24.Bölüm

5.4K 378 313
                                    

¡çünkü sen ağlıyorsun

Kendimi tüy kadar hafif hissettiğim yatağımda; yavaş yavaş doğan güneşin yumuşak ışınları ile gözlerimi araladım. Uzun zamandır ilk kez uyuyabildiğimi hissediyordum.

Sakince yatakta gerinip yüzümdeki hafif tebessüm ile mırıltılar çıkardım. Bu çok rahatlatıcıydı. Bir anlığına kim olduğumu, nerede, ne sıfatla yaşadığımı unutturup dünyanın en mutlu insanı gibi hissettiriyordu.

Fakat çalan alarmım kendine gel dercesine bağırmaya başlamıştı. Yüzümü buruşturup hemen alarmı kapamış ve kendimi banyoya atmıştım.

Bugün alarmı normal günlere göre bir saat erkene kurup Jungkook ile karşılaşmadan okula gitmeyi amaçlamıştım. Her şey açıklığa kavuşmuş olabilirdi ama Sunhee ile olan oyununa devam etmeliydi. Bay Jeon her şeyi bildiğimi öğrendiğinde neler yapacağına inanın ki hayal gücüm bile sınırlı kalıyordu.

Oyalanmadan yarım saat içinde hazırlandığımda parmak uçlarıma basarak, olabileceğim en sessiz şekilde evden çıkabilmiştim. Fakat tabii ki hiçbir şey planladığım gibi gitmezdi.

Evin dış kapısından çıktığım anda karşılaştığım manzara biraz ileride duran arabasına yaslı bekleyen Jungkook'du. Beni gördüğünde uykulu olduğu belli olan gözleri açılmış şapşalca gülümsemeye başlamıştı.

Gülmemek için yanaklarımın içini ısırırken göz devirip dümdüz ilerlemeye başladım.

Adımlarım onu ve arabasını es geçip devam ettiğinde kaşlarını çatıp peşimden gelmeye başlamıştı.

"Jimin-ah, nereye gidiyorsun?" Tekrar göz devirmiştim. Jungkook'a göz devirmeyi özlemiştim sanırım.

"Nereye gidiyor gibiyim? Okula gidiyorum."

Yanımda ilerleyen bedeni hızlanıp önüme geçtiğinde mecburen duraksamak zorunda kalmıştım.

"Beraber gidelim." Çekingence mırıldandığında kaşlarımı havalandırıp alayla gülümsemiştim.

"Ne o? Sunhee'nin yine işi mi çıktı?"

Omuzlarını düşürüp derince iç çekmişti. Gerçekleri artık bilsem de o bunları hak ediyordu.

"Tamam, tamam kabul. İstediğin kadar laf et, sinirlen, vur... Ne istersen yap tamam. Ama okula ben götüreceğim seni."

Biraz daha süründürmesini bilirdim fakat hava çok soğuktu ve ben gidene kadar donmak istemiyordum.

Tekrar gözlerimi devirip geldiğim yöne, biraz gerimizde kalan arabaya doğru adımladım. Jungkook da hemen yanımda yerini alırken heyecanla gülümsediğini görmüştüm.

İkimiz de arabaya aynı anda bindiğimizde Jungkook hemen arabının ısıtıcılarını açmış ve yola koyulmuştu.

"Neden erken çıktın bugün?" Çok da meraklı görünmemeye çalışarak sormuştum.

"Senin erken çıkacağını tahmin ettim. Bu yüzden çıkabildiğim en erken vakitte çıkıp seni bekledim."

Uzun süredir bekliyor olacak ki laf arasında burnunu çekip durmuştu. Sanırım hastalanıyordu.

"Gerek yoktu." Ona bakmadan bulunduğum taraftaki camdan dışarıyı izlemeye başladım.

Okula gidene kadar fazla konuşmamıştık. Jungkook sohbet etmeye çalışmış fakat geri çevirmelerim ile o da sonunda susmuştu.

Okula geldiğimizde de vakit kaybetmeden arabadan inip hızlı adımlarla okul binasına ilerlemeye başladım.

Jungkook da peşimden koşar adım geldiğinde kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

Brother? ° Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin