BÖLÜM:26 "On Yıl Sonra"

31 0 1
                                    

Meryem o akşam eve kardeşiyle birlikte gelmişti. Olan biten herşeyi ailesine anlatacaktı. Bu yükü yalnız taşımak istemiyordu. Hacer hanımın son dönemlerdeki şefkatli tavrı onu daha da cesaretlendirmişti.
Cynthia ile birlikte ailesinin karşısına geçti. Baştan sona her şeyi ve İstanbul'daki toplantıyı anlattı.
Hacer hanım:
"Ah kuzuuummm! Neler yaşamışsın sen öyle."
Babası:
"Ah be gül kokulum, niye bizimle paylaşmadın... Bunca yükü nasıl taşıdın?"
Meryem kardeşine bakarak ;
"Yalnız taşımadım... Kardeşim vardı. Hem..."
Cümlenin devamını getirmedi. 'Siz de benimle paylaşmadınız ki!' demenin bu saatten sonra bir anlamı yoktu artık.
Tam o sırada Hacer hanımın telefonu çaldı. Arayan Ayşe'ydi. Hacer telefonu açmak istemese de ısrarla çalmaya devam ediyordu.

 Hacer telefonu açmak istemese de ısrarla çalmaya devam ediyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Aç istersen hanım, belli durmayacak bu."
"Peki bey." diyerek açtı telefonu.
"Ay noldun Ayşe car car... Belli ki işimiz var açamıyoruz!"
"Kız ne işi bundan önemli iş mi var! Yangın yeri olmuş buralar!"
Hacer hanımın telefonunun sesi dışarılara kadar taşdığından odadaki herkes konuşulanları duyuyordu.
"Yangın mı çıktı kız? Kimin evi yanıyor ay töbe!"
"Semiha'nın benim, senin!"
"Ne diyosun kız? Yok burda yangın mangın!"
"Ay lafın gelişi diyom ya ben... Ay Semiha öğrenmiş her şeyi! İstemiyorum Meryem'i, boz bu işi dedi. Ay komşum bak ne hallere kaldık."
Hacer konunun nazik bir mesele olduğunu anlayınca odadan çakmak için ayağa kalktı ama Ayşe durmuyordu...
"Kız ne fena çıktı bu ayyy. Yok evlatlıkmış yok ne üdüğü belirsizmiş dedi de dedi!"
"Bana bak Ayşe orda bi dursun bakalım! Nolmuş evlatlıksa! Onu ben büyüttüm O BENİM KIZIM"
"Ay anlamıyorum komşum, ne deli çıktı görsen yicekti beni."
Meryem duydukları karşısında şok olmuştu. Cihanın garip hallerine şimdi anlam verebiliyordu.
"Ay tamam! Benim kızım onun sümsük oğluna kalmadı hem. O istese de ben vermiyorum anladın mı? Öyle söyle ona."
Ayşe iyice şaşırmıştı. Bu kızı vermeye çalışan Hacer değil miydi bu konuşan...
"Ay komşum iyi misin? Sen..."
"Tamam Ayşe sus! Anneyim ben hem kızarım hem severim. Ama kimse benim kızıma kızamaz! Anladın mı!"
"Anladım ne diyim..."
"Hadi sana iyi günler." diyerek telefonu kapattı.
Arkasını döndüğünde bütün gözler üstündeydi. Kimse ondan bu performansı beklemiyordu. Ama o Meryem'in kalbini yine fethetmişti...
O esnada diller sustu sadece gözler konuştu. Bazan cümleler yetersiz kalmıyor muydu zaten?

 Bazan cümleler yetersiz kalmıyor muydu zaten?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
DENEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin