¡bana hep sarıl, olur mu?
Bir, iki, üç, dört, beş...
Olmuyordu, uyuyamıyordum.
Yanımda derin nefesler alarak bana yapışmış Jungkook ile birlikte uyuyamıyordum. Defalarca koyun saymayı denemiş, karanlık olan odayı incelemeye çalışmış hatta bir ara kalkıp gitmeyi planlamıştım, Jungkook'un kolları arasından çıkabilseydim tabii, fakat hiç bir şekilde uykuya dalamamıştım. Jungkook ise tam tersi başını yastığa koyar koymaz derin bir uykuya dalmıştı.
Boynumu gıdıklayan nefesi ürpertirken kafamı Jungkook tarafı çevirmiştim. Yüzlerimizin arasında santimler varken verdiği tatlı nefes anında ciğerlerime doluyordu. Bu hoşuma gitmişti.
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken Jungkook'u yakından inceleme fırsatını elimden kaçırmayıp onu izlemeye başladım.
O uyurken çok tatlı görünüyordu. Sanki tüm huysuzluğundan, agresifliğinden arınıyordu ve zararsız bir koalaya dönüşüyordu.
Dayanamayıp yüzümü ona biraz daha yaklaştırırken burunlarımızı birbirine sürttüm. Bunu neden yaptığımı inanın bilmiyordum. Uykusuzluk ve Jungkook'u savunmasız görmenin verdiği cesaretti belki de.
Burunlarımız sürtünürken bir an Jungkook'un nefes almadığını sanıp uyanmasından korksam da nefes alışverişleri eski düzenine dönmüştü.
Yaklaştırdığım yüzümü uzaklaştırma gereği duymadan gözlerimi yavaşça kapadım, nedense gece boyu uğramayan uykum sonunda üzerime çökmüştü. Huzurla nefes alırken Jungkook'un nefesini tadarak uykuya daldım.
-
Göz kapaklarım titrekçe açıldığında bir kaç dakika idrak etme sorunları yaşamıştım. Uyanma evremi tamamlayıp yatakta doğrulduğumda dün Jungkook ile uyuduğum aklıma gelmişti. Tam boş olan yatağın diğer tarafını sorgulayacakken banyodan gelen su sesi ile susturmuştum iç sesimi. Erken uyanmış olması şaşırtmıştı.
Dün etrafın karanlık olmasından dolayı inceleyemediğim odayı incelemeye başladım.
Odası hiç de beklediğim gibi değildi...
Yani en azından duvarlarında poster dolu bir oda beklemiyordum.
Oda büyüktü, çift kişilik koca yatak siyah ve gri nevresimle örtülmüştü. Yatağın olduğu taraf tamamen sakin ve düzdü. Asıl olay odanın diğer tarafındaydı.
Odanın bir duvarı kırmızıydı ve o duvarda müzik ve bir kaç grubun posterleri vardı. Aynı zamanda raflar, rafların üstünde ödüller ve albümler vardı. Çerçevelerle süslenmiş duvarda Jungkook ve arkadaşlarının fotoğrafları da asılıydı. Duvarın köşesinde ise bir adet de elektronik gitar vardı. Hemen yan tarafında bir pencere, pencerenin önünde de bir adet sandalye vardı.
Odası da Jungkook gibiydi aslında. Bir tarafı sakin, düz diğer tarafı karmaşık, karanlık ve eğlenceli. Bakıldığında çok zıt kelimelerdi fakat Jungkook'un dengesiz hareketleri bunu destekliyordu.
Kapının açılması ile gözlerim banyo kapısını bulurken belinde havlusu ile ıslak bir Jungkook görmek dengemi şaşırtmıştı. Daha önce de üstsüz görmüştüm fakat hem üstsüz hem de ıslaktı. Hayal edin hadi...
"Uyanmışsın." Dolabına adımlarken konuştu.
"Bunu benim demem lazımdı." gülerek
onu izlemeye başladım.
"Çok horluyordun uyandırdın beni."
Gözlerim kocaman olurken yanaklarım yanmaya başlamıştı. Doğru olmadığını biliyordum fakat yine de utanmadan edememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brother? ° Jikook
Fanfiction- Bütün haklar @catuoongi aittir. - Jimin'in annesi ve Jungkook'un babası evlenmeye karar vermişlerdi. Aynı evde yaşamak zorunda kalan Jimin ve Jungkook'un tanışmaları pek de iyi başlamadı. - JungkookxJimin - TAMAMLANDI✔︎