-Zevkle dolu bir gece-Kız evi terk ettikten sonra salonda tuhaf bir aura vardı. Bir türlü rahat edemiyor ve ayaklarını birbirine sürtüp iki büklüm oluyordu.
Karşısındaki adam hala kendisine bakıyordu. Bu durum onu iyice strese sokuyordu. Gözlerini başka yere bakıyormuşçasına kaçırıyor kontrol etmek istediğinde de hep göz göze geliyorlardı.
Ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Şuan kendisini hiç kaçırılan bir adam gibi hissedemiyordu. Sanki yıllardır bu ailenin bir parçası gibiydi.
Ellerini dizlerine yerleştirdi ve dizlerinden güç alarak ayağa kalkmıştı. Karşısındaki adam da onun kalkmasıyla beraber kafasını yukarıya çevirmişti.
"B-Ben artık yatsam iyi olucak yorgunum biraz da."
"Anlıyorum. O zaman sana odanı göstereyim."
Karşısında oturan minik adam da kalkıp önüne düşmüştü. Gerçekten de ikisi arasındaki boy farkı oldukça fazlaydı ve bu onu güldürüyordu.
Merdivenlerden çıktıktan sonra yaklaşık iki üç oda birden geçtiler. Önündeki adam sağında kalan kapıyı araladı ve kapıya yaslandı. Kendisine öncelik verdiğini düşünerek önden odaya girdi.
Oda oldukça genişti. Yaklaşık iki kişilik kadar büyük devasa yumuşacık bir yatak ve daire şeklinde odayı tamamlayan bir halısı vardı. Oda tamamen beyaz ve siyahlarla süslenmiş ve aradaki kırmızılar ise odaya şıklık katmıştı. Kafasının tam üstünde duran süslü avize odanın her kısmını aydınlatabilecek potansiyeli sağlıyordu.
O odayı incelerken kapının kapanma sesiyle birlikte arkasını döndü. Karşısındaki adam kapıyı kapatmış şimdi ise kapıyı kilitlemekle meşguldü. Anahtarla işi bittiğinde onu devasa aynanın önündeki masaya koydu.
Yavaş adımlarla kendisine yaklaşmaya başladığında kaçmak istese de kaçamamıştı. Elinde değildi çünkü bacakları adeta taş kesmişti.
Karşısındaki adam ona iyice yaklaştı ve başını onun boyun girintisine soktuğunda tamamen nefes almayı unutmuştu. Boynuna bilerek üflediği nefes onun tüm bedeninin alev almasını sağlıyordu.
Onu omuzlarından itip yatağa düşürünce düşünme kabiliyetini de kaybetmişti. Vücudunda gezinen elller ile yüzü kırmızının elli tonuna bürünmüştü.
"Kaldığımız yerden devam edelim mi dedektif?"
Kulağına değen nefesi ile kesinlikle net düşünemiyordu. Annesinin ölümünü düşündü. İşe ilk başladığı anı ve şuan içinde bulunduğu durumu. Neden sadece tek geceyle bu acı geçmişi arkasında bırakmıyordu ki?
Vücudu zihninden bağımsız hareket ediyordu. Yaptığının yanlış olduğunu biliyordu ama yine de bedenine söz geçiremiyordu. Onu istiyordu. Levi'yi istiyordu.
Kollarını boynuna doladı ve minik bedeni kendisine daha çok yaklaştırdı. Yüzleri birbirine çok yakındı. Burunları birbirine değiyor, dudakları sürtüyor ve nefesleri birbirine karışıyordu.
Kendisini anın akışına ve karşısındaki adama bıraktı. Dudaklarında hissettiği sıcaklık bile onu deliye dönmesi için yeterliydi. Dudaklarını kımıldatmadığında karşılık olarak dudaklarına minik öpücükler kondurmaya başlamıştı.
Karşısındaki adam izin almışçasına dudaklarını birbirine daha çok bastırdı. Dili yardımıyla açtığı dudaklarının arasından dilini içeri gönderdi. Dilleri ahenkle dans ederken elleri yerinde durmuyor ve karnında gezinmeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fата| Епсоuптег
Mystère / ThrillerÜnlü dedektif kendisine gelen sıkıcı dava ve ardı arkası kesilmeyen aynı olaylardan sıkılmış ve bunun için eski ortağına başvurmuştu. Posta kutularına bırakılan gizemli mektuplar ve ardı arkası kesilmeyen cinayetlerden sonra dedektif Eren Yeager bu...