Phaen'in Ağzından
Nereye gittiğimizi, ona neden hayır diyemediğimi, hız yaptığımız her andan faydalanıp neden kaslı bedenine daha sıkı sarıldığımı bilmiyordum. Aynalardaki yansımasından çattığı kaşlarını görebiliyordum. Bedeninin gerildiğini hissettim. Bir sorun mu vardı? Okulda bir anda bu kadar soğuk davranmışken şimdi tam tersi davranıyordu. Gözlerini yoldan ayırmadan başını hafifçe bana doğru çevirdi. Dudaklarını buldu bakışlarım. Yüzünün profilden görünümü...
Güneşin tersten gelişiyle belli olan şeftali tüyleri... kirpiklerinin güzelliği... teninin yumuşacık görüntüsü... saçlarının savruluşu...
Bağırarak 'Magazinciler bizi takip ediyor, hızı arttıracağım sıkı tutun!' dedi. Zaten bedeniyle bütün olmuş haldeydim. Motoruyla her sağ sol yaptığımızda onunla birlikte eğilmem gerekiyordu, bunu doğru yapıyor muyum diye düşünürken bir eliyle sol bacağımı kavradı. Baldırımda gezinen eli gözlerimin kocaman açılmasına ve sertçe yutkunmama neden oldu. Neler düşünüyordum ben. Bacağımı sıkmasıyla viraja girmemiz bir oldu onunla bütün olmuş bedenimle aynı anda sola doğru eğildik. Aynadaki yansıması çok ciddi ve sinirli görünüyordu. Beline sardığım kollarımı daha da sıkılaştırdım. Kaslarının elimin altında bıraktığı hissiyat çok güzeldi. Hız git gide artıyordu ve biz araçların arasında makas ata ata ilerliyorduk. Lüks otelin önünde ani bir frenle durduk. Bedenine sarılı olan kollarımı gevşettim. Hızla motordan indi, o baya yakışıklı görünüyordu. 'Birazdan burada olurlar! Acele edelim.' Dedi. Aşırı hızlı hareket etmesi paniklememi sağlıyordu. Ne yapacağımı şaşırmış haldeydim. Ben neden onunlaydım ve neden birlikte magazincilerden kaçıyorduk?
Motordan indim, o ise sürekli etrafa bakıyordu. Gözleri beni buldu şimdiye kadar acele ediyordu ama aniden yavaşça kaskı tuttu ve başımdan dikkatlice çıkarttı. Onu dizi izler gibi izliyordum çünkü tamda öyle bir sahnede gibiydik. Valenin beni süzüp 'Gençler burası VIP giriş sizi içeri al-' derken Anurak maskesini çıkarıp ona doğru döndü. Valenin Anurak'ı görmesiyle gözleri kocaman açıldı 'Ho- hoşgeldiniz efendim buyurun size hemen eşlik edelim...' adamın işaretiyle yanımızda bir sürü koruma belirdi. O sırada yaklaşan araba sesine doğru dönüyordum ki etrafımızdaki korumalar simsiyah şemsiyeler açarak bize bir duvar ördüler. Şaşkınlıktan nasıl hareket edeceğimi bilmiyordum. Anurak alışkın olmalı ki valeye anahtarı atıp beni omzumdan tuttu ve kendine çekti. Hızlı adımlarla otele doğru ilerledik. Bedenim beni yönlendirmesine karşı çıkamıyordu. İçeriye girmemizle kapılar kapandı. Anurak bana dönüp 'Artık rahat olabiliriz. Bizi burada görüntüleyemezler...' dedi. Sadece başımı salladım. Yanımızda beliren çalışan bir beni bir Anurak'ı süzdü. Tabi Anurak'a hayranlıkla bakıyordu, bana ise kim olduğumu sorgular gibi. Samimi bir ifadeyle 'Tekrardan hoş geldiniz. Sizin için bir oda mı ayarlayalım?' diye sormasıyla hızla Anurak'a dönüp kocaman açtığım gözlerimle bağırarak 'ODA MI?!' dedim. Anurak hafifçe gülümsedi, çalışana dönerek 'Hmm aslında iyi olabilirdi...' dirseğimle karnına bir tane geçirdim. 'Ov!' dalga geçer gibi acıyor acıyor yaptı gülümseyerek. Ellerini teslim olur gibi kaldırdı, eğleniyordu 'Şaka... şaka yaptım!' Çalışana döndü 'Rooftop'ta olacağız.' Çalışan hızla başını salladı. Telsizle bir şeyler söylerken Anurak'ın nefesini kulağımın dibinde hissettim, nefes almayı bıraktım. Kalbim hızla atıyordu 'Aslında...şaka değildi.' Ona doğru dönmemle yakınlığımızı fark ettim, yine gülümsüyordu ama farklı şekilde. Bakışları oyuncu ve arsızdı... Bakışlarım istemsizce dudaklarına kaydı, yutkundum. O da bunu fark ederek daha da gülümsedi. Çalışanın bize dönmesi ve asansörün gelmesiyle hızla onu ittim. Asansöre binerken arkamdaki kıkırdama sesini net bir şekilde duyabiliyordum. Çalışanın da bizi görmüyor gibi davranması çok fazla utanmamı engellemişti. Profesyonellik böyle bir şey olmalı diye düşündüm. Buradaki herkes onu nasıl tanıyordu? Ben bunları düşünürken çoktan 65.kata ulaşmıştık. Ne?! Bir dakika 65 mi? Aptal gibi ona dalıp gittiğim için rooftop'a çıktığımıza dikkat etmemiştim. Yükseklik korkum bedenimi ele geçiriyordu ama belli etmemeye çalışıyordum nedenini bilmesem de. Gerçi bu sıralar nedenini bilmediğim çok şey yapar olmuştum. Asansörün durmasıyla hızla inmek için atıldım. O kadar garip hareket ediyordum ki bir terslik olduğu çok belliydi. Kapının açılmasıyla tam kurtuldum derken gördüğüm manzara dile nefesim daha da kesildi. Tüm şehir ayaklarımın altındaydı resmen. Anurak 'İyi misin?' diye sordu sesine doğru döndüm. Kaşları çatıktı ve beni inceliyordu. 'İ- iyiyim.' nefes alamadığım için kesik kesik konuşabilmiştim. Cama yakın bir yere ilerledikçe daha kötü oluyordum. Kolunu tuttum aniden. Etraf, attığımız her adımda dönüyor ve kalbim çok hızlı atıyordu. Hızla bana döndü, bakışları endişeliydi. 'Phaen iyi misin?' o kadar kötü mü görünüyordum. Ona değil delicesine bakışlarım etrafta geziniyordu, sanki gözlerimin kontrolü bende değildi. Fısıldadım 'Be- ben korkuyorum...' etraf kararırken adımı haykırışını duyup kendimi kollarına bıraktım. Bedenimi sıkıca tutan birinin olması güven veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hot Blue Love "BL" (GAY BxB)
Ficción GeneralKore'de modellik yapan ve ailesi son derece zengin olan Anurak yarı Koreli yarı Taylandlı'dır. Anurak değişim öğrencisi olarak Tayland'a gelir ve böylelikle Phaen ile tanışır. Phaen onun okulunda moda tasarım bölümüne okuyordur. Mavi bir kumaş parça...