🎵🎵London Grammer Non Believer
İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Şakakları zonklayana kadar bekler. Hiçbir şey olmaz. Ve insan yalnız kalır.
Stefan Zweig satranç
🐟🐟
oww çok soğukkanlı söylemiştim. Niye öyle oldu ki. Umursamaz bakıyordum. Herhalde etrafta çok insan var diye kendimi savunma pozisyonuna almıştım. Birkaç psikoloji kitabı okuyorum da. Sınıf buz kesilmişti. Hadi ama gençler ben zaten 3 senedir hergün ağlıyorum bunun için. Bana acımanıza gerek yok.
"Yapabileceğim bir şey var mı?" Dedi hoca acıyarak. Gördün mü ben demiştim bu soruyu sormayın diye.
"Teşekkürler " dedim soğukkanlı bir şekilde. Vay güçlü duruyon ha. Aferin kız. Hocanın ellerini gergin bir şekilde birleştirmesine bakılırsa aslında iyi biriydi. Of kesin bu beni yardım kuruluşlarına yazdıracak. Her yıl itinayla adımı sildirmeme rağmen bütün hocalar adımı yardım kampanyalarına yazıyordu. Yahu ben fakir değilim. Tamam Türkiyede yaşıyorum, ekonomi kötü falan. Ama hepimiz devlet okulundayız ve durumumuz aynı. Ya hepimize dağıtın ya da hiçbirimize dağıtmayın bu kadar basit. Of of bu sistemin değişmesi lazım. Bir de 1 milyon kişinin önünde elime evin anahtarını tutuştursunlar tam olsun. Siyasetçi değilsiniz siz eğitimcisiniz eğitimci. Siyasetçi gösteriş yapar, eğitimci işini. Bu kadar basit. Çok dolduğumun farkındayım ama 3 yıldır bunlarla uğraşıyorum sıkıldım artık.
Konu değişmiş hoca kendini anlatmaya geçmişti. Şükür. Kimsenin beni merak ettiğini sanmıyorum. Teneffüs zili çalmıştı.
"Arya gelir misin" of yine başlıyorduk. Kızları bahçeye gönderdim ve hocanın yanına gittim. Söyleyeceği şeyler belliydi zaten.
"Bir ihtiyacın olduğu zaman bana gelebilirsin" dedi elini omzuma koyarak. Temastan nefret ederdim. O elini indir. Bak o elini indir.
"Teşekkür ederim anneannem ve abim var" dedim ve dışarıya çıktım. Evet anneannemin emekli maaşı vardı. Abim de çalışıyordu zaten. Babamın bıraktığı evde oturuyorduk. Dedemin evini de kiraya vermiştik. Halimize şükrediyorduk her daim. Bu da olmayabilirdi değil mi?
Gediz de bahçedeydi. Tabi ki ilk görüş alanıma o girdi başka kim girecekti. Onu pek bahçede görmezdim. Hep sınıfta otururdu. Ama şimdi yanında 3 erkek arkadaşıyla bankta oturuyordu. Aferin, uslu dur. Bir de seninle uğraşamayacağım valla. Kızların yanına gittim.
"Her zamanki şeyler mi"
"Her zamanki şeyler" dedim kızlara. Her zamanki yeni hocalardı işte. Sıkılmıştık hepimiz. Aman konuyu değiştir içimi sıktın.
"Cemre" aha geldi bizimki.
"Ne var Aktan" bunu Cemreyle aynı anda söylemiştik. Uuv ürkütücü. Aktan bana baktı.
"Sana noluyor kızım" evet öldürücü bakış aktif. Bir saatten sonra zevk almaya başlıyor insan. Yalan değil.
"Yaylan" dediğimde bir adım daha yaklaştı.
"Sen yaylan. Cemreyle konuşacağım " of ne arsız bu ya.
"Git Aktan" dedi Cemre. Cemre'ye baktı. Ben de ona baktım. Aktan gerçekten seviyor muydu? Evet göz bebekleri büyüdü. Ama bana bakınca da göz bebekleri büyüktü. Kavga ettiğimize bakmayın. Herhangi bir durumda ateşkes ilan edebiliyorduk. Çünkü o biliyor ki ben harbi bir kızdım. Yani o bana öyle söylemişti, Beni severdi. Bir sıkıntısı olsa hep bana gelirdi. En azından bu seneye kadar. Hatta biliyor musunuz aralarını yapmayı bile denedim. Ama Cemre istemiyordu. Onun kararlarına her zaman saygılıydım. Ben mi? Benim de canım sıkılıyordu. Çok fazla dizi izliyorum yapacak bir şey yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALIK VE DENIZ
ChickLitÇok pardon. Yanlış yere geldiniz. Burada ezik ama kıskanç, makyaj yapmadan da güzel olan, 170 boy ve üstü, zayıf bir başrol ve kaslı, playboy ama ezik kıza gelince hem kaba insan hem de kıza farklı duygular besleyen bir başrol yok. Siz de sıkılmadın...