20.Bölüm

5.3K 387 400
                                    

¡ben her gece kapına gelip seni izledim

Sevmeden ihanete uğrayamaz, ihanete uğramadan da doğru kararlar veremezdiniz. Dönüp baktığınızda da sevmek, zaten doğru kararın kendisiydi. Son zamanlarda hep bunu düşünüyordum. Yanlış yapan ben değildim. Belki Jungkook da değildi. Belki sevmişti, ben ya da bir başkasını. Ama dedim ya; kimse sevmeden ihanete uğrayamazdı. Sevdim ve ihanete uğradım. Jungkook da benim tarafımdan ihanete uğrayacaktı.

Öğle yemeği zamanı yemekhaneye gitmiyordum çünkü Jungkook mutlaka orada oluyordu. Ben de bir teneffüs önce kantine inip bir şeyler atıştırmaktaydım. Fazla kalabalık yoktu ve daha sessizdi ortam.

Yine bir teneffüs önce inmiş ve aldığım tostu yiyordum. Yerken de Jungkook'u düşünüyordum. Gerçi ben her zaman Jungkook'u düşünüyordum.

"Jiminnie?"

İsmimi duymamla kantin kapısına döndüğümde büyük bir iştahla elmasını yiyen Jackson ile göz göze geldim. O günden beri onunla konuşmamıştım.

"Jackson?"

Karşımaki sandalyeyi ters oturup bir kaç dakika yüzüme bakmış daha sonra da ondan beklenmeyen bir şekilde ciddileşmişti.

"Nasılsın?"

Ağzımdaki lokmayı bitirip ellerimi iki yana açmıştım.

"Gördüğün gibi..."

Dudaklarını birbirine bastırıp beklemişti.

"Bak, benim kuzenim diye demiyorum Jungkook şerefsizin tekidir ama böyle bir şey yapacağı aklımın ucundan geçmezdi."

Benim de geçmezdi.

"Ne yapmayı düşünüyorsun?"

Bir süre sessiz kalıp düşünmüştüm. Jackson güvenilir biri miydi? Jungkook ile anlaşamıyor olabilirdi fakat sonuçta kuzeniydi. Bugüne kadar da bana yaptıkları pek de iyi şeyler sayılmazdı.

"Bana güvenebilirsin desem çok mu klasikleşirim?"

Gülüp etrafa bakınmıştım. Tamam, güveceğim kişileri bugüne kadar doğru seçemediğim için bu haldeydim sonuçta. Ne kaybedebilirdim ki?

"İntikam."

Eş zamanlı olarak kaşları havalanırken dudakları büzülmüştü.

"Senden böyle sert şeyler beklemezdim. En fazla çayına falan tükürürsün diye bekliyordum."

Gözlerimi devirip tostumu yemeye devam ettim.

"Ne diye söylediysem sana zaten..."

Kıkırdayıp sandalyesini daha çok yaklaştırmıştı masaya.

"Tamam, tamam. Sana yardım edeceğim."

Kaşlarım çatılırken kafamı sallamıştım.

"Nasıl olacak diyorsan... Jungkook'un canını en çok ne acıtır biliyor musun?"

Heyecanla yerimde doğrulduğumda ben de ona yaklaşmıştım. Şu an ikimizde masaya yapışmış fısıldıyorduk.

"Annesi."

Yüzüne karşı bir süre donup baktığımda gözlerimi kaçırıp uzaklaşmıştım.

"H-hayır hayır bu çok ağır olur."

Jackson gözlerini devirip benim gibi uzaklaşmıştı.

"Hiç eğlenceli değilsin."

Sonunda bitirdiğim tostu yuttuğumda ellerimi masada birleştirip konuşmuştum.

Brother? ° Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin