9. BÖLÜM: Kurşun

38 20 13
                                    

9. Bölüm: Kurşun

Bölüm Şarkısı: Seni dert etmeler/ Madrigal

*Güneş batar ve gece başlar.*

O vakit ağlayamadığım her saniye için kahkahalarla güldüm. Herkes mutlu sandı. Herkes gülümsedi mutlu olmama hatta. Bense sessizce ruhumun yattığı soğuk toprağı suladım içime akıttığım göz yaşlarımla. Dışarıda şen şakrak olaylar yaşandı, içim ise sonsuz bir sessizliğe gömüldü. Ben sessizce öldüm içimde. Kahkahalarımda boğuldum ama kimse duymadı.

Masal Gökdağ

Gecenin kör sessizliği karanlıkta aydınlanan kanlı kapıları tek eliyle açarken ilk kar yağışının altındaki soğuk bankta oturmuş sigarasının dumanından bir nefes çekti içine. 1991 yılının ilk kar yağışı New York'un sessizliğini bir kefen misali sarmıştı. Bugün Hayel Gökdağ hamile olduğu haberini almıştı. O İstanbul'un gözde semtlerinin birinde hamile olduğu haberini kutlarken aralarında saatler vardı sadece. Bugün özel olamayacak kadar kötü bir gündü onun için. İçindeki acısının tarifi yoktu. Kerim Üstün'ü tanıyan en iyi arkadaşı Asrın Hanzade bile onun bu haline anlam verememişti. Gerçi o günün sabahında o da iş için Türkiye'ye dönmüştü. Birkaç gün Ağrı'da kalacak, oradan da İstanbul'a dönecekti. Çünkü bugün örgütün yeni bir görevine terfi edecekti ve üstler buluşma yeri için Ağrı şehrini seçmeyi uygun bulmuşlardı.

Kerim tam oturduğu banktan kalkacakken arkasında bir ağlama sesi duydu. Bu ses onu ürkütürken hızla arkasını döndü. Yanı başında bank olmasına rağmen bir kadın bankın yanına çömelmiş kafasını da bankın soğuk demirlerine yaslamış sessiz sessiz ağlıyordu.

Bu durum onun o gece acı çeken tek insan olmadığını fark etmesini sağladı. Belki o yalnızdı, ama acı çeken yalnız o değildi.

Kerim yavaş adımlarla sarı saçlı kadının yanına ulaştı. Tuhaf şekilde onu aşık olduğu kadına benzetmişti.

"Merhaba" dedi ingilizce, fazla yaklaşmadan. Onu ürkütmekten de korkuyordu. Kadın kıpkırmızı olan gözleriyle ona döndü. "Kimsin?" diye sordu kadın ayağa kalkarak. Aksanı tuhaftı. Ağlamasını anında durdurmayı başarmıştı. Kerim itiraf etmese de bu durumdan etkilenmişti.

O da hemen keserdi gözyaşlarını. Nedensizce bu kadında hep iyi şeyleri görüyordu. "Kerim, Kerim Üstün." dediğinde kadın ona tuhaf bir şekilde baktı.

"Türk müsün?" diye sorduğunda Kerim bu Türkçe soruya şaşırdı. "Sen de mi Türksün?"

Kadın olumsuzca başını salladı. Tek eliyle akıttığı göz yaşlarını sildikten sonra sağ elini Kerim'e doğru uzattı. "Ben Izabella, ama bana tanıdıklarım kısaca Iza derler."

Kerim bu tatlı tanışmaya gülümsedi ve elini tuttu. "Memnun oldum Iza. Türkçeyi nereden öğrendiğini çok merak ediyorum. Buradan pek turist çekmeyiz." dediğinde Iza az önce ağlayan kendisi değilmiş gibi büyük bir kahkaha attı.

"Babam Türk benim, annem yabancı. Bu yüzden ben de yarı Türk'üm. Izabella Karahanlı, tekrar memnun oldum." dediğinde el sıkışmayı bitirmişlerdi.

Kerim Üstün o gece ilk kez gülümsedi ve Iza'ya belki hayatının hatası olan, belki de hayatın ona armağanı olan bir teklif yaptı. "Bir şeyler içmek ister misin? Harika bir yer biliyorum."

Izabella o gün tüm mantığını kenara bıraktı. Bugün yaşadıklarından daha kötü bir şey olamazdı sonuçta. "Kabul!" dediğinde sonunun nereye varacağını kimse bilemezdi. İkisinin de hayatının mahvolacağı o kabus gece işte bu şekilde başlamıştı.

Ölümden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin