-Baş belası kardeş-Bu sefer gözlerini açtığında rahat bir uyku çekmiş ve göz altındaki şişlikler büyük oranda inmişti. Fakat hala bir katilin evinde olduğu için kendisini tereddütlü hissediyordu.
Hele dün yanlış bir hatası olduğu zaman onu öldüreceğini söylediği zaman o nazik halinden eser kalmamış eski acımasız haline geri dönmüştü.
Yatağından kalktı ve aşağı kata doğru korkuyla ilerledi. Günlerdir aynı kıyafeti giyiyordu ve duş almadığından balık gibi kokuşmuştu.
Mutfak masasına oturup çayını yudumlayan Levi'yi görünce ürkek adımlarla yanına ilerledi. İlk zamanlar ondan bu kadar korkmamasına rağmen şimdi korkusundan tir tir titriyordu.
"Belki ilk günün hatrına kahvaltıyı sen hazırlarsın dedim ama öğlene kadar yatıyorsun."
"Saat daha 9."
Masaya doğru ilerledi ve önündeki sandalyeyi kendisine doğru çekip oturacağı bir genişlik bıraktı kendisine. Karşısında oturan adam çayını masaya bıraktı ve çekmecelerin birinden bir çay bardağı daha çıkardı.
Sıcak çayı çok demli olmayacak şekilde doldurdu ve hemen elinin altına koydu. Önüne ince bir poşet koydu ve yerine tekrardan geçip oturdu.
"Sen kalkmayınca pastaneden biraz simit almıştım. Çayla güzel gidiyor."
"Teşekkürler."
Poşeti yavaşça açtı ve içindeki fırından yeni çıkmış simidi eline aldı. Hem simidini ısırıyor hem de çayından bir lokma alıp simidinin yumuşamasını sağlıyordu. Aynı zamanda ağızın çevresine bulaşan susamları diliyle temizliyordu. Levi ise sadece çayını yudumlarken onu izliyordu.
Eren ise kendisinin çok aç kaldığını belli etmemeye çalışıyordu. Aynı zamanda sürekli dökülen susamlar yüzünden suratının batmaması için dua ediyordu.
Bir çırpıda bitirdiği simidinin susamlarını bitirmemek için kendisini zor tuttu çünkü bir simit ona yetmemişti ve hala açtı. Günlerce önüne gelen yemekleri elinin tersiyle iterse olacağı buydu.
Yine de sesini çıkarmadı ve kahvaltısını bitirdikten sonra teşekkür ederek sofradan kalktı. Salonun koltuklarına attı kendisini.
Koca evde kalmayı kabul etse de bu evde yapacak hiç bir şey yoktu. Bir esire göre belki de fazla rahattı. Aynı eskisi gibi odasına tıkılmalı ve sadece yemek için çıkmalıydı. Ama şuan için kesin bir şey vardı ki o da derhal duş almalıydı.
Salondaki devasa televizyona gözlerini dikti. Hemen yanı başındaki kumanda ile televizyonu açıp açmamak arasında gitti. Ve en sonunda açmamaya karar verdi.
Bir süre sonra karşı kanepeye oturan adam ile birlikte dikkati dağıldı. Elindeki çay bardağını görünce istemeden ne kadar çay bağımlısı olduğunu düşündü.
"Rahatlasana biraz seni yemeyeceğim... şimdilik."
Aklından delice ve korkunç fikirler gelirken şimdilik ona bir şey yapmayacağına sevinse mi yoksa ileride başına gelebilecek senaryolar yüzünden üzülse mi bilemedi.
Daldığı düşüncelerden yanına oturan adam yüzünden ayrılmak zorunda kaldı. Daha ne olduğunu anlayamadan başını omuzuna koyunca kaskatı kesiliverdi.
"Televizyonu aç da izleyelim bari."
Onun keyfini bozmamaya ve ve vücudunu çok hareket ettirmemeye çalışaraktan yanındaki kumandaya uzandı. Televizyonu açtı ama hangi kanalı sevdiğini bilemediği için haliyle neye basacağını da bilemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fата| Епсоuптег
Mystery / ThrillerÜnlü dedektif kendisine gelen sıkıcı dava ve ardı arkası kesilmeyen aynı olaylardan sıkılmış ve bunun için eski ortağına başvurmuştu. Posta kutularına bırakılan gizemli mektuplar ve ardı arkası kesilmeyen cinayetlerden sonra dedektif Eren Yeager bu...