Bölüm Yirmi Bir: Evet

392 45 21
                                    

Tüm o aptal kızlar antrenmana gelmeye devam ediyordu. 1. kız ya da Sayuri değildi, Hinata'nın sınıfından ya da aynı yaştaki birkaç kızdı. Kageyama sahadan, elindeki voleybol topunu gereğinden fazla sıkarken onlara baktı ve kaşlarını çattı.

"Kageyama!" Birisi adını seslendiğinde yeniden antrenmana odaklandı.

Kafasını sağa solla sallayıp oyuna geri döndü. Hinata'nın fanlarından çıkan tezahüratları ve tebrikleri önemsememek için elinden geleni yapıyordu. Yalnızca tek bir fotoğrafın onu nasıl bu kadar popüler yaptığını anlamıyordu. Onun erkekler kadar kız arkadaşları olduğunu da biliyordu ama bu kızlar daha önce hiç antrenmanı izlemeye gelmemişlerdi.

Kageyama iç çekti, gelen grup küçüktü. On kişi bile değillerdi ve antrenmanı bölmediklerinden bu konuda şikayet edemezdi. Ayrıca, birine takım için tezahürat yapmayı bırakmasını söylemek çok kaba olurdu.

Bu sadece, onların Hinata için orada olduklarını bildiği içindi. Kageyama'yı tek rahatsız eden şey buydu işte. Onların gitmesini istemesi için yeterli bir sebepti.

Önemli değiller, dedi kendi kendine. Hiçbiri Hinata'yla çıkmıyordu ve Kageyama emindi ki Hinata da onlardan herhangi birisiyle çıkmak istemiyordu. Burada ona bir sporcu olarak tezahürat yapmak için bulunuyorlardı, bu yöntemle ona romantik şekilde yaklaşmıyorlardı.

Böyle düşündükten sonra antrenmana daha çok odaklanabildi. Gerçi, hâlâ Hinata'nın fanları olmasını sevmiyordu.

Saat altıya yaklaşırken antrenman sona ermişti. Voleybol toplarına vurulma sesi bitmiş, onun yerini ayakkabıların ve saha temizlenirkenki sohbetlerin sesi almıştı. Kageyama'nın, önündeki bir saat içerisinde Hinata ile okul bahçesine çıkıp evlerine doğru yürümeye başladıklarında yaşanacakları düşünmek için vakti yoktu.

Olan şey buydu.

Cevaplar almak, Hinata'ya çıkma teklifi etmek.

Kageyama'nın karnındaki kelebekler gerginlikle oradan oraya uçuşuyor ve sırtındakı çantası, içindeki Hinata'ya aldığı voleybol topu yüzünden on kat daha ağır hissettiriyordu. Boğazındaki yumrunun gitmesi için yutkunup Hinata'ya baktı.

"H-Hadi gidip parkta oturalım."
-
[Ç.N.: 1- kageyama'nın rüyasını hatırlayın..
2- kageyama kekeledi????]

Hinata Kageyama'ya baktı ve birden yanakları, ışığın az olmasına rağmen uzun boylu çocuğun fark edebileceği şekilde kızardı. Utangaç bir şekilde yere bakıp kafasını salladı. "T-Tamam.."

Güneş tam olarak batmamıştı ama parka ulaştıklarında etraf karanlık olacaktı. Kageyama, Hinata'nın kendisi hakkında ona bir şey yapacağını düşünmemesini umuyordu. Yapmayacaktı. Sadece konuşmak istiyordu. Bir de öpücük tabii, eğer Hinata bu fikre karşı değilse.

Bir ya da iki öpücüğe karşı olmamasını da umuyordu. Hinata'yı uygun şekilde öptüğünden beri uzun zaman olmuş gibi hissediyordu. Dün arabadaki öpücük pek 'öpücük' sayılmazdı. Sadece dudakları değmişti, bir öpücük değildi.

Bunun hakkında düşününce, birbirlerini çok fazla öpmüyorlardı. Mağaradaki an, birbirlerini öpmek için gerçekten zaman ayırdıkları tek an gibi geliyordu. Diğer tüm öpücükler küçük dokunuşlardı. Kageyama küçük, yumuşak öpücüklerden şikayet etmiyordu tabii ki ama Hinata'yı uygun şekilde öpmeyi özlemişti. Tam olarak onu öpme fikrine alışmış değildi ama bunu bir daha asla özlemek istemiyordu.

Hinata, kendisinin sevgilisi olursa kendi dudaklarının onunkiler üstünde olmasını ya da ellerinin onun saçlarında dolaşmasın özlemesine gerek kalmayacaktı. Eğer sevgili olurlarsa Kageyama, Hinata'nın kendi kucağında ve kalçalarının ona daha yakın şekilde olmasını deneyimlemiş olacaktı.
-
[Ç.N.:🚊🏃🏻‍♀️]

benim ⇢ kagehina [çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin