33. BÖLÜM: Cesetler

8 2 0
                                    

33. BÖLÜM: Cesetler

*Hisler, en büyük engel daima onlar...*

Ne çok acı vardı içimizde, ne çok kaybediş, ne çok çığlık...

Ne çok bastırılmış duyguya ev sahipliği yapıyordu kalbimiz... Ne çok duyguya esirdik...

"Ne düşünüyorsun öyle kara kara?" diye sordu Araz. Hâlâ tam karşımdaydı ve biz hâlâ daha yollardaydık. Şehrin çıkışına gitmiştik fakat sonra Araz birden geri dönmemizi söylemişti.

"Hiçbir şey!" dedikten sonra yola döndüm. "Nereye gidiyoruz?" Omuz silkti. "Tanıdık bir yere." Bakışlarım Araz'a sabitlendi. "Ne geçiyor eline? Yani tüm bunları yapmak sana ne kazandırıyor Araz? Neden bizi sadece kendi halimize bırakıp defolup gitmiyorsunuz ki?" dediğimde sesim gereğinden yüksek çıkmıştı.

"Ne mi istiyorum?" diyerek güldü. "Sen bize bir şey verebileceğini mi sanıyorsun Masal? Bizim size ihtiyacımız olduğunu mu düşünüyorsun?" Histerik bir kahkaha attı.

"Siz sadece ben eğleniyorum diye hayattasınız. Hayatınızın üst düzey bir amacı ve önemi yok yani. Hiç olmadı." dediğinde araba sonunda durmuştu. Hızlıca durduğumuz yere baktığımda kalbimin teklemesini görmezden gelmek zorunda kalmıştım.

Burası bizim aile mezarlıklarımızın olduğu yerdi. Burası ablamın ve babamın gömüldüğü yerdi. Burası Feza Seher Üstün'ün de içinde bulunduğu kocaman bir mezarlıktı. Ateş'in annesinin başından beri boş olan mezarı.

"Ne demek bu?" diyerek mezarlığın girişine kitlendiğimde arabanın kapısı açıldı. "Biliyor musun Masal? Benim seninle yaşıt bir kızım vardı. Yağmur ile benim tek çocuğum. Hep erkek olmasını istedim ama işte yüzde ellilik olan ihtimal bana hiç gülmedi ve bir kızımız oldu. Onu kendi ellerimle annesinin karşısında boğarak öldürdüm. Neden biliyor musun? Yağmur Asilkan bebeği ve kendini benden kurtarmaya çalıştığı için. Sonra aradan üç yıl geçtikten sonra tekrar hamile kaldı. Bu seferki çocuğun cinsiyetini asla öğrenemedik çünkü Yağmur hem kendini hem de bebeği öldürmek için tonla hap içerek intihara kalkıştı ama kader ya bu, ölen sadece bebek oldu. Yani benden kaçış pek mümkün olmuyor. Sen de gördün. Yağmur ölürken gülümsüyordu. Çünkü biz insanoğlu yalnızca ölünce gerçek özgürlüğümüze kavuşuyoruz!"

"Bunları bana neden anlatıyorsun?" diyerek çemkirdim. "Seni anlamamı sağlamaya falan mı çalışıyorsun? Yağmur için üzülmeli ya da ölen çocuğun için yas mı tutmalıyım yani?" dedim öfkeyle.

"Hayır!" dedi oldukça sinirli bir tonda. Sonra arabadan indi. Sanırım karşımda gerçek bir ruh hastası duruyordu. İki adam koluma girerek beni de zorla indirirken direnmeye çalıştım son bir unut ama çabam tamamen nafileydi. Tamam, bu kadarını da gerçekten hak etmemiştik ve ben hayata tam anlamıyla geri dönmüşken ölmek istemiyordum.

Ben hayalini kurduğum hayatı yaşamadan ölmek istemiyordum.

Mezarlık boyunca ayaklarımı hareket ettirmezken sürüklenerek mezarlığa sokuldum. Ayaklarım toprak zeminde sürüklenirken siyaha dönen beyaz spor ayakkabılarıma üzüntüyle baktım. Araz Asilkan tam olarak Feza'nın mezarının önünde durduğunda istemsizce yutkundum çünkü Feza'nın mezarı kazılmıştı.

"Bu da ne demek şimdi?" diye içime kaçan sesimle sorduğumda Araz sırıtarak bana döndü. "Zeki kadınsın Masal. Aksini iddia edecek değilim. Sence ne?" dedi. Keyif aldığı her halinden belliydi. Ruh hastası psikopat beni erkek arkadaşımın annesinin boş mezarının içine canlı kanlı gömmek istiyordu.

Beni tutan korumanın elini var gücümle ısırdığımda koruma can havliyle bağırmış ve beni bırakmak zorunda kalmıştı. Tam diğerine de aynı şeyi yaparken az önce ısırdığım koruma çok daha sert bir şekilde kolumu yakalayıp beni adeta yere doğru fırlattı. Feza'nın mezar taşına kapaklanırken tüm saçlarım kum olmuş ve yüzüm adeta toprağa gömülmüştü. Kafamı neredeyse mermere çarpacak oluşum da cabasıydı.

Ölümden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin