Bölümü okuyan tatlışlarım lütfen beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayınn :) Blackpink filmine gittiğim için bölümü yazmakta geciktim :) Sizi beklettiğim için üzgünüm ^=^
Instagram: kitwinsr
Anurak'ın Ağzından
Korkularım yüzünden sahip olamadığım aşka sığınıyordum her seferinde.
Phaen'in 'Geldik.' demesiyle gözlerimi araladım. Bir apartmanın önünde durmuştuk. Phaen taksiciye parayı uzatıp bana döndü 'Bana tutunarak yavaşça in.' uzattığı koluna tutunmamla beni kendine çekti güçlü bir şekilde. Kaslı kollarının sadece görünüşten ibaret olmadığını böylelikle anlamıştım. Taksiden inmemle belimden sıkıca tutup beni kendine yasladı. Yüzünün yan profilden görünüşüne hayran olmamak elde değildi. Güneşin ve rüzgarın etkisiyle yanaklarında havalanan sarımsı şeftali tüyleri yumuşacık görünüyordu. Yanımda oluşu bile iyi gelmişti. Etrafın kararmasıyla dalıp gittiğim bakışlarımı çevirdim. Apartmanın içindeydik. Asansörün tuşuna basmasıyla kaşlarımı çattım. Yükseklik korkusu olduğu için zemin katta oturuyordur diye düşünüyordum. Bunu fark etmiş olacakki ben sormadan cevapladı 'Dairem 2.katta.' başımı salladım. Asansöre binmemizle belimdeki elinin gerildiğini hissettim. Rahatlaması için ona doğru döndüm, elimi elinin üstüne koyup gözlerinin içine baktım. Gözleri hızla gözlerimi buldu, bakışları küçük bir çocuğu andırıyordu. İkimizin de aynı anda bakışları dudaklarımıza kaydı. Ona doğru başımı eğmemle bana yaklaştı. Burunlarımızı birbirine sürtüyordu. Belimdeki eli sırtıma doğru kaydı. Koluna tutunduğum elimi kaydırarak omzuna oradan boynuna doğru yavaşça çıkardım. Nefeslerimiz birbirine karışmıştı. Dudaklarını araladı. Üst dudağımın dudağına değmesiyle asansörün sesiyle yankılandı. Panikle geri çekildik. Kapıların aralanmasıyla genç bir kızla karşılaştık. İkimiz de az önce yaşananları görmediğini bilmemize rağmen utançtan bakışlarımızı kaçırıyorduk. Kızın 'İnmiyor musunuz?' demesiyle kendimize geldik. Phaen 'Şe- şey iniyoruz.' diyerek bana kaş göz yaptı. Kıza gülümsedim ve hızla Phaen'i takip ederek indim. Yaşadığımız panik dolu anın komikliğiyle gülümsedim nefes nefese. Utancımdan nefes bile almayı unutmuştum sanki. Arkasından takip ederken bakışlarım kızarmış kulaklarına kaydı. Çok tatlı görünüyordu. Evine gelmemizle şifreyi girip kapıyı açtı. Kapının açılmasıyla ciğerlerime onun o tatlı şeftali kokusu daha yoğun halde doldu. Evinin içine de sinmişti kokusu. Ayakkabılarımı çıkarmak için eğilecektim ki bana doğru döndü. Önümde diz çökmesiyle gözlerim kocaman açıldı. Kalbim heyecandan fırlayacak gibiydi. 'Ne- ne yapıyorsun?' dedim heyecanla. Başını bana doğru kaldırdı. Gözleri aletime kaydı, yutkundum, ardından bakışları beni buldu. Ellerimi saçlarına daldırıp okşamak istiyordum. O kadar masum ve tatlı görünüyordu ki...
Hızla ayağa kalkmasıyla ne olduğunu anlayamadan kendime geldim. 'Ayakkabılarının bağcığını çözdüm. Tekrardan fenalaşmanı istemiyorum.' dedi ve içeriye girdi gülerek. Ağzım aralandı, bakışlarım ayakkabılarıma kaydı. Gerçekten de bağcıklarım için eğilmişti. 'Salak mısın Anurak neler düşünüyorsun?!' diye söylendim kendi kendime. Daha önce kimse beni böylesine deli etmemişti. Kokusuyla büyüleniyor, dokunuşuyla eriyordum...
Adım atmamla sendeleyince duvara tutundum. Yavaş ve küçük adımlarla salonda ilerledim. Evi çok güzeldi. Sade ve net görüntüsüne rağmen duvarda asılı olan devasa çizimleriyle, etraftaki büyük kırmızı mumlarla ve pikap gibi eşyalarla çok güzel görünüyordu. Çizimlerine yakından bakmak için ilerledim. Siyah akrilikle çizilmiş biri vardı. Mürekkep dağılmış gibi görünmesine rağmen çok güzel duruyordu. Sadece üst bedeni çizilmişti ve yüzünün yarısı görünüyordu. Sivri hatları, dağınık saçları ve elinde tuttuğu kaskıyla hoş görünen benim yaşlarımda biriydi. Resmin sol altında yer alan tarih 1 sene önceye aitti ve Phaen'in imzası bulunuyordu. Salonun en göze çarpan köşesinde böyle bir resmin olması içimde garip bir duygu uyandırmıştı. Phaen'in adım seslerini duymamla meraklı bir ses tonuyla 'Çok güzel bir resim. Tanıdığın biri mi?' diye sordum. Adım seslerinin aniden kesilmesiyle, kaşlarımı çattım resme bakmaya devam ederken. Bu sessizlik hayra alamet değildi sanki. Tek kaşımı kaldırarak Phaen'e döndüm, resme bakıyordu. Gözlerindeki buğulu bakış daha da meraklanmamı sağlamıştı ki mırıldanarak 'Sadece... Bir arkadaşımdı. Öylesine çizmiştim.' dedi konuyu kapatmaya çalışır gibi. Sanki gizlediği bir şey vardı. 'Öylesine?' diye tekrarladım kaşlarımı kaldırarak. Pek öylesine değil gibiydi. Öylesine bir çizimse salonun ortasında ne işi vardı? Phaen amerikan tarzı mutfağına ilerlerken 'Ne yemek istersin?' diyerek konuyu tamamen değiştirince resime doğru kısa bir bakış atıp, Phaen' e döndüm. Bu resimin öylesine olmadığını hissetmeme rağmen konuyu uzatmayacaktım. Ona doğru ilerleyip 'Farketmez.' diyerek mırıldandım. Phaen bilgisayarından bir şeylere bakıp bana doğru uzattı. Ne olduğuna bakmak için dikkatimi bilgisayara verdiğimde bir yemek sipariş sitesi olduğunu gördüm. Phaen 'Yemek yapmakta iyi değilim. Canın ne çekiyorsa buradan sipariş verebiliriz.' dedi. Gülümsedim 'İyi bari.' diye mırıldanmamla kaşlarını çatarak 'Nasıl yani?' diye sordu. Ona bakıp dudaklarımı dişledim istemsizce ve 'Her konuda yetenekli olsaydın bir rüyada olduğuma inanırdım.' dedim. Phaen'in yanakları kızardı. Gülümsememek için dudaklarını birbirine bastırıyordu ve böyle yaptıkça yanaklarındaki gamzeleri ortaya çıkıyordu. Keskin hatlarının altında böylesine tatlı gamzelerinin oluşu çok özel ve güzeldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hot Blue Love "BL" (GAY BxB)
Genel KurguKore'de modellik yapan ve ailesi son derece zengin olan Anurak yarı Koreli yarı Taylandlı'dır. Anurak değişim öğrencisi olarak Tayland'a gelir ve böylelikle Phaen ile tanışır. Phaen onun okulunda moda tasarım bölümüne okuyordur. Mavi bir kumaş parça...