00

3.8K 334 194
                                    

Yang Jeongin

Parmaklarım arasında sıkıştırdığım muzlu süt kutusunu otobüsten inmemle çöp kutusuna atmıştım. Bir süre başımı yabancı otobüs durağında gezdirdim. Gözlerim amcamı arıyordu. Çekik gözlerimi güneş ışığı yüzünden kısmak zorunda kalmış, karşımda bana doğru yürüyen bedenin amcam olduğunu varsayıyordum.

"Ah, demek geldin Jeongin!"

Enseme sertçe indirdiği eliyle irkilmiştim. Zoraki bir gülümseme bıraktım gözlerine bakarak. Ardından bavulumu alıp arabasına doğru ilerlemeye başlamıştık. Yavaşça bavulun yerleşmesi ile arabanın arka koltuğuna -sürücü koltuğunun çaprazına- oturdum.

Amcam Jisung, arabaya binmemle beraber muhabbet açmaya çalışmıştı. Her sorusuna verdiğim bıkkın ve kısa cevaplar, sonunda yorulduğuma ikna etmişti onu. Ben de başımı koltuğa yaslayarak camdan dışarıyı seyretmeye başladım.

Bu küçük kasabaya gelme sebebim basitti: Ailemin bensiz bir tatil geçirmek istemesi. Aslında onlara karşı pek bir zararım dokunmamıştı. Belki evde bir yanardağ patlaması maketi yapmaya çalışmış olabilirdim ya da annemin okulda yemem için verdiği sandviçlerin küflenmesini sağlayarak yeni bir canlı formu oluşturmaya çalışmış olabilirdim. Bir de hiç sevmediğim teyzem Soo'nun bana çocukken aldığı oyuncak bebekleri arka bahçede... yakmış olabilirim. Kuşlara ev yapacağım derken... arabamızı... testereyle-

Tamam! Ailem kesinlikle haklı. Üç ay boyunca bu sıkıcı kasabaya katlanmayı hak etmişim, ağzımı açmayacağım.

Düşüncelerim arasındayken arabanın yavaşlamasıyla gözlerimi camdan çekip oturduğum yerde doğruldum, araba tam olarak durduğunda inmem gerektiğini anlamıştım.

"Geldik, inebilirsin."

Amcamın sözüyle araçtan indim. Bavulumu bagajdan almak üzere olan amcamı gördüğümde sırt çantamı sırtlanıp evin önüne geldim. Amcam arkamdan gelip kapıyı açtığında balıkçı şapkamı hafifçe geri yatırdım ve içeri bir adım atıp evi incelemeye başladım. Açık kahve ve krem tonlarında olan ev, son derece havadar gözüküyordu. Açık mavi tonlarındaki perdeler, eve girdiğimiz anda bizi karşılayan salon ve evin içine açık pencerelerden esen rüzgarın getirdiği deniz kokusu insanın içini ferahlatıyordu.

"Odan üst katta, koridorun sonunda. Bakalım beğenecek misin?" amcam söze başladığında bakışlarımı hızla ona çevirdim. Dudaklarındaki gülümseme ve kendinden emin bakışları ile karşılaştığımda kaşlarımı yukarı kaldırmıştım. "Bakalım o halde." dedim, fazla meraklansam da sakin olan adımlarımla merdivende ilerledim.

Odaya girdiğimde karşılaştığım manzara yüzüme memnun bir gülücük yerleştirmeme sebep olmuştu. Evin salonunda olduğu gibi krem, açık mavi ve açık kahve tonlarında bir odaydı. Duvarları açık mavi, pencereleri kremdi. Odanın camını açtığımda karşımda gördüğüm deniz manzarası beni kesinlikle hayran bırakmıştı. Bu ufak sahil kasabasını çok sevecek gibiydim.

Amcam bavulumu ve sırt çantamı odanın bir köşesine bırakmıştı. Yerinde doğrulup bana getirdi bakışlarını. "İlk önce bir duş al istersen. Sonrasında beraber yemek yeriz ve sen dinlenirsin. Ne dersin?" başımı sunduğu öneriyle onaylar anlamda salladım. Odadan gülümseyerek çıkmıştı.

Duştan sonra üzerime giydiğim temiz kıyafetler ve güzel koktuğunu düşündüğüm mentollü saç şampuanımın verdiği hoşnutluk ile amcamın hazırladığı yemekleri yemek üzere masaya oturmuştuk.

Amcamın elinin ne kadar lezzetli olduğunu o an fark etmiştim. Burayı başıma gelen bir ceza olarak düşünerek gelmiş olsam da şu an tüm bunların bir ödül olduğunu düşünüyordum. Amcama dönerek "Ellerine sağlık, çok lezzetli olmuş amca." dedim, şirin durduğunu düşündüğüm gülümsememi sunarak amcamın da gülümsemesini sağlamıştım. "Bu daha hiçbir şey." diyerek göz kırptı. "Her gün bunlardan yiyeceksin, amcan seni aç bırakmayacak." kıkırdadım ve çubuklarımın arasındaki pirinç kekinden bir ısırık aldım.

Yemeğin ilerleyen dakikalarında görüşmediğimiz zamanlardan konuşmuştuk. Yemekten sonra beraber mutfağı temizleyip amcamın odasına çekilmesine izin vermiştim.

polisiye yazmadım da demem

ve esrarengiz kasabadan esinlendim hani mumya stanin katilini aradıkları bölüm var ya, ondan.

evet dipper jeongin.
hyunjini bulamadım arkadaşlar hayal ürünüm kendileri.

the spanish caseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin