-2-

116 16 31
                                    


-Aklından bir sayı tut-

Sabah kalktığı gibi dünün verdiği heyecanla beraber çabucak kendine gelmeye çalıştı. Yaşaran gözlerini ellerinin tersiyle sildi ve derin bir esnemeye tutuldu.

Daha hızlı ayılmak için kendisini banyoya attı ve buz gibi suyu yüzüne çarparak kendine geldi. Yanındaki havlu sayesinde yüzünü kuruttu ve aşağıya indi.

Dün pastaneden aldığı ama yemediği simidini fırında ısıtmaya çalıştı. Çok kurutmamaya özen göstererek simidini ısıttıktan sonra fırından çıkardı ve simit ısınırken koyduğu çayını da bardağa doldurdu.

Buzdolabının yanındaki çekmeceden şekerlik kutusunu çıkarttı ve içinden iki küp şeker alıp çayına katmasıyla çayın sıcaklığıyla erimesi an meselesi olmuştu.

Kısa bir kahvaltıdan sonra ayağa kalktı ve içerdeki kağıtların yanına doğru geçip oturdu.  Geniş koltuğunda arkaya doğru gerindi.
Tekrardan kağıtları eline aldı ve dün kaldığı yerden okumaya devam etti.

Sevgili Günlük;                    (Gün 21)
Geçen günkü akşam yemeği harikaydı. Bana bazen o kadar nazik davranıyor ki bir an için benden hoşlandığını düşünüyorum. Bu da benim canımı yakıyor. Çünkü asla benim gibi basit birinden hoşlanmayacağını biliyorum.
Bu arada ben rütbe atladım ama senin haberin yok.
Patronum beni asistandan özel menajere çıkardı. Artık onun özel menajeriyim. Bana neden bu kadar yakınlaştığını anlamıyorum. Belki.
Belki bir ihtimal benden hoşlanıyor olabilir mi?

Sayfayı ters çevirdi ve arkasına yazdığı günlüğün başka bir sayfasını okumaya çalıştı. Yıpranmış kağıdı eliyle düzleştirdi.

Sevgili Günlük;                    (Gün 27)
Tanrım! Tanrım! Tanrım!
Bana öyle bir vur ki kendime geleyim günlük! Geçen gün bana patronum bana benden hoşlandığını söyledi. Çıldırıyorum şuan. Deli gibi hislerimi yazıyorum. Hiç bu kadar çirkin yazdığım olmamıştı. Hala heyecandan ellerim titriyor.
Tabi ki çok zeki ben ayağıma böyle bir teklif gelmişken reddetmedim. Gemen kabul ettim. Kim böyle bir teklifi reddeder ki. Şuan resmi olarak sevgili sayılırız.
Yani öyle olur sanırım.

Gerçekten de yazısının ne kadar da çirkin olduğunu fark etmiş ve ufak bir kıkırdama yerleştirmişti yüzüne.

Sevgili Günlük;                    (Gün 35)
Tanrım o kadar mutluyum ki. Sürekli onunla birlikte bir yere gitmek, yemek yemek, onunla konuşmak, ona sarılmak o kadar huzur vericiler ki günlerdir hatta aylarca durmadan bana yazıp beni tehdit eden mesajlar atan bilinmeyen numarayı bile unuttum bile.

Bir an kaşlarını çattı ve son cümleyi bir kere daha okudu. Onu rahatsız eden bir bilinmeyen numara vardı. Her ne kadar daha tüm sayfaları okumasa da bilinmeyen numaranın katil olduğunu düşünüyordu.

Sevgili Günlük;                    (Gün 41)
Bil bakalım bugün günlerden ne?
Evvet tabiki de yılbaşı!
Bu yıl da her zamanki gibi ağaç süsledim. Sevgilimle kutlayacaktık ama son dakika bir işi çıkmış. O yüzden de sana yazma kararı aldım. Anlayacağın bu sene başını yanlız geçireceğim.
Yanlız kaldığım için korkmuyor değilim. Çünkü her geçen gün bilinmeyen numara beni tehdit etmeye devam ediyor. Mesala bugün kapıma dayanacağını ve kapıyı sonuna kadar açık tutmamı istedi.
Sence açmalı mıyım günlük? Belki de kötü bir yılbaşı şakasıdır. Ya da sadece Oluo'nun saçma bir oyunudur.
Off çok kararsız kaldım şimdi. Oluo'nun takıntılı bir kız arkadaşı da olabilir.
Bu arada bu erkek arkadaşımın adını günlüğe yazdığım ilk gün. Nedense çok kasıldım.
Kapı çalıyor baksam iyi olucak.

Fата| ЕпсоuптегHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin