23. Melek

8 2 0
                                        

Multimedya Uğur

The neighbourhood- R.İ.P youth

Gediz'in elini çektiğini görmüştüm en son. Çok da umurumda değildi şu an çekip çekmemesi. Aslında benim üzüldüğüm nokta ne biliyor musunuz? Bir gerizekalı gibi olmayacak bir hayale kendimi kaptırmış olmamdı beni üzen. En başından biliyordum bizim olmayacağımızı. Zorladım sayılmazdı evet ama zorlasaydım da olacağını sanmıyordum. Çıkmaz sokaktı benim girdiğim yol. Kalbim kırıldı mı? Evet. Ama ona hiçbir şey demeye hakkım yok. O çok iyi bir insan. Gerçek hayatta böyledir işte. Senin sevdiğin seni sevmez, seni seveni sen sevmezsin. Üzücü bir sirkülasyondan başka bir durum değil. Sanırım bunu kabullenip yoluma devam etmem gerekiyordu. En sağlıklısı buydu çünkü.

''Arya dur kızım bekle'' diye arkamdan bağırdı kızlar. Durup onları bekledim. Sanırım kendimden önce onları ikna etmem gerekiyordu.

''En sağlıklı yol bu kızlar. Unutup yoluma devam etmeliyim. Yoksa en çok kendime zarar veririm böyle'' dedim filtre kahvemden bir yudum alarak. Sahilin yakınında bir kafeye gelmiştik. Oturup anlatmazsam kızlar daha üsteleyecekti çünkü. Anlatırken birkaç gözyaşı damlasa da kendime hâkim olmuş ve olgun davranmaya çalışmıştım. Ne kadar olgun olabilirsem o kadar olmuştum işte.

''Kararına saygı duymaktan başka hiçbir şey gelmez elimizden'' dedi Beyza limonatasıyla oynarken. Melek de onu onayladı. Melek berry hibiscus içiyordu Cemre de milkshake almıştı. Bu nasıl bir içecek çatışması diyebilirsiniz ama zevkler tartışılmaz canım. Böyle de kendi moralimi kendim yükseltirim. Kimseye ihtiyacın yok be kızım. Ne çok abarttın.

Zaten daha fazla konuşmak istemediğimi gördükleri için konuyu değiştirmişlerdi. Ordan burdan ve tabi sınavdan konuşmuştuk. Sınava 20 gün kalmıştı şaka gibi. Ve biz de burda içecek içip benim olmayan aşk hayatımdan bahsediyorduk. Ne çalıştığımı bile hatırlamıyordum. Hayırlısı olsun ne diyelim. Hava kararınca başka yapacak bir şey bulamayıp evlere dönmüştük. Ay sizden mi saklayacağım. Hem yapacak bir şey bulamamıştık hem de bazılarımızın aileleri sorun çıkarabilirdi çok geçe kaldığımızda. O yüzden evlere dağıldık.

---- MELEK'TEN-----

Kızlardan ayrılıp eve geldiğimde hemen ellerimi yıkayıp mutfağa geçtim. Çok geç olmadan akşam yemeğini yapmam gerekiyordu. Mutfakta patates ve birkaç parça bir şey vardı. Patates yemeği yapayım dedim. Bir yandan patatesleri küp küp doğrayıp bir yandan da Arya'yı düşünüyordum. İlk baştan birbirlerine çok çekingen baktıklarını yakalamıştım zaten. Üstelememe rağmen Arya ısrarla inkâr ediyordu. Zaten Gediz'e de böyle bir şey ima ettiğimde konuyu kapattırıyordu. Neden olmadığını bilmiyordum. Gerçekten birbirlerine çok yakışıyorlardı ve bu ilişkiye karşı olacak tek bir kişi bile tanımıyordum. Çağlayan abi bile ilk başta kızar sonra gayet de izin verirdi. Gediz eli yüzü düzgün bir çocuktu sonuçta. Biri erkek kardeşim biri kız kardeşimdi resmen. Gerçekten onların çift olmalarını isterdim. Ama bu onların kararı tabi. Mezuniyet günü ikisine de çok kızgındım ve onlarla bir daha hiç konuşmak istemiyordum. Resmen arkamdan iş çevirmişlerdi ya. Düşündükçe sinirleniyorum. Hiçbir şeyden de haberim yoktu benim. Arya sevdiğini itiraf etmese konuşmamaya devam edecektim zaten. Şimdiye kadar yalan söyledi zaten şimdi de yalan söylemesin bi zahmet. Ayıptır, günahtır. Ben burda neyim ya. Saksı değilim ben. Neyse şimdi elimi kescem elimde de bıçak boş boş konuşuyorum. Konuşmuyorum ki düşünüyorum. Ay neyse.

''Baban olasıca herif hala gelmedi mi?'' dedi annem yanına gittiğim anda. Oturma odasında program izlediğini bildiğim için yanına gitmeye bile tenezzül etmemiştim.

''Geldi anne cebimde saklıyorum'' dedim gözlerimi devirerek. Cıklayıp programına geri döndü. Biz de böyle anlaşıyorduk işte.

''Abinde mi gelmedi daha?'' diye sordu bu sefer insanca.

BALIK VE DENIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin