2. Aktan

50 5 10
                                        

Multimedya Aktan

Aynı kağıdın arka ve ön yüzü gibiyiz. Sonsuza dek beraber ama asla kavuşamayan...


🎵🎵ADELE Send my love

🐟🐟
"Öyle oldu işte kanka" dedim gözlerini kırpmadan beni dinleyen Cemre'ye. Öküzün trene baktığı gibi bakmaya başladı.

"Yani sidikli Gediz ultra yakışıklı bir şey mi olmuş?" Gözlerimi devirdim.

"Abartma o kadar da değil sadece büyümüş işte. Geleceğini falan da tahmin etmemiştim."

"Eee sonra noldu?"

"İşte sonra içeri geçtik yemeklerimizi yedik. Okul kaydını buraya aldırmış. Artık burada okuyacakmış falan. Zaten Gedizle hiç konuşmadık ki annesiyle konuştum sadece. Çay ikram ettim sonra da odama geçtim. Okul çıkışı da yardıma gidicem bir ihtiyaç var mı diye" dediğimde Cemre'nin 'hınzır seni' bakışlarını yakaladım.

"Ne öyle bakıyorsun kızım anneannem zorladı. Yoksa ben nerdeee yardım nerdeee." biz böyle gevşek gevşek konuşurken (o kadar da gevşek değiliz ya. Rahat rahat konuşurken yani. Tamam Arya kimse seni yargılamıyor) içeriye Matematik hocamız Ayfer hoca girdi. Mübarek kendisi 08.00'dan ne bir dakika ileri ne de bir dakika geri geliyordu. Kapıda mı bekliyor acaba diye şüphelenmeye başlamıştım.

"Günaydın çocuklar" oturun çocuklar tamam anladık of hergün aynı şey ya. Biz kitapları açarken kapı tıklatıldı. Gediz'dir heralde diye düşündüm. Sonuçta yeni öğrenci değil mi? Ama hayır tabi ki öyle şeyler filmlerde olur. Yanlış anlamayın istediğim için değil yani sadece... öylesine dedim işte. Pek bir anlam aramaya gerek yok. İçeri Melek girdi.

"Geç kaldığım için özür dilerim hocam " dedi ve benim önümdeki sıraya Cemre'nin yanına oturdu. Bir dakika şimdi ben böyle deyince siz bizi arka dörtlü sandınız demi? Tabi ki hayır. Şöyle anlatayım. Pencere kenarı ve orta sıra tamamen dolu olduğu için biz kapının yanında oturan dörtlüyüz. Valla ne yalan söylim şimdi en güzel yer de bizim yerimiz he. Pencere kenarında erkekler oturduğu için kokudan oraya yaklaşamıyordunuz zaten. E ön iki sıra inek sırası. En güzeli bizim yer ya. Neyse konuya dönelim.

Melek arkasını döndü ve bize selam verdi. Dünden kalan maskarası hala gözünden çıkmamıştı. Kısa boylu, siyah saçlı ama beyaz tenli, toplu güzel bir kızdı. Bu arada akrabam olur saygıdeğer Melek.

"Arya dün Gedizler sizdeymiş" hm diye ses çıkardım sadece. O nereden öğrendi derseniz Melek de anneannemin yeğeni. Yani Gediz'in halasının kızı olur. Akraba ilişkilerimi biraz köklüdür de. Ben bile daha yeni yeni öğreniyorum kim kimin nesi. Bizden bir yaş büyüktür ama bir yıl okula gitmediği için bizimle aynı yıl başladı. Ben ve Gediz 20 Mart doğumluyuz. Evet biz aynı gün doğduk. Biraz garip bir durum ama öyle işte. Melek de 12 Haziran doğumludur. Yani herkesin doğum gününü kutlayıp da kendisine yaza denk geldiği için bir çöp bile kalmayan o kız Melek işte.

"Sen de kaç yıldır görmemiştin değil mi?" Konunun nereye gideceğini bilecek kadar tanıyordum Melek'i.

"Evet de napcan Meloş" Kınama ifadesi yükleniyor. Alay sözleri %100 başarılı yüklendi.

"Hiç öyle yani" kulağıma eğildi "aranızı yapmamı istiyorsan söylemen yeterli" tam sinirlenecektim ki Melek'in parmağı dikkatimi çekti.

"Kız Allah seni kahretmesin yine mi sözlendin" dedim elini tutup. Bu ikinci yüzüğüydü. Ama bu seferki biraz garipti. İpten bir yüzük vardı elinde. Cemre de bize döndü.

"Ay evet ya öyle getirdi taktı ipi elime. Liseden sonra gerçeğini alacağım dedi Tuğberk" Cemreyle birbirimize baktık ve aynı anda kusar gibi yaptık. Ya yemin ediyorum bu kız benim ruh ikizim ya.

BALIK VE DENIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin