Bugün, üç genç içinde hem zorlu hem de heyecanlı bir gündü. Meryem ve Cynthia nihayet yüzleşecekti. Buluşma yeri için Çağatay otelin kafeteryasına karar vermişti. Çünkü bu kez neler yaşanacağını bilemiyordu. Evden fazla uzaklaşmamak gerek diye düşündü. Tabii ki Meryem'den önce Cynthia'yı düşündüğü kesindi. Meryem gelmeden gençler kafeteryada yerini almışlardı.
"Çok heyecanlıyım ve aynı zamanda da mutlu. Neler olacak, nasıl tepki verecek, hiç bilmiyorum. Umarım kötü bir rüzgar esmez..." dedi yeşil saçlı kız.
Çağatay:
"Sakin olmalısın... Bugün için çok bekledin! Bekledik... Artık ne olacaksa olsun! Yeter ki iki kardeş kavuşun. Meryem'in hayatındaki yalanlar da son bulsun."
"Haklısın sakin kalmaya çalışacağım.
Ben bu gerçekle yüzleşeli çok oldu ama kardeşim...O henüz hiçbir şeyin farkında değil."Onlar böyle konuşmalar yaparken Meryem'de otele doğru ilerliyordu. O da kendince planlar yapmış bu işin içindeki gerçekleri öğrenmeye karar vermişti. Hergün artan paranoyak düşüncelerden kurtulmak istiyordu. Bu olayın kendisiyle bir ilgisi olduğunu söyleyen kalbinin karşısında yer alan aklının tarafını tutmuştu. Bugün bu iş bitecekti. Yeşil saçlı kızda onu çeken bir şey olsa da onunla bir daha görüşmemek üzere vedalaşmak istiyordu...
Meryem bu düşüncelere dalmışken otelin önüne geldiğini farketti. Derin bir nefes alarak kapıdan içeriye adımını attı. Buraya ilk kez geliyordu. Görevliye kafeteryanın yerini sordu. Ve o yöne doğru yürüdü. İşte Çağatay ve Cynthia orada oturuyordu. Emin adımlarla masaya doğru ilerledi.
"Merhaba." dedi.
"Merhaba Meryem hoşgeldin." diyerek ayağa kalktı Cynthia.
Bu hoş karşılama Meryem'in hoşuna gitmişti. Aynı şekilde Çağatay'da içten bir selam vermişti.
Çağatay:
"Nasılsın Meryem? Bizi kırmadığın için teşekkür ederiz."
"Rica ederim bende size yardımcı olmak istemiştim. İnsanın kardeşinden ayrılması kötü bir duygu olmalı... Bunu yaşamasam da anlayabiliyorum."
Cynthia sadece Meryem'in gözlerine bakıyordu. Öyle güzel, içten ve sevgi dolu bakıyordu ki Meryem ne diyeceğini şaşırıyordu. Oysa ki bugün hesap soracaktı!
'Beni rahat bırakın mahallede hiçbir şey bulamadım. Sadece kafam karıştı.' diyecekti.
"Şey... İsterseniz ben size araştırmalarımdan bahsedeyim."
"Evet lütfen...Merak ettik bizde." dedi Çağatay.
"Mahalleye gittim, eski komşularla konuştum ama pek bi sonuç alamadım. Aslında böyle bir kız hem var hem yok gibi! En gerçek bilgiyi muhtar amca verdi. Kızın varlığını kabul etti. Ama 'Kim olduğunu söyleyemem.' dedi. Bende şaşırdım kaldım..."
"Neden şaşırdın?" dedi Cynthia.
"Çünkü tam çıkarken bana bir şiir okudu. Ama neden okudu ne demek istedi hiçbir şey anlamadım!"
Çağatay:
"Şiir mi? Nasıl bir şiir?"
"Özeti mektup olan bir şiir."
"Mektup mu? Bu sana gelen mektubun aynısı olmalı Cynthia!"
"Evet galiba."
Meryem:
"Neyse elde var sıfır."
Meryem öğrendiklerini anlatırken bir şey farketmişti. Karşısında oturan ve kardeşini arayan yeşil saçlı kız ve Çağatay onun kadar heyecanlanmamıştı. Sanki bunları daha önceden biliyor gibiydiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
Ciencia FicciónDünya barışı için yola çıkılan ancak iki gencecik hayatı dünyanın uzak uçlarına savuran gizli bir deney... Hesaplandığı gibi gitmeyen bir deneyin sonuçlarını yok etmek için feda edilen iki hayat... Meryem ve Cynthia... Biri Amerika diğeri Türkiye'ye...