12.Bölüm

7K 516 430
                                    

¡çok sonra fark ettiğim tüm o şeyler

"Jimin sen ciddi misin?"

Gülmemek adına yastığa daha da gömülürken Jungkook'un söylenmelerini duymazlıktan geliyordum.

'Sanırım bu gece beraberiz' sözünden sözünden sonra Jungkook'u poposundan ittirerek yere atmıştım. Ona çok sinirliydim! Biraz kırgın, biraz da üzgündüm. Şimdi ise onunla tekrar birlikte uyuyacağımı düşünmemeliydi değil mi? Arabada benden nefret ettiğini söylemişti.

"Jimin, hadi ama sert tabanda yatmama senin de için rahat etmez."

Ses çıkarmayıp derinlerde olan uykumu bulmaya devam ettim.

"En azından yastık, yorgan falan versen."

Tekrar cevap vermediğimde derin bir nefes sesi duyup adım sesleri ile ne yaptığını anlamaya çalıştım.

Yatağın diğer tarafında ağırlık hissettiğimde gözlerim fal taşı gibi açılıp geriye dönecekken Jungkook tarafından durduruldum.

"Arabada söylediklerimi unut. Senden nefret etmiyorum, edemiyorum."

Kalbim hızını arttırırken Jungkook başka hiçbir şey söylemeyip yatağın en uç köşesine kıvrılmıştı.

Ben yattığım pozisyonda kalakalırken dakikalar geçmiş ve Jungkook'un hızlı nefesleri yerine yavaş ve derin nefesler almıştı.

Sakince yerimde kıpırdanırken yorganı Jungkook'un üzerinden geçirdim. Üşümüş bedeni yavaşça çözülürken ben sabaha kadar gözlerimi bile kırpamamıştım.

Gözlerim alarmın tiz sesi ile açılırken ilk gördüğüm şey kırmızı ve mor tutamların birbirine karışmış durumda olmasıydı. İkimizin vücudu da birbirinden uzaktı fakat yastıkların birleştiği uçta kafalarımız da birleşmişti. Yüzlerimiz birbirine dönükken Jungkook'un kirpik uçları titremeye başladığında kalkıp alarmı kapattım.

Okula gitmeyip gün boyu bu manzarayı izlemek güzel bir fikir olsa da hala çözülemeyen meseleler vardi.

"Jungkook."

Fısıldar tonda seslendiğimde bir kaç mırıltı eşliğinde gözleri açılmıştı. Arkamı dönüp ayna ile karşı karşıya geldiğimde yüzümdeki morlukların daha da belirginleşmiş olması pek de iyiye işaret değildi.

"Saat kaçta alarm kuruyorsun sen? Daha güneş bile yeni doğuyor."

Uykulu çıkan hırıltılı sesi ile ona döndüğümde yüzümdeki morluklar dikkatini çekmiş olacak ki yutkunmak zorunda kalmıştı.

"Gece alarmı bir saat erkene aldım. Annemlere görünmeden gitmeliyiz unuttun mu?"

Gözlerini ovuşturup yatağından kalktığında ben de giysi dolabına yönelip okul gömleğini ve altını çıkarmıştım.

"Yüzün daha kötü olmuş. Okuldan önce bir eczaneye gidelim pansuman yapılması lazım"

Arkamı ona dönmeden dolaptan kıyafet çıkarmaya devam ediyordum.

"Gerek yok, iyiyim ben."

Soğuk çıkan sesim derin bir nefes vermesine neden olurken duruşumu bozmamakta israrlıydım.

"Jimin, hala arabada dediklerimi takıyorsan..."

Dayanamayıp yönümü ona döndüğümde sinirli halim onu afallatmış olacak ki sözü yarıda kesilmişti.

'Arabada dediklerin umrumda değil. Sadece ne olduğunu anlamadan, bana bir açıklama yapmadan çekip gittin, aylarca gelmedin. Bu da yetmiyormuş gibi evlenmemek için her yolu denediğin Sunhee'nin yanında kaldın. Ne var biliyor musun? Kalbim her göz göze gelişimizde çarpmasaydı bunların hiçbiri umrumda olmazdı. Ama ne yazık ki umrumda'

Brother? ° Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin