Bölüm On Yedi: Noya-senpai

379 44 34
                                    

"Uh... K-Kageyama-kun?" diye dikkatlice sordu Sayuri, çocuğun arkasından yürüyüp kendi ayaklarına bakarken.

Şu an sormak için pek de iyi bir zaman değildi ama evlerine dağılmak için yollarını ayırdıkları yere gelmelerine az kalmıştı. Son zamanlarda eve beraber dönüyorlardı.

"Ne var?" dedi Kageyama aniden.

Bütün haftayı morali bozuk olarak geçirmişti. Sayuri onu suçlamıyordu. Kageyama üzülüp üzüntüsünü dışarı vuracak tipte bir insan değildi zaten. Üzülüp sinirini dışarı vuracak bir insandı. Bu yüzden geçen gün Hinata ile karşı karşıya geldiğinden beri çevresindeki insanlara ani yükseliş gösterip bağırabiliyordu.

"Ben, şey, Miko ve Hinata artık benimle konuşmadığından... bu hafta sonu çekimime gelmek isteyip istemediğini soracaktım." diye cevapladı. Son kısımdaki isteğini hızlıca dile getirirken gözleri hâlâ yerdeydi.

Ona bunu sormak konusunda utanıyordu. Kageyama'nın, kendisini bir arkadaş olarak gördüğünden bile emin değildi ama o, şu anda sahip olduğu tek arkadaştı. Aslında, Hinata'yı hâlâ arkadaşı olarak görüyordu ama isteğini kabul edeceği konusunda şüpheliydi ve Miko onun yanındayken sormak, rahatsız hissetmesine sebep olurdu. Tam da Sayuri yeni bir arkadaş yapmışken önceden olduğu gibi Hinata'yı da gitmemeye ikna edebilirdi o.

Kageyama gözlerini genişletip kıza baktı. İçindeki öfke birkaç dakikalığına yok olunca kıza garip, yarım bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Seninle geleceğim."

Sayuri de kafasını kaldırıp aldığı cevap karşılığında genişçe bir gülümseme verdi çocuğa. Kageyama evet demişti!

Hiçbir zaman çekimlerinde yalnız başına olmamıştı, hep kendi endişesini yatıştırmak için bir arkadaşını davet etmişti. Sadece oturup okul ve ev ödevlerinden bahsetseler bile bu, sakinleşmesine yardımcı oluyordu. Ayrıca, bu hafta arkadaşının düğününe yardım etmesi gereken ve gerçekten meşgul olan annesine de sormak istememişti. Eğer sorsaydı kesin gelirdi ama Sayuri, annesini işinden alıkoyması gerekmediği için mutluydu.

"Teşekkür ederim, Kageyama-kun!"

Kageyama sadece kafasını salladı ve Sayuri onun, sosyalleşmedeki eksikliğine kıkırdamakla yetindi. Önemseyeceği bir şey değildi bu. Kageyama hâlâ Miko'dan daha iyi bir arkadaştı, biraz kaba ve ürkütücüydü ama en azından berbat biri değildi.

"Pazar günü saat onda evinin önünde olacağım, sana uygun mu?" diye sordu, onun geleceğinden emin olmak istiyordu.

Kageyama kafasını salladı.

Sayuri genişçe gülümsedi.

"Hey... Sayuri?" Birkaç dakika sonra seslendi Kageyama.

"Evet, Kageyama-kun?"

Sorusunu sormadan önce tereddüt etti öndeki çocuk. "Neden bir model oldun? Her çekimden önce ürküyor ve geriliyorsun. Bu seni rahatsız ediyor olmalı. Seni bu şekilde hissettiriyorsa iyi bir iş gibi görünmüyor."

"Hmm. Şey, ilk başta bunu sadece para için yapıyordum. Kendi paramı kazanmak istedim ve birinin, sadece fotoğrafımı çekerek bana ücret vermesi iyi bir şey olarak göründü gözüme. Bundan daha fazlası var tabii ki, ve ben... Aslında, emin değilim. Her şeyin sonunda kendi fotoğraflarımı gördüğümde içime bir çeşit hoş duygular yayıldı." deyip omuz silkti. "Bu yüzden sanırım, sonuç olarak, bunun için gerilmeye değer."

Kageyama hâlâ, birinin onun gerginliğini almak için orada bulunması gerekse bile bu işin nasıl "değer" olduğunu anlamamıştı, yine de kafasını salladı. Düşünceleri yüzüne yansımış olacak ki yanındaki kız kıkırdamaya başladı.

benim ⇢ kagehina [çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin