His

958 134 46
                                    

Sıradan giden hayatımla nenemle birlikte insanlardan uzak gayet güzel idare ederken, odak noktamı eskiye diktiğim için böyle bir rüyanın içinde girdiğimi çözmüştüm. Ama her göz açışlarımda evimde olma isteği gitmiyordu. Çünkü rüyamda hep acı ve sıkıntı çekiyordum. Hep istediğim durum karşıma çıkmıştı ama mutlu değildim. Kaçtığım şeyler karşıma geliyordu. Ben kaçtıkça umursamadıkça her yol kavşağında sorunlar bana el sallıyordu. Aman, dedikçe inatla karşıma çıkıyor beni rahatsız ediyordu. Şimdi ise hatırlamam gereken geçmişten bir parça kesit hatırlamıştım. Üzgün, yorgun ve korkuyordum. Neden böyleydim bilmiyorum. Sadece kendimi çok çaresiz hissediyordum. Anıyı hatırlamasam da bu hissi çok iyi biliyordum. Eskiyi hatırlayıp ne için bu hissi beslediğimi bilmesem de kendime acımıştım. Yani bilmediğim Hümeyra'ya...

Etrafımda ne hatırladığımı merak eden insanlara anlatacak bir şeyim olmadığı için öylece boş bakıyordum. Ama merak ediyordum. Neden öyleydim neden o haldeydim? Bunun cevabı da sadece Aybars'ta olmalıydı. Ama otağda o yoktu. 

"Hümeyra Hatun, bir şeyler mi hatırladınız?" diye soran Akkaş Bey'e yorgun gözlerle baktım. Çektiğim baş ağrısı beni öyle yormuştu ki, uyusam bile yorgunluğumu atamamıştım. Sanki rüyada değil de gerçek hayattaydım.

"Tam kesin bir şey hatırlamadım. Tek gördüğüm kişi Aybars'tı." diye yanıtladım. 

"Başka?" 

Sessin sahibine baktığım da ellerini beline koymuş sabırsız ve sinirli haliyle bana bakıyordu. Başımı hayır şekilde salladığım da, o ise durmadı.

"Doğru söyle!" 

"Hatırlamadım." dediğimde ise O, sinirle yeri tekmeledi. Onun tavırları karşısında Hanım Hatun:

"Oğlum!" diye ikazda bulunsa bile kendine hakim olamayacağını anlayıp otağı terk etti. Ne hatırlamamı istiyordu? Neydi benden istediği? Onun bu tavırlarına sinirlensem de farklı bir bakış açısıyla baktığım da bu kadar sinir ve öfkenin sebebini merak etmeden edemedim. 

"Verdiğim ilaçları kullanmaya devam edesiniz. İnşallah yakında iyileşeceksiniz. Allah, Şafi ismiyle size şifa versin." diyen şifacı Akkaş Bey'e, odadaki Aybike ve Hanım Hatun amin, deyince ben de onlara katıldım. 

"Ben de çıkayım iyice dinlenesin kızım." 

Hanım Hatun'un ayağa kalmadan, "Mirza bana neden öfkeli?" diye sordum. 

"Bilmiyorum. Ne kadar sorarsam da söylemedi. Demek ki bir şeyler bekliyor." dedi ve tebessüm ederek oturduğu yerden kalktı. Ben ise onun arkasından sessizce, benim hatırlamamı bekliyor. Peki ama neden? 

"Allah'ım." diyerek iç çektim. 

"Hümeyra Hatun?" 

İsmimi seslendikten sonra döşeğin kenarına oturup bana bakan Aybike'ye baktım. 

"Gerçekten başka bir şey hatırlamıyor musunuz?" 

Derin bir şekilde içimi çekip, "Hatırlamıyorum. Söyler misin? Tam olarak benden ne hatırlamamı istiyorsunuz?" diye sinirlendim. O ise mahcup olmuş bir şekilde başını benden başka tarafa çevirince gözlerimi sinirle sımsıkı kapadım. Biraz fazla çıkıştığım için kendime sinirlenmiştim. Ortamın kasvetini dağıtmak için, "Aybars nerede? Onunla görüşmek istiyorum." 

"O dışarıdadır. Otağda olması uygun olmazdı." 

Söyledikleriyle başımı hızlıca salladıktan sonra oturduğum döşekten kalkıp toparlanmaya başlayınca Aybike'ye, "Ona, içeri gelmesini söyler misin?" 

"Neden?" 

Aybike'nin telaşlı haline kaşlarımı hafif kaldırıp baktım. 

"Yani, Mirza Bey..." diye başlayan cümlesini bitirmesine müsaade etmeden. 

Ruh BağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin