Göz kapaklarımı açmak için zorladığım her saniye daha da güçlü bir şekilde kapanıyordu sanki.
Bilincim yeni yeni kendine gelirken etraftaki sesleri duymaya başlamıştım. Annemin sessiz mırıltısını duyuyordum. Derin'in yumuşak onaylayışını.
En son ne olmuştu. Masal! Midem de bir boşluk hissettim. Karnıma yayılan bir heyecan. Masal'ı ilk görüşümü hatırlamaya zorladım. Uçaktaydık.
Canımın yanışı aklıma gelince gözlerimi sıkıca yumdum. Neredeydi? Iyi miydi? Birbirine yapışan dudaklarımı aralamak için zorladım. Ağzım öyle bir kuruydu ki..
Masal'ı görmek istiyordum. Gözlerimi açmak için yeniden uğraştım. Sanki birbirlerine yapışmış gibi ağırlardı. Bir kaç kırpıştırma sonucunda göz kapaklarım beni zorlamadan açılmıştı.
Etraftaki bulanıklığın geçmesini beklerken. Bir yandan da etrafa bakıyordum. Kalabalıklığı seçebiliyorum fakat kim kimdi? Hiçbirini seçemiyordum. Gözlerimi kırpıştırdım.
Bulanıklık gitgide dağılırken doğrulmak için çabaladım. Başarısızlıkla başımı yastığa yasladım. Hiçbirşey hissetmemem doğru muydu? Veya birilerinin beni fark etmemisi.
Ölmüş olamazdım öyle değil mi?
Kuruyan ağzımın içini ıslatıp dudaklarımı araladım. "Derin?" Dudaklarım arasından fısıltı gibi dökülen kelimeyle gözler bana döndü.
Gözlerimi yeniden kırpıştırdım.
Derin'in hızla yanıma geldiğini gördüm. Yeniden doğrulmaya çalıştım. Başaramıyordum. Kollarımın gücü yoktu.
"Bebeğim. Bekle kalkma." Dedi yumuşak bir tonda.
"Masal nerede? Iyi mi?" Yanıma gelip eliyle yüzümü kavradı. Saçlarımı geri itti. Alnıma bir öpücük kondururken annem hemen Derin'in arkasına geçmişti.
"Bak orada." Eliyle gösterdiği yere baktım. Ah. Gerçekten de orada mıydı? Kalkmak istiyordum. Gözlerimin dolduğunu hissettim.
"Beni kaldırın. Neden o şeyin içinde!" Ağlamalı sesimle Derin hemen beni sakinleştirmek için harekete geçmişti. "şşşt. Sarılık için. Sana da kan takviyesi yaptılar." Dedi sessiz bir tonda.
"Beni ona götür." Mızmız sesime başını olumlu anlamda salladı. Annemle birlikte kalkmama yardım ettiklerinde karşıda bekleyen herkes de gözümü gezdirdim. Herkes buradaydı. Yalçın amca, Emel teyze, Deren , Dilara , Cem , Sema teyze onlara bakıp gülümsedim. Hepsinde hazırlıksız yakalanmış bir heyecan vardı.
Ayağa kalktığımın farkında değildim. Derin'e dönüp "birşey hissetmiyorum." Dedim. Gözlerimi üstünden almadan.
"Uyurken inliyordun. Ağrı kesici yaptılar." Diye mırıldandı. Herkes sessizliğe bürünmüştü.
Masal'ı o halde görünce ağlamaya başladım. "Bunun içinde olması mı gerekiyor?" Onu kucağıma almak istiyordum. Hissetmek koklamak. Gözünün üstünde takılı olan uyku bandına baktım.
"Herşey yolunda erken doğmuş olmasına rağmen. Sadece bu sarılık için. Bekle doktoru çağıracağım." O giderken koluma girmek için Dilara yanıma geldi.
"Fazla hızlı öyle değil mi?" Ağlamış olduğunu ıslak kirpiklerinden anlayabiliyordum. Elimi karnına dayadım.
"Aynı gün doğurmayı bir dahakine yaparız." Sessizliği bozmaya korkuyordum. Usulca gülümsedim. Yaşlı gözlerim Derin doktoru çağıracağını söylediğinde dinmişti.
Annem başını önüme uzatıp alnıma bir öpücük kondurdu. "Uçağın adı Masal Lydia konuldu." Dedi sessizce.
Lydia doktorun istediği isim. "Doktora bir teşekkür bile edemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana ihtiyacım var
Novela JuvenilHayatların değişebilir olduğuna inanıyorum artık. Bir kaç saniye, birkaç gün... Duymak, öğrenmek, terk edilmek Eğer tek başıma olsaydım bunları kaldıramazdım. Mira adında genç bir kız. Annesi ile arası bozuk babasını ise neredeyse hiç görmüyor. L...