Aya, Hinata'yı gece kalması için ikna etmiş ve Kageyama'nın odasından yer yatağını alıp onlara göz kırparak buna ihtiyaçları olmayacağını söylemişti.
Hinata daha önce hiç bu kadar utanmamıştı. Kageyama ise annesi odadan çıkarken onu korkuyla izlemişti. İkisinin yatağı paylaşma şansını arttırmıştı ama aynı zamanda o göz kırpışla başka şeyleri de ima etmişti.
Ne kadar da küçük düşürücüydü.
"Şey..." diye mırıldandı Hinata, gözlerini yere çevirmişti. "Bu, bir yatağı paylaştığımız ilk zaman değil.. Biliyorsun, büyükannenin evinde..."
Kageyama kafasını sallamakla yetindi, hâlâ annesi konusunda utanıyordu. En azından ona bir kutu kondom getirmemişti, yani öyle sanıyordu. Bu biraz fazlaya kaçan bir 'öneri' olurdu.
"Um.. Kageyama?"
"Noldu?" diye cevapladı Kageyama.
"Benim..." derken tereddüt etti Hinata. "Benim pijamam yok da... Senden bir üst ya da o tarz bir şeyler alabilir miyim?"
Kageyama, Hinata'ya bir bakış atıp kızardı. Biraz sırıttı, Hinata'nın kendi kıyafetleri içinde olma fikri (yeniden) çok çekiciydi.
Kafasını sallayıp giysi dolabına doğru yürüdü, etrafa bakıp Hinata'nın üstünde güzel duracak bir şeyler aradı. Bol bir şeyler istiyordu, böylece Hinata içinde kaybolabilirdi.*
-
[Ç.N.: fiil yüzünden değiştirmem gerekti ama anlamı bu.]Kageyama, Hinata'ya çöp poşeti giydirse bile onun hâlâ çok tatlı olacağını düşünüyordu. Bunu Hinata'ya hiçbir zaman söylemeyecekti gerçi. Hinata'nın ihtiyacı olan son şey ağır bir egoydu.
En sonunda Kageyama, ortaokul zamanından kalan eski ve solgun bir tişört bulup Hinata'ya uzattı. Onun için neredeyse elbise boyundaydı ve Kageyama gülmemek için kendini zor tutuyordu. "Bu sana tam uyacaktır, eee, yani her yerini kapatacaktır." diye mırıldandı ve sırıttı.
Hinata kafasını salladı ve tişörtü alıp banyoya doğru koştu, ardından kapıyı kapattı.
Kageyama üstünü değişmeden önce güldü bir süre, kendi de eski bir tişört giyip (ama ortaokuldan değildi bu kez) yatağına, altında baksırıyla uzandı.
Annesi onları, yatak paylaşmak için zorladığından dolayı utandığından beri bundan daha fazla şikayet etmiyordu. Hinata'nın yakınında olmasını seviyordu.
Kageyama dönüp bilgisayarını açtı. Belki de Hinata, uyumadan önce film izlemek ya da bir şeyler yapmak isterdi. Başka ne yapabileceklerinden emin değildi.
Aslında, yapmak isteyeceği birkaç şey vardı ama hâlâ Hinata'nın, kendisiyle aynı fikirde olup olmadığından emin olamıyordu.
Sevgilisini bu çeşit şeylere zorlamak ya da onu acele ettirmek gibi bir isteği kesinlikle yoktu.
Hinata sonunda banyodan çıkmış, üstündeki tişörtü çekiştiriyordu. Ona uzun olmasına rağmen bir elbise boyunda değildi. Oyuncak ördek desenli baksırı, tişörtün altından belli oluyordu.
"Eğer gülersen, sana çok fena vururum." diye homurdandı Hinata.
Kageyama sırıttı. "Oyuncak ördekler mi cidden?"
Hinata iç çekip tişörtünü yeniden aşağıya çekti ve parmaklarını saçlarından geçirirken kendini, yataktaki Kageyama'nın yanına bıraktı.
"Kapa çeneni, aptal." diye mırıldandı, Kageyama'nın omzundan çok da eğlenceli olmayan bir şekilde dürterken.
Kageyama buna gülüp Hinata'nın kulağına hafifçe vurdu ve gözlerini yeniden ekrana çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
benim ⇢ kagehina [çeviri]
Fanfiction{tamamlandı} • Hinata hakkında en rahatsız edici şey hiç çenesini kapamıyor oluşuydu. Çoğu zaman, Kageyama diğer (rahatsız edici) şeylerle başa çıkabiliyordu ama ara sıra o düşük çenelinin söylediği sözler ve konuşmaları, Kageyama'ya bir tutkal gibi...