—Yakala beni—Çaresizce oturduğu banktan kalktı ve evine doğru yol almaya koyuldu. Adımlarını hızlandırdı ve bir an önce bu gecenin soğuğundan kurtulmaya çalıştı.
Evine geldiğinde gözü evden biraz uzak kendisine ait posta kutusuna takıldı. Bir ihtimal kendisine katilden posta gelebileceğini düşündü. Yavaş ve korkak adımlarla posta kutusuna ilerledi.
Kutuyu açtı ve içindeki mektupları görünce merakla kağıtları toplayıp evin yolunu tuttu. Anahtar yardımıyla kapıyı açtı ve hemen içeriye girdi. Kendini ceketini bile çıkartmadan koltuklara atıverdi.
Hızla masaya koyduğu mektupu alıp zarfı yırttı daha sonrasında da içinde şiir misali yazılmış yazıları okumaya başladı.
Yaşamışım ölmüşüm hiç umurumda değil, devam edin öldürün beni.
Tabi yakalayabilirsen.
Söylesenize, siz kafamı kestikten sonra kısa bir süreliğine de olsa duyabilecek miyim?
Çabuk olsana!
Bıktım artık bu gırgır şamatalardanKaderimin efendisi benim, ruhumu ben yönetiyorum.
Özgür bir ruh gibi başkaların kanına giriyorum.
Benimle oynamak mı istiyorsun?
Devam et oynayalım o zaman.
Ben bir güneşim sen ise sadece bana çarpan minik bir meteor...Son cümle kendisine tanıdık gelmişti. Fakat bunun olduğuna inanmak istemiyordu. Gözlerini belki de milyonuncu kırpışıydı ama aynı cümleyi defalardır okuyordu.
"Bana sorarsanız ben katili bir güneşe benzetirim.
Yanına yaklaşan meteorlar da kurbanlar."Kafasını sağa sola çevirdi ve bunun sadece bir raslantıdan ibaret olduğunu düşünmeye zorladı kendini. Kağıdı en ufak parçasına bölüp mutfaktaki çöpe attı.
Üstündeki ceketi çıkarıp askıdaki yerine geri astı. Üst kata çıktı ve bir kaç dakika yatağında debelenmeye başladı. Her ne kadar uykusu olmasa da kendisini uyumaya zorladı.
Sabah kalktığı gibi üstünü giydi ve kurbanın evlerini incelemek için dışarı çıkması gerektiğini hatırladı. Dün uyumadan önce bilgisayardan yaptığı araştırmalarla kızın kendi öz evi hariç bir evi daha olduğunu öğrenmişti.
Kahvaltısını bile yapmadan her zaman giydiği ceketi bu sefer yanına almadı. Sadece yanına anahtar, telefon ve araba anahtarını almıştı.
Dışarıdaki soğuk havaya inat kollarının bir kısmı açıkta kalan tişörtüne aldırmadı ve arabasına binip klimayı açtı. Arabanın içi uygun sıcaklığa eriştiğinde artık evindeki kadar rahattı.
Arabasını çalıştırdı ve kızın ikinci evine doğru yol aldı. Daha günün başlatındaydı bu yüzden arabasını hızlandırma gereği duymadı. Trafik kurallarına teker teker uyarak ışıkları geçti. Bir kaç dakika sonra etrafı sarı şeritlerle sarılmış iki katlı bahçeli bir evin önündeydi.
Evin dışındaki ahşap desenler ve balkon demirliklerşne verilen dekolteler sanki evi antik bir evmiş gibi gösteriyordu. Bahçedeki küçük cücelerle süslenmiş, uzun süredir sulanmadığından kurumuş güller ona nedensiz olarak korkutucu geliyordu.
Düz, geniş ve taşlık patikaya arabasını uluorta koydu ve eve doğru yol aldı. Kendisinin iki katı büyüklüğündeki siyah dekolteli yaslı kapıyı hafifçe içti ve içerideki ürkütücü havaya şahit oldu.
Dış kapıdan ev kapısına doğru uzanan tahta çubuklara basarak karşı eve ulaştı. Bahçede kendisine bakarak sırıtmış bir biçimde duran cücelere bakmamaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fата| Епсоuптег
Mistério / SuspenseÜnlü dedektif kendisine gelen sıkıcı dava ve ardı arkası kesilmeyen aynı olaylardan sıkılmış ve bunun için eski ortağına başvurmuştu. Posta kutularına bırakılan gizemli mektuplar ve ardı arkası kesilmeyen cinayetlerden sonra dedektif Eren Yeager bu...