—Kaçış yok—Ne ara kapandığını bilmediği gözlerini yavaşça araladı ve karşısındaki bilinmedik beyaz duvarlara baktı.
Gözlerini direk kenardaki tahta kahve kapıya ilişti. Öne doğru eğilmeye çalıştı. Yatağında iyice dikleşti ve sırtını duvara yasladı. Yataktan kalkmak için niyetlenmişti ki bir şeylerin ters gittiğini anladı.
Dün ellerinde bulunan kelepçeler bugün ellerinde değildi. Şaşkınlıkla ellerini ovuşturdu.
Bir kaç dakika sonra kapıdan geldiğini tespit ettiği ses ile birlikte kafasını o yöne doğru çevirdi. Kapı usulca açıldı. Karşısındaki şahısı görünce kusmamak için kendini zor tuttu.
Elindeki tepsiye baktı ve suratını ekşitti. Hiç sesini çıkartmadan yanına yaklaştı ve tepsiyi yanına koymaya çalıştı.
Çalıştı çünkü o daha tepsiyi yanına koyamadan elinin tersiyle geri itti. Bu hareketi de hem yemeklerin hem de kaynar çayın da üstüne dökülmesine neden oldu.
Üstüne dökülen sıcak çay yüzünden ağızından büyükçene bir ses çıkardı. Belki de tüm evi inletmişti ama onun gram umrunda değildi.
"Ne yaptığını sanıyorsun seni piç kurusu!"
Kaşlarını çattı ve kendisine net bir bakış attı. Hızla işaret parmağını yerdeki tepsiye doğru tuttu.
"Senin yaptığın o zıkkım şeyi hayatta yemem ben!"
"Biliyor musun belki de ellerini çözmekle hata yaptım. İnsan gibi davranmaya çalışıyoruz bize hayvan gibi karşılık verme."
Hızla odadan çıkıp gitmesiyle hafif yaslı kapıdan içeriye daha önce görmediğini düşündüğü uzun boylu biri girivermişti.
Adam önüne geldi ve bir elini kalbinin ortasına koyarak hafifçe eğildi."Günaydın efendim. Bu günden itibaren sizinle ilgilenmek için görevlendirildim."
Ayağa kalktığı anda yüzüne yumuşak yastığı yemesi bir olmuş ve dengesi bozulmuştu. Alnını hafiften buruşturdu ve soru soran gözlerle kendisine baktı.
"Benim başımda sürekli vızıldayan bir sineğe ihtiyacım yok!"
Aynı kendi evindeymiş gibi herkese ve heryere emir savurmaya başlamıştı. Öyle ki karşısındakinin bir katil olmasını bile umursamıyordu.
"Üzgünüm efendim ama her an her hareketinizi bildirmek zorundayım."
Daha konuşmasına izin vermeden karşısındaki kanepeye oturmuştu bile. Bir kaşı havada bir kaşı gözüne indirmiş şaşkınca karşısında saçları ortadan ikiye ayrılmış adama bakakaldı.
Hiç sesini çıkarmadan karşısında oturan adamdan gözlerini ayırmadan yatağın kenarına uzandı.
"Burda olmam seni rahatsız ed-"
"Kesinlikle!"
Bir anda yüzü gülen adam yıllarca susuz kalmış bir çiçek gibi solmuş ve yüzünü asmıştı. Gözünün önündeki elleriyle oynamaya başladı.
"Beni hiç anlamıyorsun değil mi?"
"Sen de kaçırılıp bu odada tutulmanın ne demek olduğunu bilmiyorsun değil mi? Birinin senin halini anlaması için önce karşı tarafı anlamaya çalış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fата| Епсоuптег
Mystery / ThrillerÜnlü dedektif kendisine gelen sıkıcı dava ve ardı arkası kesilmeyen aynı olaylardan sıkılmış ve bunun için eski ortağına başvurmuştu. Posta kutularına bırakılan gizemli mektuplar ve ardı arkası kesilmeyen cinayetlerden sonra dedektif Eren Yeager bu...