4.Bölüm

7.7K 530 902
                                    

¡hislerimi seçebilseydim

"Yolunu mu kaybettin güzelim?"

Sesimi çıkartamamıştım. Gözlerim irice açılmıştı, hâlâ karanlıktı her yer.

Geriye bir adım attığımda önümde her kim varsa oda bir adım gelmişti.

"Hadi ama kaçma, eğleneceğimize söz veriyorum! Kardeşinin haberi bile olmaz."

Kardeşim mi?

Koridorun sonundaki duvara sırtımı sertçe çarptığımda gözlerim dolmaya başlamıştı. Yapmazdı değil mi? Ben istemediğim sürece bana bir şey yapmazdı, yapamazdı.

"Çekil git şuradan!"

Omuzlarından ittirdiğimde sarhoşluğunun etkisiyle geri sendelemişti. Fırsat bilip koşmaya başlayacağım sırada kolumdan tutup tekrar duvara çarpmıştı.

Çişinizi tutun arkadaşlar. Bilmediğiniz yerlerde tuvalet falan aramayın. Yoksa başınıza böyle şeyler gelir. Şka.

"Jackson bırak."

Koridorun başından gelen tanıdık ses ile ikimizin de başı oraya dönmüştü. Aydınlık alanda bize bakan Jungkook'u görmem ile göz yaşlarım mutluluktan akmaya başlamıştı. Bunu diyeceğim aklıma gelmezdi ama Jungkook'u gördüğüm için mutlu olmuştum. Sanırım ömrü hayatım boyunca bu cümleyi bir daha kullanmazdım.

"Ops... Kardeşine yakalandık."

Jungkook derin bir iç çekerken kardeş derken neyden kast ettiğini yeni anlıyordum.

"O benim kardeşim falan değil."

Jungkook'un sert ve kararlı bir şekilde konuşmuştu. Şu an konumuz bu muydu yani? Huh! O benim kardeşim değilmişmiş. Ben de hyung diye ayaklarına kapanmıyordum zaten. Salak!

"Ah öyle mi? Babanın yeni karısının oğlu diye duymuştum oysa ki!"

Alaycı çıkan sesi ile yutkunmuştum. Jumgkook'u kışkırtmaya çalışıyordu ve başarılı olursa Jungkook beni burada bırakıp bile gidebilirdi, sağı solu belli olmuyordu o manyağın.

Jungkook ellerini yumruk yaptığında Jackson'ın, Jungkook böyle seslenmişti sanırım, kolları arasından kurtulup Jungkook'a doğru koştum.

Yanına gider gitmez Jungkook elimi kavradığında sersemlerken bir şey diyemeden beni sinirle çekiştirmeye başlamıştı.

"Bugün olmazsa başka bir gün olur Park Jimin!"

Adımı nereden biliyordu?

Salona indiğimizde Jungkook durup ellerimizi ayırmıştı.

"Aşh! Cidden... Annen ile gelip hayatımı mahvetmeye yemininiz mi vardı hah!"

Boğazları yırtılırcasına bağırıyordu ve bu daha demin yaşadıklarımın da etkisiyle ağzımdan bir hıçkırık kaçmasına sebep olmuştu. Jungkook hala ateş püskürtüyordu.

"En kısa zamanda evden de şehirden de gideceğim. Sadece o zamana kadar benden uzak dur!"

Arkasına bakmadan evden çıktığında bir kaç dakika olduğum yerde kalmıştım. Ardından tekrar o adamla karşılaşmak istemediğimden ben de evden çıkmıştım. Jungkook ortalıklarda yoktu. Beni bırakıp gitmezdi herhalde değil mi?

Göz yaşlarım benden bağımsız akarken oturuyor olduğumuz koltuklara yöneldim. Jungkook hariç herkesin orada olduğunu görmüştüm. Doğrusu onları görmek içimi rahatlatmıştı.

"Jimin! Ne oldu?"

Beni ilk Hoseok hyung görmüş ve telaşla ayaklanmıştı. Çok mu kötü görünüyordum?

Brother? ° Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin