4. BÖLÜM: Gece

74 34 122
                                    

4. Bölüm: Gece

Bölüm Şarkısı: Hasretim ben sana deli gibi hasretim/Yıldız Tilbe

*Ateş'in gözleri ayın geceye yol gösteren ışığı gibi griydi, saçları ise ay ışığını içinde saklayan gece gibi siyah.*

Mutluluk...

Güzel bir kelime aslında. Yaşamın sırrı. İnsanların sahip olmak için her şeylerini feda edebilecekleri büyük bir etken.

Mutluluk...

Umutların gerçek olduğu bir yer...

Acaba var mıdır üzüntü kervanın geçmediği bir mutluluk şehri?

Sanırım yoktu. Zaten mutluluk kervanı benim hayatıma pek uğramazdı. Şu an sadece bunu düşünüyordum sanırım. Oysa endişe etmem gereken çok daha büyük şeyler vardı. Asrın için endişe edebilirdim, kabuslarım için endişe edebilirdim ya da geleceğim için endişe edebilirdim. Yine de bu endişeleri daha sonraya ertelemek en mantıklısı olurdu. Tüm bu oyun bittiğinde...

Ateş'in telefonu çalınca koltuktan kalkmış ve balkona ilerlemişti. Ben de sosyal medyada geziniyordum. Instagram hesabıma bir tane bile gönderi atmamıştım ama etiketlenen resimlerde vardım. Genelde Doğa ve Ateş ile aynı kadraja girdiğim için yabancı gelmiyordu. Takipçi sayım da iyiydi. Çoğu kişinin şirket çalışanı olduğuna adım kadar emindim. Mavi tikli de bir çok kişi takip ediyordu. Yine de Instagram'da mavi tike sahip değildim. İyi ki de değildim, zaten sosyal medyaya pek zaman ayıramıyordum.

Mesaj kutumda bir sürü mesaj vardı. Bir mankenlik ajansının mesajı bile vardı ama ben mesaja cevap vermek yerine sadece gülmüştüm. O kadar saçma olurdu ki manken olmam bunu düşünmek dahi istemiyordum.

Kerim Üstün dosyalara gömülmüş hisseleri incelerken ne ara makyaj videoları izlemeye başladığımı hiç bilmiyordum. Ateş içeriye geri döndüğünde Kerim amca ile bakışlarımız Ateş'e kaymıştı.

"Kimdi?" diye sordum Kerim amcanın sormayacağını fark edince.

"Oktay aradı. Senin numaran yokmuş onda. Kızlarda varmış o yüzden beni aradı, geçmiş olsun diyorlar. Hastaneye gelememişler işler yüzünden. Akşam kafa dağıtmak için üçümüzü Gece'ye çağırıyorlar." dediğinde kim olduklarını tam olarak hatırlamadığımı fark edip edemeyeceğini merak ediyordum. Çünkü söylediği kişiler de hafızamın silinen kısmında kalıyordu.

Gülümsemem büyürken "Güzel, gideriz!" dedim. Kerim amca hâlâ olaya müdahale etmiyordu. Açıkçası etmesinin daha iyi olup olmayacağını da bilmiyordum. Sadece garip gelmişti.

"Hatırlamıyorsun değil mi?" diye sordu Ateş kalktığı yere geri oturduğu sırada. Nerede pot kırdığımı çok merak etsem de bunu ona sorup kendimi daha fazla rezil etmeyecektim.

"Evet." dedim başımı eğmeden. Sonuçta bu benim suçum değildi.

Gülümserken bakışları tüm bedenimde saniyelik dolaşmıştı. "Vücudunu fazla kasıyorsun, bir şey saklamaya çalışırken. Ya da bir şekilde kendini kötü hissediyorsan!" Pot kırdığım nokta demek buydu. En azından bir daha yapmamaya gayret edecektim.

"Sen benim odama geçebilirsin istersen. Şimdi Hayel Teyze de sizin evdeymiş. Eve dönmek istemeyeceğini düşündüm. Akşama kadar burada takıl istersen, akşam da birlikte Gece'ye gideriz."

Kafamı gülümsemem büyüyerek aşağı yukarı salladım. Ateş'in odasını da hatırlamıyordum ve merak ediyordum. Öte yandan da evi gezmek, farklı yerler görmek bana iyi gelecekti.

"Yukarıda ikinci kat, soldan üçüncü." diyerek açıklama da yaptı.

"Anladım. Sağol!" diyerek merdivenlere doğru yöneldim. Sosyal medya beni beklesindi. Biraz orada dolaşır, biraz burada dolaşır bugünü de akşam ederdim ben.

Ölümden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin