-14-

69 10 39
                                    



-Ceza-

Sabah kendisini uyutmayan baş ağrısı yüzünden erkenden kalktı. Aslında pek erken sayılmaz gibiydi çünkü çoğu zaman bu saatten önce kalkardı.

Bir elini başının üstünde tuttu ve göz kenarlarını ovuşturdu. Geriye doğru iyice gerindi. Kanepe yüzünden beli tutulmuştu. Üstelik gece hep aynı pozisyonda yatmıştı.

Sanki dün hiç bir şey olmamış gibi kanepeden kalktı ve yüzünü yıkamak için banyoya gitti. Ayılmak adına yüzüne buz gibi suyu bir anda çarpıverdi. Sonrasında yüzünde tek ıslak yer kalmayacak şekilde yanındaki havluyla kuruttu.

Gece üstünü örttüğü adamın kalkıp kalkmadığını tespit etmek için odaya gidecekti ki dün gece bakındığı lüks telefonun masada olmadığını gördü.

O an ölmüş olmayı diledi. Tüyleri diken diken oldu ve tüm vücudu buz kesildi. Ayakları resmen taşa döndü ve kımıldayamayacak hale geldi. Neyse ki onun hareket etmesine gerek kalmadan istemediği adam çoktan salona gelmişti.

Yüzündeki sırıtış her bir salise onu daha da korkutuyordu. Gitgide yaklaştığında artık nefes alamadığını fark etti.

"Dün gece telefonumla çok eğlenmişsin anlaşılan."

Ne diyeceğini bilemedi. Sadece o konuşuyor kendisi ise sadece dinlemekle geçiniyordu.

"Her şeyi güzel düşünmüşsün ama şarjını düşünememişsin. Telefonu bıraktığımda şarjı 49'du."

Gerçekten de böyle olası bir ihtimali atladığı için kendisine küfrediyordu içten içe. Aynı zamanda dün gerçekten de sarhoş olup olmadığını sorguluyordu.

"A-Ama sen dün sarhoştun?"

"Ah dedektif beni diğerleriyle karıştırma. Ben sarhoş olmam sadece iyi rol yaparım."

Dün gece ona sorduğu soruları ve dün gece yaşadıklarını düşündü. Düşündükçe yüzü git gide yanıyor ve kızarıyordu.

"Y-Yani dün g-geceyi hatırlıyorsun..."

Sesi sonlara doğru kısalırken karşısındaki adam yüzüne sinsi bir sırıtış yerleştirdi.

"Teknik açıdan öyle sanırım. Bu arda telefonumdandan neye baktın?

Konuyu değiştirdiğini düşünürken aynı konuya geri dönmüşlerdi. Tekrardan avuç içlerinin terlediğini fark etti. Fakat artık yalan söylemenin bir anlamı yoktu. Her iki şekilde de ölüceği kesindi.

"Rehberine. Bana söylemek istemediğin patronunu aradım. Napıcaksın kellemi mi uçuracaksın?"

"Bunun senin için iyi olamayacağını düşündüğüm için seni onunla tanıştırmıyorum aptal!"

Bir anda bağırmasıyla neye uğradığını şaşırmıştı. Ayrıca sarf ettiği kelimelerin anlamlarını düşünmeye başlamıştı. Karşısındaki adam bıkkınca nefesini verdi.

"Ama onunla bu kadar çok tanışmayı istiyorsan seni onunla tanıştırıcağım."

Gözleri fal taşı gibi açıldı ve olayın gerçekliğini test etmek için gözlerini bir kaç kez kırpıştırdı. Kesinlikle bir rüya değildi.

Karşısındaki adam daha çok yaklaştı kendisine. Ne yaptığını anlayamadan sadece geri adımlıyordu. Bu gerileme bacağını kanepeye vurup düşene kadar devam etti.

Fата| ЕпсоuптегHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin