Rüyadan uyanmak için çektiğim kürekler akıntıda kaybolmuş gibiydi. Öyle hissediyordum. Sol tarafımdaki sızlamalar, acıyla içeriye doğru gömülürken kulaklarıma boğuk konuşma sesleri geliyordu.
Kuruyan boğazımı ıslatmak için yutkunma ihtiyacı hissettim. Dilim hafifçe canlanmaya başlarken seslerin buğultusu yavaş yavaş azalıp netleşti.
"Yükün ağır bilirim."
Kumaş sürtünme sesiyle birlikte o tanıdık ses kulaklarıma doldu. Tanıyordum bu sesi. Bu Hanım Ana'nın sesiydi. Uyanmak isteyemeyen ben, bunun olmamasını isteyerek gözlerimi daha sıkı yumup karanlığa kendimi hapsetmek istemiştim.
"Ne yapacağımı şaşırırım ana. Adaletli olmak isterim. Ama... ama yüreğim kaldırmaz."
Onun sesiyle içimdeki isyan sesleri arka plana alınmıştı.
"Bak şu kıza. Yüz aynı, vücut aynı ama içi farklı. Sana gelen okun önüne bile kendini atmış."
Hanım Ana'nın benden bahsediyordu. Eski Hümeyra olduğumu o bile kabul etmişti. Katilimin yerine koyduğundan o kadını suçlu bulsam da sanki beni savunuyordu?
"Bilirim, bunu yaptığına hem şaşırır hem de sinirlerim."
Benden kaynaklanan bir şeye de sinirlenmese o zaman burada gerçekten ölürdüm.
"Bazen tutamam kendimi. İçime sürekli hatırlatırım. Ama acıma laf geçiremem. Bana en son ne dedi ana bilir misin?"
Sesinde bir yakınma bir sessizlik vardı. İlk defa ondan böyle bir ses tonu duymuştum.
"Anlat oğlum? Anlat benim gönlü araf oğlum. Anlat rahatla."
"Benim ölmemi zaten istemiyor muydun, dedi. Hatırlamış. Beni tamamen arafta bırakan o günü hatırlamış."
Üzgün olan sesinin tonu yine tanıdığım ses frekansına çevrilmişti. Hem üzülüyor hem de nefret ediyordu.
"Sana gelen oka kendini siper eden kızla o kız bir mi peki oğul?"
Hanım Ana'nın sözleriyle birlikte sessizlik oldu. Duymamın zor olduğu sesle, "Hayır." dedi Mirza. Sonra devam etti.
"Hiç benzemez. Aklımda bunu anlayamaz."
Derin bir iç çekiş duyuldu. Ben de iç çekmek istedim. Evet ben o kız değildim. Ben buraya ait değilim. Sana göğsümü siper etmedim. Ben kendim için yaptım. Duyun beni! Çözün prangalarımı. Ben ninemi özledim!
"Bilirim. Hatırladıklarını sana anlatmasını istersin. Ama anlatmamasından sana oyun etmesinden dolayı tedirgin olursun. Oğul..."
Tekrardan bir kumaş sürtünme sesi geldi ve Hanım Ana devam etti. "nasıl oldu bu iş aklım almaz. Lakin bu kızın yalan söylediğine inanır mısın?"
"Çoğu zaman beceremiyor." dedi hafif alaylı bir sesle. Kaşlarımı çatıp saçından tutup aşağıya çekmek istedim. Yalan söylemekten nefret ederdim. Bundan dolayı tecrübeli de değildim. Ama onun benimle alay etmesiyle birlikte kaynar sular başımdan aşağı boşalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Bağı
General FictionGözlerime kapkara bir sis indi. Ayak uçlarıma gelen okla irkilirken, hemen okun bir adım gerisinde bir çift ayak belirdi. Gözlerim, tedirgin bir şekilde ayakların sahibine baktı. Sis kalktı, gökyüzü mutlu bir ezgi gibi parıldadı. Ta ki onun gözler...