—Peter Pan—"Sana kaç defa söyleyeceğim Eren. Bilmiyorum ve bildiğim her şeyi sana anlatıyorum zaten."
Gözlerini kıstı ve kalın kaşlarını ciddiyetle çattı. Ellerini anın heyecanına kaptırmış masaya vururken pastaneden daha yeni gelen kız kenarda bir yandan simidini kemirip bir yandan da onları izliyordu.
"Ne demek hiç bir şey bilmiyorum. Eve girildiği besbelli. Hiç kapı falan zorlanmamış mı?"
"Hayır diyorum hayır! Adam nasıl bir sadistse işini çok iyi yapıyor. Lanet olsun."
Kendisinin de gergin olduğunu fark ettiğinden daha fazla üstüne gitmek istemedi. Hışımla kalktığı masasına tekrardan oturdu.
"Anladım. Özür dilerim kendimi çok kaptırdım bir an."
Karşısındaki oğlan da sakinleşince ortamda ayırt edemeyeceği bir sessizlik olmuştu. Daha fazla burda kalmanın sadece bir zaman kaybı olduğunu düşünmüş ve kalkmak için ayağa kalkıp kapıya giderken oğlan ve onun kız arkadaşı da peşinden gidiyordu.
"Ben artık gideyim en iyisi."
"Tekrar gel Eren olur mu?!"
Kapının eşiğinden kendisine bağıran at kuyruklu kıza kafasını 'evet' anlamında aşağı yukarı salladı ve el sallayıp arabasına doğru yol aldı. Kapının açık olduğunu görünce tedirginlikle açıp içine oturdu.
Keyfini yerine getirmek için son ses müzik açmak için radyoya yönelmişti ki radyonun üstüne asılmış küçük notu daha yeni fark edebilmişti.
"Yakala beni."
Arabaya birinin girdiği besbelliydi. Belki de katildi. Sonuçta davaya katılan kişilere karşı bir zaafı olduğu çok belliydi. Kağıdı buruşturdu ve var gücüyle açtığı camdan dışarı fırlattı.
Işıklara yakalanıp durmamak için ara sokaklara saptı ve kaskosu olmayan arabasını sürtmemeye özen gösterdi.
Evine vardığında bu sefer arabasını kapattı ve tekrardan kontrol etti kilidini. Eve ilerledi ve cebinden çıkardığı anahtar ile bir hışımda kapıyı açtı.
Açtığı gibi odasına çıktı ve üstünü değiştirip rahat bir şeyler giydi. Buzdolabından çıkardığı buz gibi suyu kafasına dikti ve kendisini geniş koltuğa fırlattı. Kendisi bile ne zaman uykuya daldığının farkında değildi.
Çalan telefonuyla birlikte gözlerini aralamıştı. Fakat ilk başlarda duymadığından telefon çoktan kapanmıştı bile. Telefona direk cevap vermek yerine önce kendine gelmeye çalıştı.
Ayağa kalktı ve banyoya doğru ilerledi. Banyoya giderkense ona birkaç esneme eşlik etmişti. Aynada kendisine baktı ve yüzüne serin bir su çarptı. İyice esnedi ve vücudunu rahatlattı.
İçeriye gitti ve telefonunun bilindik şifresini girdi. Eski ortağı Jean'den gelen 8 aramayı görmesiyle ufak çaplı bir şok geçirdi. Oyalanmadan ona geri dönüş yaptı. Telefonu açtığı gibi her zamanki kalın sesle karşılaştı.
"Tanrım Eren sonunda şu siktiğimin telefonunu açabildin!"
Sesi soluksuz bir şekilde ve korku dolu çıkıyordu. Kulaklarını çınlatan bu sese çok da vurdumduymayan bir kaç söz söyledi.
"Ne oldu Jean? Neden aradın?"
"Şu dava ile ilgili..."
Davayı duyunca yatağında dikleşti. Zaten kulağına dayadığı telefonu daha çok bastırdı ve pür dikkat dinlemeye koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fата| Епсоuптег
Mystery / ThrillerÜnlü dedektif kendisine gelen sıkıcı dava ve ardı arkası kesilmeyen aynı olaylardan sıkılmış ve bunun için eski ortağına başvurmuştu. Posta kutularına bırakılan gizemli mektuplar ve ardı arkası kesilmeyen cinayetlerden sonra dedektif Eren Yeager bu...