27.Bölüm

4.5K 372 75
                                    

¡eksik ve yalnız

Yarınımı dünüm ile karşılaştırmaya başladığımda bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştım. Gerçekten battığınızı hissettiğiniz an mutsuz ya da mutlu hissettiğiniz an değildi. Hiçbir şey hissedermiyorsanız, batmıştınız.

Batmıştım.

Battığımı fark etmem ise uzun zamanımı almıştı. Bir şeyler yapmam gerektiği gerçeği beynimden gelen bir dalga ile bütün vücuduma yayılmıştı.

Kendimi dinlemem gerekiyordu. Sadece beynim ve ya kalbimi dinleyemezdim her iksini de dinlemeli ve buna göre bir karar vermeliydim. Ellerimi dinlemeliydim, ayaklarımı, kulaklarımı, gözlerimi... Kendi iç sesimi dinlemeliydim. Bunun için de önce yaşadığım karmaşadan uzaklaşmalıydım.

Çok değil, beş dakika öncesinde karar vermiştim. Gecenin ikisinde kalkıp valiz hazırlamaya başlamıştım.

Arkamda bırakmam gereken, hayatım olmuş insanlar vardı bunun farkındaydım fakat amacım zaten hayatımı geri kazanmaktı.

Almam gerekenleri iki çantada birleştirmiş yanıma fazla bir şey almamak gibi bir karara varıp üzerime rahat bir şeyler geçirmiştim. Ev sessizdi, herkes uyuyordu. Jungkook ile eve üç saat önce gelmiştik. Uzun ısrarlarına karşı çıkıp onunla birlikte uyumamıştım tabii. Uyusaydım gidemezdim, biliyorum.

Saat dörde yaklaşırken her şeyimin hazır olduğunu fark ettim. Mektup yazmayı çok isterdim fakat teknoloji çağında 'siz bunu okurken ben çok uzaklarda olacağım' tarzı bir mektup oldukça komik ve garip kaçardı. Bunun yerine sevdiğim arkadaşlarıma tek tek, kısa ama öz mesajlar atmıştım. Jaebum, Namjoon, Taehyung, Hoseok, Jungkook, Seokjin, hatta Jackson... Gideceğimi zaten biliyorlardı bu yüzden uzun uzadıya açıklama yapmadan gidişimi daha erkene aldığımdan bahsetmiştim.

Mektup klasik kaçsa da anneme küçük bir defter yaprağına not yazmadan geçememiştim. Ona veda edersem gidemeyeceğimi biliyordum. Jungkook'a çok önceden veda etmiştim. Fakat bir şekilde bugün gideceğimi öğrenirse beni engellemeye çalışacağını biliyordum.

Bu yüzden sadece tek bir kişiye ne
not ne de bir mesaj bırakmıştım. Jeon Jungkook ben oraya ulaşana kadar gittiğimi bilmese iyi olurdu.

Son kez saate ve tarihe bakıp elimdeki çantalar ile birlikte evden çıktım.

05.32

13.10.2018

𝑱𝒖𝒏𝒈𝒌𝒐𝒐𝒌𝜾

Gördüğüm kabustan gözlerimi açarken etkisinden kurtulmak için uzun bir süre kıpırdamadan beklemiştim.

Normalde çok rüya gören bir insan değildim. Şu anda da ne gördüğümü hatırladığım söylenemezdi zaten. Sadece kalbimin atışının korkunç bir şekilde değiştiğini ve titrediğimi fark etmiştim. Yutkunup yüzümü ovuşturduğumda havanın yeni aydınlandığını görmüştüm.

Normalde olsa geri yatıp uykuma kaldığım yerden devam ederdim fakat sanırım gerçekten korkmuş olacağım ki uyuduğum anda gördüğüm o kabusa kaldığım yerden devam edecekmişim gibi bir his doğmuştu.

Bunun yerine şarjda olan telefonuma bakmaya karar vermiş fakat aniden
gelen üşengeçlik ile vazgeçmiş ve sadece penceremin önündeki kanepeye kendimi atıp gün doğumunu izlemeye başlamıştım.

Havada hissettiğim ağırlık bana da yansırken kendimi hala rüyada gibi hissetmem içimde bir sıkıntının oluşmasına neden olmuştu. Garip hissediyordum; eksik ve yalnız.

Sanki içinde bulunduğum beden başkasına aitti ve ben bu bedende tutsak kalmıştım. Böyle kendi kendime ince düşünüp yorumlayan bir adam da değildim. Gerçekten şu an ne oluyordu bilmiyordum ama bir an önce bu ruh halinden kurtulsam iyi olacaktı.

Brother? ° Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin