¡sanırım bu gece beraberiz
Pişmanlık hissini yaşamanın verdiği his, yine pişmanlığı doğururdu. Bu zincirleme duygu hayatımda en nefret ettiğim histi. Pişman olursun, pişman olduğun için pişman olursun ve en sonunda bütün bunlar için tekrar pişman olursun. Bu karmaşanın içinde sürüklenip gidiyordum. Hayat felsefem keşke dememek olmasına rağmen kendimi yine keşkelerin içinde buluyordum.
Hayır bunları Sunhee ve Jungkook'un çapraz masada baş başa yemek yedikleri için söylemiyordum.
Pekala okulun ilk günü için pek de iyi bir başlangıç değildi.
"Park Jiminnie, yemekleri beğenmedi mi bu civciv?"
Hoseok'un bir bebeğe seslenir gibi bana seslenmesi gülmemi sağlarken içimin ısındığını hissettim. En azından yalnız değildim?
Okul girişinde beni gördükleri an yanıma ışınlanmış ve sınıfımı bulmam, bazı evrakları tamamlamam için bana yardım etmişlerdi. Jungkook ise ben arkadaşları ile sarılırken gidip tek başına banklardan birine oturmuştu. Hayır cidden? Ne yani? Ne yapmıştım ben ona? Kafayı yiyecektim. Anlamam için binlerce kez konuşmalarımızı, dediklerimi, dediklerini düşünmüştüm ama mantıklı bir açıklama bulamıyordum.
Saçlarımıza gelirsek, yaptığımız mor-kırmızı renkler utanmamı sağlamıştı. Çünkü bir bütün gibi olmuştuk. Bu zıt renkler, birbirine çok yakışıyordu.
Öyle böyle benden kaçarak öğle molasına kadar gelmişti gün. Şimdi ise yemekhanede Sunhee ile baş başa yemek yiyordu. Aslında işin aslı biraz farklıydı.
Ben yemekhaneye erkenden gelmiş, boş bir masa bulmuş ve hemen oturmuştum. Jungkook'un arkadaşları beni gördüklerinde yanıma gelip benimle oturmuşlardı. Jungkook ise tek başına çaprazımızdaki masaya oturmuştu. Bunu gören Sunhee'de fırsatı kaçırmamış ve Jungkook'un yanına oturmuştu.
Sunhee'nin bu okulda okuduğunu bugün öğrenmiştim. Aslında o da okula bu sene gelmiş. Babalarının işi yüzünden evlendirilme olayından sonra karar verilmiş buna da. Bunu da Taehyung ve Yoongi'den öğrenmiştim.
"Ah çocuklar bunu konuşmuştuk ama daha fazla tutamayacağım kendimi, Jimin Jungkook ile aranızda bir tartışma mı geçti?"
Şaşkınlıkla dudaklarım aralanırken Namjoon'a dönmüştü bakışlarım.
"Nasıl yani size de mi anlatmadı?"
Benimle birlikte onlar da şaşırırken derin bir iç çektim.
"Bilmiyorum birden oldu ne olduğumu ben de anlamadım."
"Konuşmaya çalışmadın mı?" dedi Hoseok heyecanla.
"Hayır, evden gitti bir iki ay gelmedi bu süre zarfında da Sunhee ile kal-"
Sesimi kopan gürültü böldüğünde hepimizin başı seslerin geldiği yere dönmüştü.
İki kişi birbirinin boğazına yapışmışken kavga edenlerden birinin mor kafalı olduğunu gördüğümüzde altımız da ayağa fırlamıştık.
Sunhee eli ağzında köşede ciyaklarken Namjoon, Hoseok ve Seokjin Jungkook'u Tae ve Yoongi'de siması yabancı gelmeyen çocuğu tutmuşlardı.
Jungkook'un beyaz yüzündeki çizikler ve belirginleşen damarları tepinerek ağlama isteğimi getiriyordu.
"Jackson sorun çıkarma artık."
Namjoon'un seslenişi ile isim beynimde yankılanırken Jackson'a döndüm. O gece beni sıkıştıran çocuktu bu! Şimdi de pis pis gülüyordu.
"Vaaaay Jungkook'un sevimli kardeşi de burdaymış"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brother? ° Jikook
Fanfiction- Bütün haklar @catuoongi aittir. - Jimin'in annesi ve Jungkook'un babası evlenmeye karar vermişlerdi. Aynı evde yaşamak zorunda kalan Jimin ve Jungkook'un tanışmaları pek de iyi başlamadı. - JungkookxJimin - TAMAMLANDI✔︎