Yang Jeongin
Gerçekten meşgul bir adam olmalıydı. Amcama deli gibi özeniyor olsam da onu böyle gördükçe basit bir işle meşgul olduğunu düşünmeye başlıyordum. O bir Sherlock değildi, bu yüzden Watson'ı olamazdım. Belki buzdolabında bir kafatası veya duvarda mermi izleri vardır diye bakınmıştım. Tabii her şey olması gerektiği gibiydi. Bu yönden hayallerimin yıkıldığını söylemeden geçemeyeceğim, her şey çok güzel olsa da kesinlikle fazla sıradandı.
Mutfaktan çıktıktan sonra yeni odama eşyalarımı yerleştirdim. Evde unuttuğum eşyalarım olduğunu fark ettiğimde derin bir nefes vermiştim. Nasıl diş fırçamı unutabilmiştim ki? Bunun yanında favori bardağımı, şeftali aromalı dudak nemlendiricimi, mor bandanamı da unutmuştum. Ancak en önemlisi tabii ki diş fırçasıydı. Üzerime hızlıca kısa kot tulumumu giydim. İçine giydiğim beyaz sweat ve ayağıma geçirdiğim avokadolu çoraplarla şık olduğumu düşünmüştüm. Kahverengi saçlarımı hafifçe dağıtarak düzelttim ve bir miktar para alıp evden çıktım.
Etrafta bir market bulmak ne kadar zor olabilirdi ki? Düz yolda adımlasam önüme çıkar diye düşünmüştüm. Gelişigüzel yürürken çevreme de bakışlar fırlatmaktan çekinmedim. Yolun kenarlarında çeşit çeşit dükkanlar vardı. Yolun bitiminde ise deniz sonsuzluğa uzanıyordu. Seul'de ise yalnızca binalar vardı. Binalar ve daha çok binalar... ama bu kasaba sanki doksanlı yıllarda kalmış gibiydi. Nostaljik şeylere ilgim olduğundan burası beni çabucak içine çekmişti.
Bir market bulduğumda düşüncelerimden çabucak sıyrılıp içeri girmiştim. Kapıyı açtığımda çalan zil ile bana bakan market çalışanına kısa bir tebessümde bulunup raflar arasında dolaşmaya başladım. Kucağım yavaş yavaş jelibonlar ve sürpriz yumurtalar ile dolarken markete gelme amacım olan diş fırçasını az kalsın unutuyordum. Gözüm ona çarpınca hemen kapmıştım. Alacaklarımın bittiğini düşünürken kasaya doğru ilerledim. Raflarda bakışlarımı gezdirmeye devam ederken son kalan süt kutusuyla kesişti bakışlarım. Süt almamıştım ve evde de görmemiştim. Son kalan süt kutusuna doğru ilerledim.
Ancak tam karşımdan gelen adamla gözlerimiz kesişmişti. O da süt kutusuna doğru ilerliyordu, benden birkaç adım öndeydi ve o süte ulaşmam gerekiyordu! Adeta zıplayarak sütün olduğu rafa koştum. Sütü elime aldığımda adam sızlanarak yanıma ulaşmıştı.
"O sütü bana vermeyeceksin değil mi?"
Başımı sağa sola sallayıp kucağıma daha çok bastırdım sütü. O sırada bir jelibon paketi yeri bulmuştu, ancak şu an önemseyeceğim tek şey bu süttü.
"Ama onu ilk ben gördüm." diye sızlanmaya başlamıştı adam. Fazla çocukça bir hareket değil miydi sizce de bayım? Yüzümü ekşiterek baktım ona, "Ama şu an benim kucağımda." dedim. Kasaya doğru bir adım attığımda tam karşıma geçmişti.
"Onu bana vermek zorundasın, yoksa..." tek kaşımı kaldırıp baktım ona. "Yoksa ne?" dedim. Ne yani, şimdi de bir süt için beni tehdit mi ediyordu?
"Yoksa seni tutuklarım." dudaklarımı birbirine bastırdım, sanırım şu an gülmemem gerekiyordu. "Polislerin böyle bir yetkisi olduğunu sanmıyorum." dediğimde kaşlarını çatmıştı. İşte şimdi eğlenmeye başlıyordum.
Yolumu kesip durmasına aldırmadan kasaya yöneldim, bakışlarım kutsal süte kaydığında gözlerim kocaman açılmıştı. Sütün tarihi geçeli bir hafta olmuştu...
"Bana bak çocuk, o sütü bana vermeyecek misin?" dudaklarımın arasında 'mmm' sesini çıkarıp "Bir düşüneyim." dedim. Ardından sahte bir gülümseme takınarak, "Nazikçe istersen verebilirim." dediğimde karşımdaki beden gözlerini büyüterek dudağını hafifçe sarkıtmıştı. Gerçekten yapacaktı sanırım. Resmen bozuk süt için önümde yalvartacaktım, bu bana oldukça zevk vermişti.
"Lütfen bana sütünü ver."
Bir anda beynimi basan kirli düşünceler ile kahkahamı serbest bırakmadan edemedim. Kucağımdaki sütü elime alıp ona uzattım, kucağımdaki diğer şeylerin tümünü kasaya dizdiğimde adamın suratına bakarak hayali gözyaşımı sildim. Ne düşündüğümü tahmin etmiş gibiydi, kulakları kızarmış ve yüzü bana yenik düştüğünü sindirememişe benziyordu. Aldığım aburcuburların parasını ödeyip poşetlere doldururken yüzümden gülümsemem silinmemişti. Adamın katil bakışlarını umursamadan son kez kıkırdayıp çıktım marketten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the spanish case
Fanfiction[ hwang hyunjin × yang jeongin ] yang jeongin, cezalı olduğu için yaz tatilinde amcası dedektif yang'ın evinde kalmaya başlar. çözülmesi zor bir vakaya bulaşmışken polis hwang bu küçük dedektifin peşini bırakmaz. tamamlandı. wattpad üzerindeki ilk p...