Hot Blue Love "BL" (GAY BxB)

8.Bölüm/DUYGULARI PAYLAŞMAK

Lütfen bölüm sonunda yorum ve eğer gerçekten beğendiyseniz beğeni atın :) Bu bölüm bayram nedeniyle daha uzun yazılmıştır :) Bayram hediyesi:)))

Phaen'in Ağzından

Gözlerimi aralayıp esnedim 'Hıağğhh!' ne güzel uyumuştum. Gördüğüm rüya o kadar güzeldi ki tebessüm ettim. Anurak ve ben... Birlikte olu- düşüncelerimi tavan yapan utancım kesti. Yattığım yatak o kadar rahattı ki, gerinerek kendimi git gide içine gömüldüğüm yatağa bıraktım. 'Çok rahat.' diye mırıldandım. Kıp kırmızı bir yerdeydim. Nerede olduğumu çözmeye çalıştım. Başımı sağa çevirdim, simsiyah perdelerle karşılaştım. Yatakta biraz doğruldum ve odada göz gezdirdim. İçerinin kıp kırmızı olmasını sağlayan küçük gece lambasını buldu bakışlarım. Oda çok güzel dekore edilmişti, soft ve natüreldi. Beyaz tonu ağırlıklı olduğu için kırmızı tonu her yeri ele geçirmiş ve kızıllaştırmıştı. Kapı aralandı, içeriye giren yarı çıplak Anurak ile gözlerim kocaman açıldı. 'SE- SEN neden çıplak... yani ımm yarı çıplaksın?!?!?' dedim kekeleyerek. Sadece bana baktı ve hiçbir şey söylemedi. Model olmasının avantajlarını kullanarak seksi şekilde bana doğru geliyordu. Kırmızı ışık bedenine öyle bir yansıyordu ki karnındaki baklavaları tek tek sayabilirdim. Bakışlarımı karnından ve göğsünden alamıyordum. Az önce buz gibi hissederken şimdi bedenim ateş topu gibi olmuştu. Onun bana doğru attığı her adımda yatakta ellerimin üzerinde geriledim. Kızgın gibiydi ama onun bu hali aşırı iyi görünüyordu. Bana doğru iyice yaklaştı... yaklaştı... yaklaştı... yutkundum. Üzerime doğru eğildi 'Ne- neden bir şey söylemiyorsun?' diye sordum titrek çıkan sesimle. Kısa bir an gözlerimin içine baktı. Öyle bir baktı ki, bakışları suçlu bir çocukmuşum gibi hissettirdi. Neden böyle hissediyordum? Bir şey mi yapmıştım? Bana doğru o kadar eğildi ki omzu dudaklarıma değiyordu. Kalbim hızlandı. Teninin kokusu beni mest ediyordu. Omuzlarındaki çıkık kemikleri kırmızı ışık sayesinde enfes görünüyordu. Onu gerçekten öpmek istiyordum. Bunu yapmamam gerekiyordu ama omzuna hızla bir öpücük kondurdum ve geri çekildim tepkisine bakmak için. Umursamadı. Uğraştığı şeye baktım. Bakmammla 'NE? BEN SENİ ÖPÜYORUM AMA SEN KLİMANIN AYARLARINI MI DEĞİŞTİRMEKLE UĞRAŞIYORSUN?!?!?!!!!!' diye söylendim içimden. Bir kez daha öptüm çekinmeyerek. Derin bir nefes aldı. Kızgın mıydı? Neden? Ne yaptığımı bile bilmiyordum ki? Tam bir şey söyleyecektim ki yandan bir şey alıp yüzüme fırlattı. Yüzümden yavaşça kayıp düşen kumaşın altından şok içindeki ifadem çıktı. 'Napıyorsun?' dedim şaşkınlıkla. Bu neydi şimdi? Yüzüme attığı şeye bakmak için başımı eğdim ve eğmemle benim de yarı çıplak olduğumu yeni fark ettim. 'BU NE?! Ben niye çıplağım???' bana doğru eğilip kaşlarını çatarak yüzümü inceledi 'Sen... Gerçekten bir şey hatırlamıyorsun.' Dedi trip atarak. Gözlerim aklıma gelen şeyle kocaman açıldı.

Olamaz diye düşündüm. Onunla sevişmiş ve hatırlamıyor olamazdım değil mi? Bir dakika dedim aynı anda, şu anda tek üzüldüğüm şey onunla sevişmiş olmama rağmen hatırlamamam mıydı? Artık nasıl baktıysam ciddi bir şekilde 'Öyle bir şey olmadı.' Dedi. Ben bilmemezlikten gelerek 'Nasıl bir şey?' dedim. Kaşlarını çattı 'Yarı uyurken, üstüme çıkıp beni öptükten sonra uykusuna devam edip sertleşmiş halde beni bırakan ve yüzüme yastık atan birinden tabi ki de FAYDALANMADIM!' diyerek sinirle trip attı ve odadan çıktı. Ben daha ne dediğini kavramaya çalışıyordum o ise çoktan gitmişti. Cümleyi içimden tekrar ettikçe gözlerim açıldı. Bi- bir saniye... O hatırladıklarım rüya değil miydi? Gözümün önünde yaşadıklarımız canlanırken, Anurak'ın az önce söylediği cümle beynimde takılmış plak gibi tekrarlıyordu. Başımı yastığa gömüp tepindim. 'APTAL! APTAL PHAEN!' ona yastık fırlattığımı da hatırlayınca elimde tuttuğum yastığı çocuk gibi yumrukladım. 'APTAL BU KADAR ÖNEMLİ KONULAR VARKEN NE YAPIYORSUN!?' kendi kendime söylendim kızgınlıkla. 'Azgın! Azgınsın!' tişörtü üstüme geçirdim. Üstüme geçirirken gözümün önüne gelen samimi anlarımızla tebessüm ettim ve dalgınlıkla 'Rüya değilmiş... Ben onu öptüm.' Derken buldum kendimi. Tabi yaptığımı fark edip kendime hafif-sert bir tookat atıp 'Kendine gel!' diye uyararak ayağa kalktım.