz neden kaynaklanmakta? Ya da çevirmen kullanmak neden sizi rahatsız ediyor.
—Çünkü Çevirmen kullanan şirketlerin daha aşağı bir statüde olduğunu düşünüyorum. Bunun sebebi ise bir işi kendin halletmenin o konuda yetkin olduğunu göstermenin en güzel yolu olduğunu düşünüyorum.
—Anladım Esved bey. Şuan ki durumumuz evlilik görüşmesine gelen çift gibiydi. Ancak aslında onu sadece o bütün şirket işlerinden biraz olsun uzaklaşması için çağırmıştım. Ellerini masanın üzerinde kenetlenmiş, saçları alnına dağılmıştı, gözlerini ise ellerinde tutuyordu.
—Buyrun masaya konan tabak ve fincanlarla adeta yerinden hoplamıştı.
İstemsiz çıkan kıkırtılarla gözlerimi onda dolaştırdım.
—aşey özür diliyorum gerçekten sizin o haliniz görülmeye değerdi doğrusu.
Bakışları çok daha ilgili şekilde gözlerime kaydı.
—Eğer sizi güldürebildiysem ne ala. Bu en büyük mutluluk sebebim olur.
En büyük mutluluk sebebim derken?! Wtf men ne yapıyorsun?!
Zoraki bir gülümseme ile önümdeki kahveden bir yudum aldım. Kızarışlarımı saklamak için iyi yöntemdi doğrusu.
Hihihi ne akıllıyım ama be! Ahh cnm ben!
—Vedia hanım okul dışında nelerle meşgulsünüz?
Başörtümü gergince düzelttim. Ay niye stresin diplerinde geziniyorum ben
—Yani. Imm kendi blog sayfam var biliyorsunuz oradaki yazılarla ilgileniyorum. Ayrıca vakit ve param uygunsa yılda bir kez şehirleri geziyorum, anılar biriktiyorum s ilgilendiğim sporlar mevcut; tekvando, voleybol ve yüzme.
İşe başladım yakın zamanda bir yerde orada part time şekilde çalışıyorum.
Hayatım sizin kadar olmasa da bir öğrenci için dolu dolu diyebilirim.
Ona baktığımda her anlattığım bilgi ile daha da ilgili dinlemeye başlamıştı.
—Ahh öyle galiba espressodan bir yudum aldı. Hiç yüzü ekşimemişti. Hayır ben de kahve sever bir kızdım ancak espressoda ne bileyim çok ağır değil miydi?
Burada ki en hafif tatlı magnoliaydı.
Tatlıdan bir kaşık aldı. Gözlerini kapattı.
—Şey Esved bey siz bir sporla ilgileniyor musunuz?
Gözlerini aniden açtığında gözlerimi kaçırmıştım.
— Evet şuanda pek aktif ilgilenmesem bile futbolda bir zamanlar alt yapıdaydım. Onun yanında basketbol, yüzme, boks, judo, karete, kun fu ve fitness ile ilgilenmekteyim.
— öhöö öhööö NE! VAY Canına!
Öksürünce suyu uzattı. Teşekkür ederek kahveden bir yudum aldım. Ohh iyi gelmişti doğrusu.
—Şey tepkim için özür dilerim hem bu kadar meşgul olup hem de kendinizi bu kadar spora veriyor oluşunuz beni hayran bıraktı çok şaşırdım.
Kafasını eğerek kıkırdadı.
—Şey aslında küçüklükten beri de araba tamiri ve lokantada bir aşcının yanında çıraklık yapıyorum.Gözlerimi açtım yok artık dercesine bu kadar da olmazdı ama ya harbi harbi offf bu adam ne yaşıyordu.
Telefonumun sesi ile ekrana baktım arayan zati şahaneleri ile canım annemdi.
—Aloo efendim anniş
—Kuzum neredesin sen bu kadar saat oldu ortalıkta yoksun?!
—Geliyorum anniş birazdan kafeden çıkacağım.
—iyiii dikkatli gel kızım
Beni görmeyeceğini bilmeme rağmen kafamı salladım. Ve telefonu kulağımdan çekerek masaya koydum.
Ben zaten Esved beyi dinlerken bütün kekimi de kahvemide tüketmiştim.
Hesabı istedim.
—Şey kusura bakmazsanız çıkmam gerek anneciğim aradı da.
