Bölüm Yirmi: Sıcaklık

431 42 33
                                    

not: samimiyet / içtenlik / hararet ya da heyecan gibi anlamlara gelen sıcaklıktan bahsediliyor başlıkta 😏
-
Çekim iyi geçmişti. Sayuri'nin dikkatini dağıtmak zor olmamıştı. Hatta arada sırada oyalanırken gülüyordu bile. Kageyama onun için mutluydu. Eğer hissettiği gerginlik, kendisinin maçtan önce hissettiği gerginlikse onun yanında olduğu ve kafasını dağıtmasına yardım ettiği için daha da çok memnundu. Sayuri gitmeden Hinata ona sarıldı.

Bu sefer yalnız kaldıklarında aralarında bir gariplik yoktu. Ayrıca rahatsız edici kızlar da... Hiçbir şey hakkında tartışmamış, sadece günlük konulardan sohbet etmişlerdi. Fark bile etmeden planlarını, Hinata'nın az önceki gelen -adı her neyse- kıza anlattıkları gibi yapmışlardı.

Kageyama, Hinata'yla olduğundan dolayı tüm yıl boyunca gülümsediğinden daha fazla gülümsemişti bu kısa sürede. Aslında, belki de mağara keşfine gittikleri gün hariç olabilirdi.

Arabaya döndüklerinde hepsi yorgundu. Sayuri, sabah yaptığı gibi ön koltuğa oturmuş ve beş dakika geçer geçmez uyuklamaya başlamıştı. Bununla beraber konuşmayı da bırakmışlardı tabii, kimse Sayuri'yi uyandırma riskine girmek istemiyordu. Kageyama onun, bu iş için ne kadar enerji harcadığını düşündü birden. Gerçekten harika biriydi. Tüm okul ve modellik işleri onun omuzlarındaydı. Çok fedakârdı. Ne kadar denerseniz deneyin onu takdir etmemek elde değildi.

Kageyama gözlerini uyuyan kızdan Hinata'ya çevirdiğinde gülümsedi. Bunu gören turunculu ise gözlerini kaçırıp kızardı. Hinata'yı kendisine bakarken yakaladığını fark ettiği için gülümsemesini genişletti uzun boylu.

Eğilip onu yanağından öpmek istese de Sayuri'nin babasında kötü bir izlenim bırakmak istemiyordu. Hinata'nın cinsiyeti ne olursa olsun, başkasının arabasında halka açık bir sevgi gösterisi sergilemek cazip olduğu kadar... kaba da olabilirdi.

Kageyama, Hinata'nın hâlâ açıklaması gereken şeyleri olduğunu ve içindeki birkaç şeyi daha söylemesi gerektiğini hatırladı. Eskiden olduğu kadar bencil biri değildi aslında, uzun zaman için tabii, ama emindi ki bu olaylarda birkaç bencil ana izin vermişti kendince. İçten içe Hinata'nın, kendisinin sevgilisi olacağına, fazlasıyla karışık sinyal almasından dolayı oldukça emindi. Hinata onu incitmişti ve Kageyama bunu, onun da bilmesini istiyordu.

Şu anda olmazdı gerçi, bu akşam da olmazdı. Bu akşam sadece, Hinata'nın bir şekilde kendisine dönmesinden kaynaklanan mutluluğunu devam ettirecekti.

Bunun için Sayuri'ye bir teşekkür borçluydular.

Kageyama, yarın Hinata'dan cevaplar almaya çalıştığında bunu bozmaya gücü yetecek hiçbir varlığın şansını elinden almamasını umuyordu.

Hinata'ya bakıp dudağını ısırdı ve nazikçe elini, onunkinin üstüne koydu. Karşısındaki beden önce gerildi, daha sonra sakinleşip avucunun içini, ellerinin birbirine daha rahat uyması için üste çevirdi ve parmaklarını kenetledi.

Geçirdikleri bir ayda çok fazla şey yaşanmıştı.

Hinata'yı mağarada öpmek, yatağı paylaşmak, ona voleybol topu almak, konusu her neyse bu küslüğün bitmesi...

Hepsi bu kadar kısa cümlelerle özetlenebilirdi. Gerçi, çok uzun zaman olmuş ve karmakarışıkmış gibi hissettiriyordu. En azından, Kageyama'ya göre öyleydi. Hâlâ çoğu şeyi anlayabilmiş değildi ve bunun anlamı, bitmemiş çok fazla şey var demekti. Sadece yakında hepsinin bitmesini umuyordu.

Artık aldığı voleybol topunu ona verip aralarındaki şeyi resmileştirmeliydi. O ve Hinata. Hinata ve Kageyama. Çift. Sevgililer. Randevulara çıkan, el ele tutuşan, öpüşüp gülüşen ve ailesi iyi olup olmadıklarını öğrenmek için odaya girdiğinde yataktan düşüp büyük bir ses çıkaran kişiler.

benim ⇢ kagehina [çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin