S.I.V 13. Bölüm

704 30 6
                                    

Gözlerim açılalı uzun süre olmuştu ve sessizce etrafı izliyordum. Boyun  girintim de duran tanıdık sıcaklık ve tanıdık koku gevşememe yardımcı oluyordu. Gözlerim ilk açıldığında etrafımda bir sürü doktor ve hemşire vardı. Doktorlardan birinin 'hastanedesin iyisin , yoğun bakımdaydın, tehlikeyi atlattın.' Demesini hatırlıyorum ve gerisini hatırlamıyorum.

Serum takılı olan elimi kıpırdatmadan başını okşadım. Onu seviyorum. Koşulsuz, deli gibi seviyorum onu. O olmasa ayakta durmak istemezdim. Ölmek isterdim. Motorun çarptığına dua ederdim. Tabi ölmüşken bu nasıl olurdu bilemiyorum.

Onu üzdüğüm için çok pişmanım. Üzüldüğünü elbette görüyordum. Onu üzdüğüm için kendimden nefret ediyorum. Kesinlikle nefret ediyorum. Dolan gözlerimden yaş akmaması için gözlerimi tavana diktim. Tavan hareket ediyormuş hissi veriyordu. Gözlerim daha fazla su birikintisini barındıramayıp birer damla yaş halinde yanaklarımdan süzüldüğünde serumlu elime maruz kalmıştım.  

İğnenin elimin içinde damarlarımda olduğunu düşününce bi inilti çıktı ağzımdan. Hah fazla bile sessiz kalmıştım. Elimde ki iğneyi düşündükçe gözümden daha çok yaş akmaya başladı. Ben iğneden korkardım. Elimi yavaşça yerine indirdim. Dudaklarımı sıktığımı çok sonra fark ettim. Dudaklarımı serbest bıraktım. Ağlıyordum. Herşey nasılda üst üste gelmişti böyle!

Bi süre sonra sessiz ağlamalarım beni yiyip bitirmeye başladığında kendimi daha fazla sıkamadım. Artık sarsıla sarsıla ağlıyordum. Ve Derin'i güzel uykusundan mahrum etmiştim.  Kafası boyun girintimden çıktı ve ilk olarak uyku sersemliğiyle kapıyı sonra da sarsılarak ağlayan beni gördü. Serumsuz elimi ağzıma götürdüm ve nefes alamayıp dikleştim. Derin ne yapıyordu bilemiyorum ama sesini duyuyor hareketlerini hissediyordum. Kendimi zorlayıp içime nefes çekmeyi akıl ettiğimde derince bi nefesi içime çektim. Öyle gürültülüydü ki canavar etkisi yaratmıştı. Yüzümün çevresini kaplayan elleri hissetmemle elim elinin üstüne gitti. Elini sıkıca kavradım. Hala o gürültülü sesleri çıkarıyor. Derin derin iç çekiyordum. Baş parmakları gözlerimin üstünü sıyırdığında gözlerimi açtım. Telaşlı yeni uyanmış hali kesinlikle iç kabartıcıydı. Bu kadar çekicilik çok ve çok fazlaydı. Onu üzmek istemeyip daha fazla üzmek çok saçmaydı. Tedirgin olmuştu.

"Su, su vereyim mi?" Dediğinde uykulu sesi etrafımı sarıp kalbimi eriyebilecek kıvama getiriyordu. Başımı olumlu anlamda salladım. Bi elini yüzümden çekmeden dikkatle komidine uzandı. Hızlıca döke saça titrek ellerle suyu doldurdu. Ama elini yüzümden çekmedi.  Suyu öbür eline alıp eliyle başıma destek verip yavaşça suyu içirdi. Suyu küçük yudumlarla içtim. Bi sakarlık yapıp boğazıma kaçırmamam iyiydi. Elimle yüzümü sildim. Saçlarımı geri itip alnıma bir öpücük kondurdu daha çok düzeltir gibi ittirmişti. Şimdi daha iyiydim ona bakmak düşünmemi engelliyordu.

"Iyi misin? Neden ağladın? " eli hala tedirgince yüzümde dolanıyordu. Elimi uzatıp göz altı morluklarına dokundum. Yavaş yavaş ve uzun uzun. Ben burada uyumuştum o ise kahrolmuştu.

Neden ağladın sorusuna verecek yanıtı fazlaca düşündüm. "İğneyi elimde istemiyorum." Yüzümü buruşturdum. Fazlaca buruşturdum. Bulldoglara benzeyecek kadar.  Derin tedirginlikten kaskatı kesilen yüzünü bir tebessümle bozdu ve bu tebessüm ben yüzümü astıkça daha çok yayılıp koca bi gülümseme oldu. 

"Serum bitene kadar dayanamaz mısın?"

Ağlama konum iğne miydi? Evet onunda etkisi vardı.

"Sanırım dayanabilirim." Dediğim de yüzümü tekrar elleri arasına hapis etti. Evet böyle mutluydum.  Yüzünü yüz hizama indirip "beni nasıl korkuttun biliyor musun?" Diye bir soru sorduğun da gözlerim benim isteğim dışında kapandı.

Sana ihtiyacım varHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin