Bölümü o kısımda kesmezsem ağlardım... Çok fena yerde bitiyor. Ayrıca finalin hatırına herkesten bomba yorumlar bekliyorum.
Ayrıca şansınız varsa kesinlikle koyduğum şarkıyla okuyun derim.
•°•
En karanlık gece bile bir gün sona erer ve güneş tekrar o parlak yüzünü gösterir, demiş Victor Hugo.
Hayatı bu kadar basite indirgeyip üzerine çok düşünmemek, yapılabilecek en kolay ve mantıklı şey olabilir sizin gözünüzde. Bilirsiniz, bu böyledir diyip geçersiniz. Ne diğer seçeneklerin üzerinde kafa yorarsınız ne de bu seçeneğin doğruluğunu sorgularsınız. Bir de üstüne üstlük yaptığınız şeylerden, işlediğiniz suçlardan sonra evvela bir kurtuluşa ereceğinizi umarsınız. Yaşadığınız kötü bir durum sonucunda her şeyin geçeceğine inanabilir, gece gündüz bunun için dualar edebilirsiniz. Edin, durmayın; dualar bunun için vardır, size yeni bir ümit ışığı çıkartır, yaşama bağlılığınızı sağlar ve inancınızı tazeler. Ayrıca hiçbir şüpheniz olmasın ki, bir şeye inanmak ise hiç kimseyi öldürmez. O yüzden, en başından beri yaptığınız gibi inandığınız şeye inanmaya devam edebilir, alnınızın dikine gidebilirsiniz.
Lakin benden söylemesi, beterin beteri vardır, bunu asla unutmayın. Her şey sizin sandığınız gibi toz pembe olmayabilir. Kötü bir durumun rezalet bir hal alacağı gibi karanlık bir oda, daha da zifiri karanlığa gömülebilir. Ve siz, değerli insanlar, sakın aklınızdan çıkarmayın ki bir bataklığa battınız mı o sizi sürekli aşağı çeker. Yukarı çıkmak gibi bir şansınız yoktur, o bataklık sizi asla yukarıya itmeyecektir. Siz, size yardım eli uzatacak biri olmadıkça, o bataklıkta biçare bir şekilde çırpınır durursunuz. Buna mecbursunuz.
Hoş, çırpınmak size bir iki gün daha kazandırabilir. O tatlı yaşamınıza, size birkaç dakika gibi gelecek sürede günler ekleyebilir, o yüzden umudunuzu yüksekte tutabilirsiniz. Fakat üzgünüm, şunu fark etmelisiniz ki o raddeye geldiniz mi, vadeniz çoktan dolmuş demektir. Ok yaydan bir kere çıktı mı geri dönüşü yok demektir, bir daha ne o ok yaya geri girer ne de siz seçimlerinizi geri alabilirsiniz. Üstüne üstlük, zaten bütün seçimler sizin zihninizden çıkmıştır. Başından beri kendinizi yöneten sizsiniz, başka biri değil. Bütün kararları veren, güzel benliğimizi oradan oraya savuran sizsiniz. En sonunda ise yine siz şansınızı zorlamayı seçtiniz, ve takdire şayan bir şekilde zorladınız, ama artık bırakma vakti.
Bırakma vaktini anlamıyor olabilirsiniz hala, bunda utanılacak veya küçümsenmiş hissedecek bir şey yok. Ben sadece size yardımcı olmak için buradayım, o yüzden şunu söylemeliyim ki hayata karşı savaşmak için kendinizden beklemediğiniz şeyler yapmaya başladığınız zaman, o vakit gelmiş demektir. Kesinliği konusunda hiç şüpheniz olmasın. Siz, siz olmaktan çıktığınız vakit, artık bırakmaya başlayabilirsiniz.
Peki ya bırakamazsanız?
Byun Baekhyun gibi en ilerisine gidecek misiniz?
Elleriniz az önce üzerinden çektiğiniz bıçak kabzasının ilerisinde bir şekilde "Siktir, Chanyeol sanırım Jongin'i öldürdüm." derken bile devam edecek misiniz çırpınıp durmaya, şansınızı zorlamaya? Hala devam edecek misiniz her şeyi mahvetmeye parçalanırken tüm ilişkileriniz teker teker?
Zamanında yakın arkadaşınız olan kişinin kafasından açılan geniş yaradan saçılan kanlar; yüzünüze, elinize, kalbinizin en derinliklerine bulaşmışken her şey o kadar kolay geliyor mu size hala? Çırpınmak, bencilce hayatınızı düzene koymaya çalışmak yakmıyor mu derinizin en derinlerini, sızlatmıyor mu içinizi? Sırf siz bir iki umut daha besleyeceksiniz diye başkalarına sınırlar koymak biraz bile üzmüyor mu sizi, açmıyor mu sizin kendi yaralarınızı daha çok?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playing with Time :: ChanBaek
FanfictionÜç kişi, geleceği çeken bir fotoğraf makinesi bulmuştu. Başlarına geleceklerden ise tamamen habersizlerdi. •°• Çift: ChanBaek Tür: Hayran Kurgu Film uyarlamasıdır.