Ah kafam!
Başım sarsılıyordu ve midemdekileri dışarı çıkarmama fırsat tanınmadan sarsılmaya devam ediyordu! Allah aşkına neredeyim ben? ata tersten falan mı bindim. At nereden çıktı bilmiyorum. Ama bu halime iyi bir benzetme.
Ah gözüm!
Gözümü açma girişimlerim sonunda işlev gösterdiğinde etrafa bakmaya çalıştım. Yok artık.
"Hah" ağzımdan çıkan şaşkınlık kelimesi gülme isteği uyandırmıştı. Sanırım gerçekten bir at olmasa da bir yerler de tersten gidiyordum.
Gözümü kırpıştırıp sonun da bakabildiğim de ilk gördüğüm şey bir popo oldu. Beynim bunu idrak edemezken iyice bakmaya çabaladım. Yo popo ve ayaklar, evet. Bir çığlık salıverdim ağzımdan sesim yankı yaptığında kahkahama engel olamadım. Bu sefer kahkaham geri geldiğin de sertçe bir "şiştt" duymamla elim ağzıma gitti. "Derin sensin değil mi?" Diye cılızca sordum, soruma yanıtı Dilara yuvarlanmış harflerle yanıtladı. "Yok benim, ahah allah aşkına bu kızın kafa gitmiş." Dedikten sonra onu görmek istedim ama tek gördüğüm tersten uzaklaşan merdivenler oldu. Hayal mi görüyordum?
"Dilaraa!" Diye bir sevinç çığlığı kopunca ağzımdan Cem "Kızım bir susun." Deyip bir şeyler yaparken hep yaptığı gibi homurdandı. Artık kafam sarsılmıyor ya da merdivenler tersten uzaklaşmıyordu.
Sanırım apartmandayız. Ve Derin resmen bana patates çuvalı muamelesi yapıyordu. En son gece klubündeydik ve ben bu hale nasıl geldim hatırlamıyorum. Kucağına alamamış mıydı sanki?
Hala tersten durmaya devam ederken bu durumu fazla düşünmem mideme iyi gelmemişti. İstem dışı öğürdüğüm de Derin'in sesi yankı yapacak şekilde "Mira sakın kusma" kusma isteği arttıkça artarken "indir beni!" Demeyi akıl edebilmiştim. Hadi ben edemiyorum sende mi edemiyorsun ah Derin.
Belime ve bacaklarıma destek verip beni normal hale döndürdüğünde ayaklarım yere basar basmaz başım döndü. Arkadan Cem'in sesi "sonunda be" derken Dilara "ay aşkım" diye cırladı. Şuan onlara bakamayacak kadar kötü haldeydim. "Iyi misin?" Dediğinde gözlerimi açıp Derin'e baktım. Cevap vereceğim sırada içeriden Cem'in sesi geldi "Nerede uyuyacağız biz?" Dilara'yı başkaları ile uyutma fikri pek güzel gelmiyordu. Ama uğraşmakta gelmiyordu içimden Derin "salon da oğlum nerede yatacaksınız? Kafama yatın." Dediğin de istemeyerek güldüm. "Iyi değilim. Kusma isteği senin yüzünden geldi." Deyip parmağımı bağrına bastırdım. Şuan ikimiz aynı boydaydık. Çünkü onun durduğu basamağın üstünde ki basamakta duruyordum. Dudaklarımız eşit mesafedeydi. Ve öyle lezzetli duruyordu ki gözlerimi Dudaklarından zor ayırıp gözlerine baktım. "Pekala , benim sayemde kusmalısın o zaman."
" nasıl olacak o?" Dediğim de elimi tutup açık olan kapıya doğru çekiştirdi. Ayakkabıları neredeyse fırlatarak çıkarttım. Ve Derin'in çekiştirmeleriyle odasına girdik. Yani artık beraber uyduğumuz odaya! Kapıyı kapatıp. Kendisini kapının arkasına dayadı. Beni de tam önüne çekti. "Düşününce midenin daha çok bulanacağına eminim." Neyi düşününce?
"Neyi" Dediğimde belimden tutup kendisiyle aramızda mesafe kalmayacak şekilde kendisine öyle bir çekti ki kafam anında dudaklarına yapıştı. Ya da dudaklarım demem daha doğru! Dudakları hırsla dudaklarımın üzerinde gezinirken anın şoku beni tek başıma bırakıp gittiğinde bende karşılık vermeye başladım. Dudakları gittikçe hızlanırken beni de geri geri ilerletiryordu. Öyle hızlı öpüyordu ki karşılık veremiyorum.
Burada yaşamaya ,şu uğursuz kaza sonrasında başlamıştım. Ve kazadan sonra kimse benim hakkımda konuşmamıştı. Bu zoruma gitmiyor. Bazı şeylerin yükü alıştıkça hafifliyor. Ben daha alışamadan Derin benim yüklerimin yarısını sırtlamıştı. Belli etmiyordum. Ve belli etmeyecektim. Bir iki alkolün beynimi kontrolsüz kullanmamı sağlamasına izin vermeyecektim. Eminim şuan çok kontrollüyüm. Sadece erkek arkadaşımla öpüşüyorum. Buna engel olmak istemiyorum. Ama üzüntü konusu kesinlikle sınırlarımı aşamayacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana ihtiyacım var
Teen FictionHayatların değişebilir olduğuna inanıyorum artık. Bir kaç saniye, birkaç gün... Duymak, öğrenmek, terk edilmek Eğer tek başıma olsaydım bunları kaldıramazdım. Mira adında genç bir kız. Annesi ile arası bozuk babasını ise neredeyse hiç görmüyor. L...