Her ne kadar uyurum diye düşünsem de çalan telefonum buna engel olmuştu.
Birkaç kez daha çaldığında açmadım. Telefon kapandı ancak iki dakika sonra tekrar çalmaya başlayınca bu sefer sinirlenip telefonu aldım ve kim olduğuna bakmadan açtım.
"Selena sana ihtiyacım var."
Justin...
Duyduğum sesle bir an sesim kesilmişti ne söyleyeceğimi veya ne yapacağımı bilmiyordum ama soğuk kanlı olmam gerekiyordu.
"Ne var Justin?"dedim soğuk kanlı olmaya çalışarak
"Lütfen beni affet Selena, yapamıyorum seni başkasıyla görme düşüncesi beni öldürüyor."
"Justin ne saçmalıyorsun sen? Bizim ilişkimiz bitti." Dedim ve derin bir nefes alıp vurgulayarak tekrar söyledim.
"BİTTİ!"
"Bitti?" Dedi kendine sorarcasına ve devam etti.
"Ben bitti demeden bitemez." Sarhoş olduğu söyleyiş tarzından belliydi.
"Sen sarhoşsun ve ne dediğini bilmiyorsun git uyu ayık kafayla konuşuruz bunları."dedim
Her ne kadar onunla bir daha konuşmayacağımı ikimizde biliyor olsakta başımdan salmak için öyle demiştim.
"Sadece seni istiyorum neden anlamak istemiyorsun sadece seni görmek sesini duymak sadece beni biraz olsun sevdiğini görmek. Tek muhtaç olduğum şey sevgin."
"Artık sana verecek ne bir gram sevgim ne de ilgim kaldı Justin hepsinin üstüne benzin döküp sevgimi de beni de ateşe verdin. Umarım başkasıyla mutlu olursun hayatta başarılar."
Bunları dedikten sonra uzun bir süredir tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım.
Onu seviyordum ama gururum buna izin vermiyordu. Onun için her şeyi göze alacak kalbim bile artık acı çekmek istemiyordu.
Telefonu bir kenara atıp yüzümü yastığa gömdüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım.
Bir kaç saat sonra ise vücudumu uykuya teslim etmiştim.
Sabah
Korku iliklerime kadar işlemişti, elim ayağım titriyordu, terler içinde kalmış vücudum sanki cehennem ateşinin icinde kavrulurmuşcasına yanıyordu.
Bilincim ve aklım beni terk etmişti sanki...
Duyduğum şeyin sorumlusu belki de bendim ve bu suçluluk duygusu ve özlem duygusu beni öldürüyordu.
İçten içe beni yiyip bitiren pişmanlık nefes alış verişimi zorlaştırırken geçmişe dönüp her şeyi düzeltme isteği ise kendimi iğrenç bir insanmış gibi hissetmeme sebep oluyordu.
Tek isteğim dün geceye dönüp onun konuşma isteğini geri çevirmemekti çünkü belki de onu bir daha göremeyecek, bal rengi gözlerine bakmayacak ve belki de huzur dolu sesi bir daha kulaklarımı doldurup beni cennetteymiş gibi hissettirmeyecekti.
Başımın döndüğünü ve etraftaki şeylerin bulanıklaştığını görüyordum sadece. O sırada telefondaki ses bir kez daha duyuldu.
"Orada mısınız?"
Duyduğum sesle tekrar normale döndükten sonra bende konuşmaya başladım.
"B-burdayım hemen geliyorum."
Gözlerim tekrar dolu dolu olmuştu. Olaylar öyle hızlı gelişmişti ki kafamda zor toparlamıştım.
Uyandığım anda telefonumun çalması bir olmuştu dün gece yanı başımda bir yere attığım için bulmak zor olmamıştı elime aldığım gibi açtım ancak telefon açıldığında kulaklarımı sadece ambulans ve polis sirenleri doldurmuştu. Ardından birisi konuşmaya başladı.
"Merhaba hanımefendi Justin Bieber adındaki kişinin telefonda aradığı son kişi siz olduğunuz için size haber vermek istedik 27 yaşındaki gencin arabası uçurumdan aşağıya yuvarlanmış bir şekilde bulundu, ceseti yuvarlanmanın etkisiyle parçalara ayrılmış durumda ve tanınamayacak halde yakınlarının telefonuna ulaşamadık bu yüzden sizi aradık sizin bir iletişiminiz varsa haber verirseniz seviniriz iyi günler."
Saniyeler sonra konuşan kişinin polis olduğunu anlamam zor olmamıştı.
Gözlerim ağlamaktan şişmiş bir şekilde olay yerine geldim. Polisin dediği gibi araba paramparçaydı. Justin'in bedeni olan ceset kapatılıp götürülüyordu. Bağıra bağıra olduğum yerde diz çöküp ağlamaya başlamıştım. Bu olmuş olamazdı Justin ölmüş olamazdı.
Nefesim kesilme noktasına gelmiş bağırmaktan ses tellerim neredeyse yıpranmıştı. Oradakiler beni sakinleştirmeye çalışsa da olmuyordu nefesimi, hayatımı, beni bir nebze olsun hayatta tutan birini az önce kaybetmiştim. Ellerim titriyordu ve gözlerim kanlanmaya başlamıştı. Sinir krizi geçiyordum onu kaybettiğim gerçeğini kabullenmiyor geri gelmesi için yalvarıyordum.
O sırada kim olduğunu bilmediğim biri yanıma yaklaştı ve kolumda hissettiğim soguklukla başımın yavaşça döndüğünü hissettim. Acı kalbime bir bıçak gibi saplanırken onlar bana sakinleştirici veriyorlardı.
Asla ama asla canından çok deli gibi sevdiğin birini kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu öğrenemeyeceklerdi ben burda içten içe ölürken onların bunu görmüyor olması beni daha da kötü bir hale sokuyordu.
Gözlerim sakinleştirici ya da uyutucu artık ne boksa onun etkisiyle kapanırken bunların hepsinin bir kabus olup uyandığımda hepsinin bitmiş olmasını umut ettim.
Artık yavaş yavaş finale yaklaşıyoruz neredeyse bir sene olucak kitaba başlayalı artık bundan sonraki bölümlerde gerçekler biraz biraz açığa çıkacak Selenaya tuzak kuran falan filan işte neyse bu kadar açıklama yeterli diğer bölümlerde görüşmek üzere optum muah oy vermeyi unutmayın aşklar ❣️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My little b*tch +18
Fanfiction"Seni üsste görmek istediğim tek yer yatağım olacak Gomez şirketim değil."