Bu bölüm karakterler arasında kaosun yaşandığı bir bölüm oldu.
:D
Güzel okumalar.
__
8.''ÖFKE''
Başımı ellerimin arasına almış, bu parmaklıklar ardında aklanmayı bekliyordum.
Avukat Alp Ayan neredeydi bilmiyordum ama bana anlattıklarını uygulamak gerçekten işkence olmuştu. Polisler dalga geçilebilecek görevliler değildi. Baştan beri uydurmadan öte bulmadığım kapkaç hikâyesine inandırmak kolay olmamıştı. İlk ifademde anlatmayı bitirmeden, araya alaycı kahkahasıyla giren Levent Başkomiser ise cabasıydı. Her cümlemde kelime oyunlarıyla sıkıştırmaya çalışması dağarcığımı nasıl kullanacağımı şaşırtmış ve beni fazlaca uğraştırmıştı.
Üstesinden gelmek kolay değildi. Dün akşamın son saatlerine doğru ikinci kez ifadeye çağrılmıştım. Bu sefer komiser bana karşı daha sakindi fakat ben yine elime verilen senaryonun dışına çıkamıyordum maalesef. Yoksa kendime gerçekler doğrultusunda biçtiğim rolün beni daha da çıkmaza sürüklediğini yeni idrak etmiştim.
Tam tamına bir gün olmuştu. Buraya bilekleri kelepçeli bir halde getirildiğimden bu yana bir gün geçmişti. Nezaret sorumlusu polise sorduğumda ise saatin öğleden sonra dört olduğunu söylemişti.
Öğlende bir kez daha ifadeye alınarak sanırım üçte üç politikasını tamamlamıştım.
Dudaklarımı ıslatıp genzimi temizledim ve beni ardında bırakan parmaklıklara bir kez daha baktım. Sindiremiyordum, tüm bunların başıma geldiğini kendime yediremiyordum.
Muhtemelen, beni dışarıda beklediklerinden emin olduğum arkadaşlarım çıldırasıya birbirleriyle kavga ediyorlardı. Hiçbirinin bir ay önce neden İzmir'e yolumun düştüğü hakkında bir fikirleri yoktu çünkü iş görüşmesi meselesine inanma eğilimlerini bir zanlı olarak ellerinden almıştım. Ben de onlar gibi bir bilinmezliğin içinde yumruklarımı sıkarak kafayı yiyordum ama onlar da benden bir hain çıkmayacağını iyi biliyorlardı.
Özgür'ü, Buket'in sevgilisi olarak bir kenara koyarsak eğer her şeyimi haberdar ettiğim Buket ve Hakan'ın yalanlarıma inanmaları artık çok uzak bir ihtimaldi. Ama onlardan habersiz bir yolculuğa çıkma düşüncem kesinlikle planlarımın arasında değildi. Sadece o gün Selim ile tartışmamız, güneş, sıcak, açlık, daha iyi şartlara sahip olma içgüdüsü ve kariyer hırsı bir araya gelip bana kimseye haber vermeden çekip gitme düşüncesini cazip kılmıştı.
Yüzümü sıvazlayıp ofladım. Nezarethanede benden başka kimse yoktu. Nefesli bir gülüş bıraktım sesimin bana döndüğü. Burası terörle mücadele şubesiydi, herkesin öyle kolay yolu düşmezdi tabii.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GREJUVA (Beklemede)
Mystery / ThrillerTüm hırslarım bir yana, onun maruz bırakıldığı kötülüklere başını dik tutuşunda kendimi gördüm. Yabaniliğinde, katledilişimizi gördüm. Suskunluğunda, acılarımızı gördüm. Ama en kötüsü güvensiz bakışlarında ela gözlerimi gördüm. O yorgun günün akşamı...