Hwang Hyunjin
Jeongin'in odasından çıktığımda karşımda bana sertçe bakan babası vardı. Umursamayıp Jisung'ın yanına gittim, "Yanına gidebilirsin." dedim ve o da hareketlenip odaya girdi. Sandalyeye oturmuştum.
Babası başımda beklerken burnundan soluyordu. En sonunda dayanamamış olacak ki "Sen benim oğluma ne yaptın?" diye sordu. "Ne yapmışım?" dedim anlamaz bir suratla. Jeongin'in canını yakan bu adamı zerre sevmiyordum.
"Onun yanında uygunsuz bir şey yaptın! Bu yaptığının yanlış olduğunu bilmiyor musun?" dudaklarımı ıslatırken sandalyeden kalktım, bana tepeden bakmasına izin veremezdim.
"Öpücükten mi bahsediyorsunuz efendim?" kaşlarımı yukarı kaldırarak baktım. Bu yanlış bir şey değildi, bunu onun aptal kafasına sokacaktım.
"Oğluma ne hakla bunu yapabilirsin?" adam birden yakama yapışırken dudaklarım istemsizce yukarı kıvrılmıştı. "Efendim, oğlunuz benim sevgilim. Kendisi reşit bir birey ve düzgün kararlar alabilecek yaşta. Ona ve bana karşı saygılı olmanızı beklerdim, ama siz yakama bu şekilde asılırken çok saygısız görünüyorsunuz."
Yakamı elinde daha çok sıkıp yüz ifademin değişmediğini görünce pes etmişti. "İğrenç..." derin nefesler alırken alnındaki damar patlayacak gibi görünüyordu. "...sana dokunduğum için bile pis hissediyorum."
Dilimi ağzımın içinde yuvarlarken kollarımı birbirine bağladım. "Oğlunuzdan da iğreniyor musunuz?" dediğimde mırıldanarak küfretti. Ardından işaret parmağını bana doğrultup sallayarak "Jeongin'i senden alacağım zaman böyle diyebilecek misin bakalım." dedi. Sinirle hastane sandalyelerine vurarak uzaklaştı. Jeongin'i benden alamazdı, bunu yapmasına asla izin vermezdim. Bunun için cesedimi çiğnemesi gerekirdi.
Jeongin'in annesi üzerime tedirgin bakışlarını doğrulturken bir şey olmamış gibi yanına oturdum. Bu tip insanlar hep aynıydı, boş konuşurlardı.
•
tw// kan, ö!üm, c!nayet
Lee Minho
Karakola gelmiş, katile ait olduğu söylenen günlüğün elime gelmesini bekliyordum. Katil öldüğü için artık bir anlamı kalmamıştı, ancak bir şeylerin bağdaşması gerekiyordu.
Polis Seungmin önüme eski bir defter koyduğunda merakla baktıp sayfaları karıştırdım. Her şey ayrıntılı bir şekilde yazılmışa benziyordu.
"Dava ile ilgili olan kısımlar işaretlendi, okuyabilirsin." demişti Seungmin, ardından bulunduğum odadan çıktı. Ben de ilk işaretli yeri açarak okumaya başladım.
25 Haziran 2021
Bugün otel restaurantında Leonardo ile karşılaştım. Yüzü hala kokuşmuş bir peynire benziyordu, hiç değişmemiş.Bana hiçbir şey olmamış gibi iyi davrandı. Herkesin burada olduğunu söylediğinde ne yapmam gerektiğini çözdüm.
Mesaimin bitmesinin ardından eve gittim ve kullanmadığım için tarihi geçen ilaçları bir kutuya doldurdum yanıma sivri bir bıçak alıp ışıkları açık bıraktım. Kameraların kör noktasında kalan yatak odamın penceresinden kaçarak otele gittim. Böylece evde gibi gözükecektim.
Hızlıca otele gittim. Saat geç olduğu için resepsiyonda anlamlandıramadığım bir şekilde görevli yoktu. Ancak bir kadın beni görmüştü. Yine de umursamayıp ilerledim.
Restaurantta Leonardo'nun kapı numarasını kartında yazan numaradan görmüştüm. 303 numaralı odanın kapısına tıklatmamın ardından Leonardo açtı kapıyı. Bir sorunum olduğunu ona söyledim ve beni içeri alması için ikna ettim. Kapıyı kapatmasının hemen ardından ise üzerine saldırdım ve bunu beklemediği için beni durduramadı. Belimden bıçağı çıkardım, cebimdense ilaç kutusunu. Onu ilaçları içmesi için zorlamanın ardından odadan hızlıca çıktım. Kimsenin beni görmediğinden emin olurken koridorun köşesinden döndüm. Karşımda resepsiyondaki kadın vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the spanish case
Fanfiction[ hwang hyunjin × yang jeongin ] yang jeongin, cezalı olduğu için yaz tatilinde amcası dedektif yang'ın evinde kalmaya başlar. çözülmesi zor bir vakaya bulaşmışken polis hwang bu küçük dedektifin peşini bırakmaz. tamamlandı. wattpad üzerindeki ilk p...