-8-

58 8 32
                                    

Gözlerini tekrardan bilinmedik odada araladı. Pencerede asılı perdenin arasından sızan turuncumsu ışık sayesinde daha sabahın erken saatlerinde olduğunu rahatlıkla anlayabiliyordu.

Elleri hala kelepçeliydi ve göz yaşlarının yanaklarından çenesine doğru kayması onu harbi gıdıklamıştı.

Gözyaşlarını silmek istercesine kafasını yastığa sürdü ama bu sefer de dağılıp önüne gelen saçları onu sinirlendirmeye yetmişti.

Aynı bir çılgın gibi kelepçeleri yere vurmaya başladı. Ellerini çekiştiriyor ve avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Fakat tüm bu hareketleri terlemesine neden oluyordu.

Kapının deliğine sokulan kilitin sesi ile birlikte gözlerini kapıya doğru çevirdi. Ağırca açılan tahta kapının ardından artık bakmaktan iğrendiği aynı yüz çıktı.

Bir kaç gün olmuştu burada olalı fakat hala kaçacak herhangi bir plan yapamamıştı. Bir kaç saat sonra gardiyan gelicek ve yine yedi yirmi dört kendisini izleyecekti.

"Neden sabahın köründe can çekişen danalar gibi böğürüyorsun?"

"Şu lanet kelepçeleri çıkarsan diyorum artık!"

Biraz daha adımlarını hızlandırarak yanına yaklaştı. İyice yaklaştı ve işaret parmağını göğüsüne bastırdı. Parmaklarını hafifçe aşağı kaydırdı ve tişörtünün yapasını tutup araladı.

Aradaki boşluktan göğüsünü izlemeye devam ederken yanaklarının kızarmasına bedensizce engel olamıyordu.

"Tişörtün baya ıslanmış gibi senin için değişmeme ne dersin?"

Elini daha da aşağı kaydırdı ve tişörtünün kenarını tutup hafifçe araladı. Ellerinin kelepçeli olması nedeniyle ona kesinlikle karşı çıkamıyordu.

Tişörtünü biraz daha kaldırdığında artık vücudunun yarısı apaçık ortadaydı. Her ne kadar durması için kendisine yalvaran gözlerle baksa dahi durmuyordu.

Aniden kapının açılmasıyla birlikte ikisi de kapıya döndüler. Kendisi kapıda gördüğü kişiyle her ne kadar mutlu olsa da Levi bir o kadar kendisini zor tutuyordu.

"Ç-çok afedersiniz efendim bölmek istememiştim. Yalvarırım kusuruma bakmayın."

Tişörtünün kenarını bıraktı ve ayağa kalkarak kapıya yöneldi. Elini omuzuna attı ve hafifçe eğilerek kulağına fısıldadı.

"Her hareketini bana bildir."

"E-emredersiniz."

Kendisi kapıyı çarparak çıkarken geriye sadece korkusundan tir tir titreyen bir Marco ve taciz edilmekten son anda kurtulmuş bir Eren bırakmıştı.

"Biliyor musun tam zamanında geldin."

"Bir an beni öldürücek sandım gerçekten."

Titreyen kol ve bacaklarını önemsemeyerek rahatlamak için kendisini yatağın karşısındaki koltuklara bıraktı.

"Aslında sana derin bir ilgisi varmış gibi. Son günlerde senden başka bir şey düşünmüyor. Sürekli seninle ilgilenmem için beni gönderiyor."

"Marco. Lütfen bir daha sakın onunla bir ilgim varmış gibi konuşma."

"Tamam. Afedersin."

Karşısındaki adam öne doğru eğildi ve iki elini iç içe geçirerek düşünme pozisyonunu aldı. Kendisi ise esindeki kelepçeler yüzünden hiçbir şey yapamadan nasıl kalktıysa öyle oturuyordu ve şuan rezil haldeydi.

Fата| ЕпсоuптегHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin