—Zor oyun—Gözlerini açtığında daha önce hiç görmediği bir yerdeydi. Karanlık bir ortamdı fakat karanlığa inat oda oldukça geniş ve lükstü.
Yumuşak bir yatağın üstünde oturur vaziyette duruyordu. Elini sancıdan sızlayan kafasına götürdü. Dün içtiği içkilerin acısı şimdi çıkıyordu. Hep aynı hatayı yapıyor ama bir türlü ders çıkaramıyordu.
Açılan kapı ile birlikte sızan ışık gözlerini kamaştırmak zorunda kalıyordu. Aralanan kapıdan kimin geleceğine bakıyor ve kendince planlar yapıyordu.
Kapıdan içeri giren kısa boylu adamla beraber gözlerini sonuna kadar açtı. Saçlarının altını kazıtmış ve üstteki saçlarını yandan ayırıp görünüşüne ayrı bir seksilik katmıştı. Kısa boyuna rağmen kısık gözleri ve çatık kaşlarından çok zorlu biri olduğu anlaşılıyordu. Beyaz teni siyah kıyafetlerin arasından ay misali parlıyordu.
Tabi ki o gecenin karanlığında ger ne kadar görmesi zor olsa da onun bankta o gece konuştuğu adam olduğunu anlayabiliyordu.
"Sonunda uyanmışsın. O kadar da sert vurmamıştım uyumak için fırsat mı kolluyorsun?"
Tek kelime etmedi. Karşısındaki onu kandıran adamla konuşmaya ve ona istediğini vermeye hiç niyeti yoktu.
"Korkudan dilini mi yuttun sen? Birazdan o dilini kestiğimde gerçekten konuşamayacaksın."
"Pezevenk."
Şaşkınlıkla açılan kısa gözlerini kendisine çevirdi ve ona biraz daha yaklaştı. Yüzüne sinsi bir gülümseme takındı ve iki eliyle tuttuğu çenesini olabildiğince sıkarak baskı altına almaya çalıştı.
"Bak isteyince konuşabiliyorsun ama sözlerine dikkat et."
"Senin gibi birine teslim olmayacağını zekiysen anlaman gerekirdi."
"Anlıyorum ama bu elinde olan bir şey olamayacak. Elinde olmadan bana teslim olucaksın minik farem."
"Senin nasıl bir katil olduğunu biliyorum. Napıcaksın benim de kafamı mı uçurucaksın?"
Biraz daha yaklaştığında elinin tersiyle itmeye çalıştı fakat ellerinin bir yere bağlı olduğunu fark etti. Elleri kafasına ulaşabilecek fakat daha ilerisine gidemeyecek şekilde kelepçelenmişti.
"Sen benim kuklamsın. Sana bir şey yapmayacağım. Cesaretini takdir ediyorum. Doğrusu seni uyarmama rağmen hala bu davayla ilgilenmen ilginç."
Odayı biraz daha inceledi. Işıklar yandığından etrafı daha net görebiliyordu. Her yer beyazlara bürünmüş ve desenli kolonlar tavana ayrı bir hava katıyordu. Kahverengi gardrop ve koyu kahve kanepe başlığı birbiriyle uyum içindeydi. Siyah desenli yuvarlak hali odayı zarifçe süslüyordu. Böyle bir katilin böylesine bir lükste yaşaması tuhafına gitmişti.
"Sence de burası bir katile göre fazla değil mi? Ne bileyim karanlık çökmüş bir ev ve bodrum katında kilitli kalırım diye düşünmüştüm."
Bir anda kendisini kaybetmiş gibi gülmeye başladı. Karnını tutup gülüşünü bastırmaya çalıştı.
"Ne bodrumu? Günde kaç tane banka soyuyorum haberin var mı senin? Milyonlar içinde yüzerken neden çökmüş bir evde oturayım ki?"
Bir süre ikisinde konuşmadı. Eren bir katille konuşuyor olmasına rağmen gayet sakindi. Sanki bir katille değil de her zaman konuştuğu arkadaşlarıyla konuşuyordu. Karşısındaki adam ise gayet dalgacı bir tavırla konuşuyordu. Odadan çıkmak için çıkmaya yeltenmişti ki arkasından var gücüyle bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fата| Епсоuптег
Mystery / ThrillerÜnlü dedektif kendisine gelen sıkıcı dava ve ardı arkası kesilmeyen aynı olaylardan sıkılmış ve bunun için eski ortağına başvurmuştu. Posta kutularına bırakılan gizemli mektuplar ve ardı arkası kesilmeyen cinayetlerden sonra dedektif Eren Yeager bu...