Kafasını usulca salladı. —E saat geç oldu tabi. Hesabı ödedikten sonra teşekkür ederek kendi yoluma koyuldum.
🍁🌼🍁✨✨🍁✨🍁✨🍁🌼🌼🍁🌼🌼🍁🌼🌼🍁🌼🌼🍁🌼✨✨✨✨🌼
Nur Vedia Çebi den (Şimdiki Zaman)
Yataktan kalkıp hazırlandım. İyi mi olmuştu kötü mü bilmiyorum ancak dün ki davranışlarının da kendimce karşılığını verdiğimi düşünüyordum.
Ki öyle de olmuştu. Aşağıya İndiğimde Bedia hanım ve Gülseren hanımın sözleri ile kanım dondu.
—Sungur bey yine ceza alacakmış, biliyorsun dün gece arabada Paşa duymuş e bunu Azaplara iletmesi gerekti. E öyle olunca Ah Sungur oğlum! Evlendikten sonra çok daha fazla ceza almaya başladı.
—Öyle de yapılabilecek bir durum yok ki Bedia hanımcım. Bu Vedia hanımım ile Sungur beyimin arasında olan bir şey.
Koşarak dışarı çıktım. Paşaya seslendim.
—Efendim Yenge koşturarak gelmişti.
—Nereye gittiler nereye?!
—Yenge abinin yerini söyleyemem.
Ayaklarının ucuna çöktüm.
—lütfen Paşa götür bana bir şey olacak hissediyorum ben.
—yenge kalk tamam götüreceğim.
Arkasını dönüp adamlardan arabayı istedi. Bir kaç dakika sonunda araba gelmişti.
Koşar adım arka koltuğa attım kendimi.
—Sür sür hızlı şekilde.
Ana yola inmemiz en az on beş dakika almıştı, emniyet şeridinden hızla gidiyorduk. Evet yasaktı ancak
En hızlı burdan ulaştırdık.
Kuytu bir yere gelmiştik. Kapıdakü iki koruma ve Cevdet vardı. Cevdet şaşırmıştı.
—Yen--nge burda ne işin var?
Elimle iteklemiştim.
—Çekil Cevdet içerde mi?!
Kapıya tekme attım. Gördüğüm şey ile çığlık attım.
—Durdur şunu durdur dedim SANA!
Makineyi kontrol eden adam hemen durdurdu.
Yerde gördüğüm demir parçası ile cam mekana vurmaya başladım.
—Ahh kırıl kırıl bir kaç darbeden sonra camekan kırılmıştı. Esvedin ellerini ve ayaklarını çözdüm.
Üzerime yıkılınca
—Yardım etsenize Ne duruyorsunuz?!
Cevdet ve Paşa hemen üzerimden aldılar ve bir yere götürdüler. İki üç maskeli adama baktım.
— ÇIKIN BURDAN ÇIKINNNN DEFFOLUN!
—Emredersiniz kraliçem!
Üçü de kapıdan yarışarak çıktılar.
Ben de koridoru takip ederek revir gibi odanın içerisine girdim.
—Doktor bey nasıl o?
Elindeki serumu taktıktan sonra bana döndü.
—iyi ancak klora çok maruz kalmış.
Bundan dolayı en az bir gün burada durması gerek.
Kafamı salladım. Yanındaki sedyeye uzandım. Ağzında maskesi, elinde takılan serumu bütün vücudundaki ciddi derecedeki kızarıklar ve sırtındaki bakmaya dahi insanın tiksineceği yaralar...
—Hepsi benim suçum hepsi...Herkese merhabalar bu bölümünde sonuna geldik Eğer beğendiyseniz votelemeyi unutmayın! Ayrıca yorumlarınızla hikayeyi şenlendirmeyi de unutmayın!!
Papatyaların sevinci ve sağlıcakla kalın. 🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼
@Heppapatya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN SON KAÇIŞ
ChickLitÜzerimdeki uzun mu uzun elbise ile kaçıyordum koşuyordum durmaksızın... Bu benim son kaçış hakkımdı, beni yakalamadan saklamam gerekiyordu. Ayağım acıyor ve ağrıyordu. Sonunda ormandan çıkış yolu görünmüştü. Gördüğüm duvarlarla olduğum yere çöktüm. ...