Eri

66 11 4
                                    

Haftasonuna girdiğimiz için Fat Gum bizi yurda geri göndermişti, ama şimdi tekrar dönüyorduk. Bize acil bir çağrı olduğunu ve hemen belirtilen adrese gelmemizi istemişti. Yurt binasından çıkarken Midoriya, Uraraka ve Tsyu ile karşılaştık.

_Siz de mi çağırıldınız?

Midoriya: Evet, Sizde mi?

_Hm hm. -O günkü tartışmamızdan sonra elimde olmadan soğuk yapıyordum. Sonra yürümeye başladım. Metro istasyonuna geldiğimizde onlarda yanımızdaydı. Tuhaf. Sonra aynı yöne bindik. Gerçekten mi?! Ve şimdi de aynı durakta indik. Tamam, neler oluyor? Son olarak hepimiz bir binanın önünde durduk burası Midoriya'nın geldiği ajanstı.

Krishima: Neden hepimizi buraya çağırdılar ki?

_Umarım düşündüğüm şey değildir. -Tek kaşımı kaldırıp Midoriya'ya baktım. Nedense bu olayın Eri ile ilgili olduğunu düşünüyordum. Umarım yanılıyorumdur. Çünkü bizi bile çağırıyorlarsa iyi bir şey olmadığı kesindi. Binaya girip danışmanın yönlendirmesi ile üst kata çıktık geniş bir kapının önündeydik ve içerisi tam anlamı ile kahraman kaynıyordu. İlk görüş açıma Aizawa Sensei girdi, o da sanırım bizi fark etmişti yanımıza gelip:

Sensei: Herkes yanında çalıştığı kahramanın yanına gitsin birazdan neler olduğunu anlarsınız.

_Tamamdır Sensei. -Kafamı kaldırıp etrafıma bakındım ama Fat Gum'ı göremedim insanların yüzünü zaten göremiyordum. Elf kulakları ve lacivert saçlar görmem ile oraya yöneldim.

_Senpai! -Seslenmem ile bize döndü sonra kızarıp kapüşonunu çenesine kadar indirdi. Gerçekten fazla utangaçtı. Yanına geldiğimizde:

_Senpai, Fat gum burada değil mi? Onu göremedim.

Amajiki: Y-yemek almaya gitti. 

Krishima: Cidden mi?!

Amajiki: N-ne kadar yemek yerse o-o kadar güçlü olur. O yüzden y-yemek yemeli. -Bu dediğine ikimizde kafa salladık.

Yaklaşık 15 dakika sonra hepimiz kocaman bir masanın etrafında oturmuş Sir Nighteye'ın dediklerini dinliyorduk. O konuştukça benim öfkem çığ gibi büyüyordu. (Hikaye animedeki ile aynı o yüzden yazmayacağım.) Nasıl bir insan bu kadar cani olabilirdi, küçük bir kızın etini mermi yapabilecek kadar düşebilirdi. Bu bu akla mantığa sığmıyordu bunları bir insan nasıl yapabilir?!

Krishima: Akiyama-chan. -Kurtarmalıyım.

Krishima: Akiyama! -Kurtarmalıyım.

Krishima: AKİYAMA RİN! -Krishima'nın sesi ile kendime geldiğimde ne yaptığımı fark etmiştim kontrölü kaybetmeye başlamıştım ama Sensei özgünlüğümü sildiği için bir şey olmamıştı.

Midoriya: Akiyama-chan sen iyi misin?

_İyi? O gün müdahale etmiş olsaydık o kız şuan burada olurdu, düşündükçe delirecek gibi oluyorum! -Sensei'nin özgünlüğü hala aktifti.

_Sensei özgünlüğünüzü serbest bırakabilirsiniz. Özgünlüğüm duygularım ile doğrudan bağlantılı olduğu için oldu, şuan sakinim bir daha olmayacağına garanti veriyorum.

Sensei: Pekala ama bir daha olursa seni bu görevden aldırırım. Sonuçta hala benim öğrencimsin.

_Haklısınız Sensei. Bir daha olmayacak. -Özgünlüğünü serbest bıraktı.

Rock Lock: Harika, özgünlüğüne sahip çıkamayan veletlerle göreve çıkıyoruz. -Bu adamı gerçekten sevmiyorum. Çocuklara olan bu ön yargısı neydi aynısını Shoto'ya da yapmış. Sanki kendisi hiç çocuk olmadı.

UA lisesinde yeni öğrenciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin