¡Final
Hayat yaşanması zor bir sınavdi. Kimileri şanslı doğar artıları ile başlar; kimileri şansız doğar ve eksileri ile gözünü dünyaya açardı. Koskocaman bir dünya! Üzerinde hayat bulunduran, sırlarla, gülüşlerle, güzelliklerle, kötülüklerle, aşkla dolu bir dünya... ama şu sonsuz uzayda kapladığı yer bir nokta kadardı. Jungkook ve Jimin'in de hayatları şu koskoca evrende bir nokta kadar değer taşıyordu aslında.
Farklı zamanlarda, farklı yerde doğmuşlar ve farklı hayatlar yaşamışlardı. Hayatlarına bazı ortak noktalar olsa da farklılıklardan ibaretlerdi. Fakat kader onları bir şekilde bir araya getirmek için inanılmaz bir oyun oynamıştı. Engelleri olan koca bir oyun...
Jungkook'un babası ve annesi tanışmasalardı bir araya gelemeyeceklerdi. Ya her şey farklı olsaydı? Jungkook'un annesi hiç gitmeseydi? Jungkook mutlu bir hayat sürecek, hayatın ona verdiği karamsarlık ve asabiliği hiç tatmamış olacaktı. Belki zorla da olsa Sunhee ile evlenecek ve ona alışacaktı. Bu fikir Jungkook'un kafasında dolaşıp duruyordu. Hayatlarımızın çoğu
zaman farklı olmasını ister ve hayal ederdik Jungkook da hayal etmişti fakat bu düşüncelerini bir anda ellerinin üzerine konan minik eller dağıtmıştı.Küçüğünün yüzüne baktı; akmış pembe saçlarına, pofuduk yanaklarına... Eğer hayal ettiği gibi bir aile yaşantısı olsaydı Jimin'i hiç tanıyamayacaktı. Bu geçirdiği günlere değerdi diye düşündü. Günün sonunda Jimin'in gülüşüne tanıklık edebilecekse her şeye değerdi.
"Neden öyle bakıyorsun hyung?"
Jungkook sevgilisine bakarak düşüncelere dalmış ve onun sesi ile kendine gelmişti.
Fakat gözlerini yine de ayırmamıştı. Her bir ayrıntısını gözleriyle incelemiş ardından gülümseyip dudaklarına sulu bir öpücük kondurmuştu.
"Başıma gelen en güzel şeysin."
Jimin memnuniyet dolu bakışlarını utanarak kenetli ellerine çevirmişti. Jungkook'un annesinin yanından ayrılalı çok olmuştu. Arabada sessiz bir yolculuk geçirmişlerdi ve neredeyse eve gelmek üzerelerdi. Birazdan büyük bir yüzleşme gerçekleştireceklerdi. Bir karar almışlardı her şeyi, olduğu gibi
eksiksiz bir şekilde Jimin'in annesine anlatacaklardı. Bu ikisinin de ortak bir kararıydı. Çünkü artık bir şeyler yapmaları gerektiğinin farkındalardı, sonucu ne olursa olsun.Araba durduğunda geldiklerini anlayan Jungkook ve Jimin derin bir nefes çektiler içine. Daha yaşları küçüktü fakat yorgunlardı. Yorulmuş ve yıpranmışlardı.
Jimin gösterişli eve baktı. Kendini hiçbir zaman bu evin bir parçası olarak hissetmemişti. Her zaman fazla gelmişti ona bütün bunlar. İçerisinde güzel ve kötü anıları olmuştu, bu evde aşık olmuştu ilk defa. Belki de daha önce tatmadığı nice duyguyu bu evde tatmıştı.
Daha sonra Jungkook baktı tanıdık bu eve. Yılları geçmişti bu evde. Jimin'den önce sadece kötü anıları vardı. Her odasında farklı bir gözyaşı bırakmıştı, duvarlarda çığlıkları saklıydı. Jimin'den önce yoktu Jungkook.
"Bayan Park'ı alıp gelin ben sizi burada bekliyorum." Jackson ikisinin de derin düşüncelerini dağıtmıştı. Jungkook ve Jimin vakit kaybetmeden arabadan indiler ve girişe doğru ilerlemeye başladılar, ellerini ayırmadan.
Kapının tam önlerine geldiklerinde birbirlerine cesaretlendirici bir bakış sunmuşlardı. Jimin sonunda zile basmış ve beklemeye başlamışlardı.
Dakika geçmeden gözü yaşlı kadın kapıyı açmış ve Jimin'i görmesiyle gözleri parlamıştı.
"Jimin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brother? ° Jikook
Fanfiction- Bütün haklar @catuoongi aittir. - Jimin'in annesi ve Jungkook'un babası evlenmeye karar vermişlerdi. Aynı evde yaşamak zorunda kalan Jimin ve Jungkook'un tanışmaları pek de iyi başlamadı. - JungkookxJimin - TAMAMLANDI✔︎