2.BÖLÜM"BELİRSİZLİK"

6.5K 126 78
                                    

Dün geceden beri düşüncelerimi kemiren şey o paranın babamda ne işi olduğu ve neden olduğuydu. Dün geceki sarı zarfı kıyafetlerimin arasına asla görünmeyecek olan yere sakladım. Bundan emindim , kimse bulamayacak o parayı. Bu paranın bir süre benimle birlikte kalması en doğrusu. O parayı kullanmayacağım ama ne olduğunu bulmam gerekiyordu. Biz evde aç kalırken ve onda nedeni bilinmez o paralar varken ne yapmaya çalışıyordu. İçimde kötü bir his vardı. Belki kumar oynayarak kazanmıştı , belki de daha kötü şeyler yaparak. Belki bu para ona emanet olarak verilmişti ama bir şekilde bu paralara sahipti , sahip olmuştu. Derin bir of çekerek kendimi silkeledim. Şu anda istediğim tek şey bu kötü histen bir an önce kurtulmak olduğuydu.

Okul kıyafetlerimi giyindikten sonra çantamı hazırlamaya başladım. Çantamı hazırlarken annem ve babamın bağırma seslerini duymuş ama umursamamıştım bile. Bu giddikçe şiddetlenmeye başlasa bile kulaklarımı tıkamanın en doğrusu olduğuna kanaat getirmiştim. Her zamanki gibi birbiriyle kavga eden , birbirlerini öldürecesiye söven çift biraz zaman sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam edecekler çünkü. Aklıma Dilara gelince odadan çıkıp onun odasına doğru gittim. Daha 10 yaşında korkak bir çocuktu çünkü. Savunmasız bir şekilde kenara oturmuş ağlıyordur muhtemelen. Odası hemen yanımda olduğu için kapıyı hızlıca açtım. Düşündüğüm gibi yatağının hemen kenarında yerde oturmuş ellerini kulaklarına bastırıp ağlıyordu. Hızlıca yanına giderek ellerini kulaklarından çektim.

"Şşştttt. Sakin ol. Bir şey yok."

Beni fark ettikten sonra kollarını boynuma dolayarak bana sımsıkı sarılmaya başladı. Ah , tatlım benim. Sen de yakın zamanda onların bu haline alışacaksın. Babam bağırarak kapının önünden geçerek ayakkabısını giymeye başladı. Dilara'yı kucağıma alırken başını boynuma yaslayarak saçlarından dolayı huylanmama neden olsa da göz ardı ettim. Babamın hemen yanında dursamda o annemi , beni , Dilara'yı sövmeye devam ediyordu.

"Hiçbirinizi istemiyorum. Ne haliniz varsa görün. Bak bakalım , çocuklara ne kadar zaman bakabileceksin. Geleceksin ayaklarıma yalvaracaksın , bey artık evine dön diye. Senin de , çocuklarının da ağzına sıçayım ben. Hepiniz ayaklarıma yalvaracaksınız. Ben seni doğuran ananın da , seni büyüten babanın da belasını-"

Hatta annemin annesini ve babasını , yedi ceddini söverken annemde boş durmuyordu tabii.

"Sen bu eve girmek için yalvaracaksın asıl. Bey artık evine gelmiş. Sen sokaklarda kalmaktan kokacaksın lan. Şerefsiz. Asıl ben senin o görmemiş çingene ananında , kuru soğanı ısırarak yiyip ağzı leş kokan babanı-"

Aynı anda konuşuyor gibiydiler. Birbirlerini tamamlıyor gibi de olabilirler. Ben onları sessiz sessiz izlerken babam annemin susmayacağını anlayıp kapıyı sert bir şekilde çarparak evden çıkıp gitti.

"Bu sefer anahtarını aldın mı ?"

Bana öfkeyle bakarken devam ettim.

"Bana öyle bakmayı kes. Dün gece eve anahtarla girdi."

"Allah'ım bana sabır ver ya. Ne günah işledimde sen bunları bana verdin ya rabbim. Benim canımı al , ben de kurtulayım , sen de kurtul güzel Allah'ım. Şu aciz kuluna sabır ver. Şu şerefsizi yola getir , ayaklarıma kapanmadan ölümü gösterme ya rabbim."

Annem babamı sövmeye devam edip içeriye gidince ben , Dilara'yı odasına götürüp yatağa yatırdım.

"Ağlama sen de. Yarına barışırlar onlar."

MECBURENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin