4.bölüm

618 50 33
                                    

Odama girer girmez üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup hemen kendimi duşa attım ve bütün o düşüncelerden sıyrılmaya çalıştım.

Sonunda adını öğrenmiştim.Ama bu beni neden bu kadar tuhaf hissettirmişti anlamıyordum.Ona her baktığımda zaten tuhaf hissediyorum,ve bana olan davranışları onu çift kişilikli biri gibi gösteriyordu.

Ayrıca o yanındaki sürtük tayfasından da gına gelmişti.Okulda yeni olan bir insanla neden bu kadar çabuk uğraşmaya başlamışlardı ki?

Evet,gerçekten güzel,hoş,komik bir kızım ama bu kıskançlık içinde sürtüklük yapmalarını gerektiren bir sebep değil.

Hem Woohyun'dan uzak dur demek de ne ya?Gören de her saniye onunla olmak istediğimi sanar.Aslında kendime bile itiraf edemiyorum ama bu istek yavaş yavaş var olmaya başladı.

Kendimi tam yatağa atmak üzereydim ki derslerin birkaç hafta iptal edildiği aklıma geldi ve bu gerçekten tuhaftı.

Okula geleli daha 1 hafta bile olmadan dersler iptal olmuştu?Neden?Ve ben neden her şeyi bu kadar çok sorguluyorum ya?

Bu benim şansıma olmalı.

Uyumak istemiyordum,çünkü Woohyun her gece rüyalarıma giriyordu ki bu benim isteğimle olmuyordu.Yoksa isteğimle mi oluyordu...

Saat akşam 8 olduğunda herkes yemekhanede toplanmış keyifle yemeklerini yiyorlardı.Kim Nana yanını benim için ayırdığı, yemekhanenin en dip köşesinde olan bir masada beni bekliyordu.

Dün o konuşmayı hiç yapmamışız gibi adeta ortada hiçbir şey yokmuşçasına hafif bir şarkı mırıldanarak,tepsimi masaya koyduktan sonra selam bile vermeden salatama çatalımı geçirip yemeğe başladım.

Nana tam ağzını açıp bir şey diyecekken omzumda bir el hissettim ve dönüp baktığımda beni merdivenlerde düşmekten kurtaran o yakışıklı çocuğu gördüm.Lanet olsun,adını söylemişti ama şu an hatırlamıyordum.Ne bunak kafalı bir insanım ben.Yakışıklı çocukların isimlerini bilmeme gibi bi yeteneğim var galiba.

''Bu masa bana ait.''sert bir sesle söylememişti ama yinede sesinde oldukça sert bir ifade vardı.

''Bi insan önce kim olduğunu söyler?Adını söyler?Değil mi?''lanet olsun! Bunları içimden söylemem gerekirken neden sesli bir şekilde söyledim ki?

''Sunggyu.Zaten bilmiş olman gerekiyordu.Şimdi lütfen arkadaşını da alıp ikileyin.''

Cidden erkekleri anlamıyordum. Özellikle Woohyun ve Sunggyu,bu ikisini.

''Aman!Masanı yedik sanki.''dedikten sonra hızlı bir şekilde tepsimi alarak Kim Nana'ya bile bir şey söylemeden kalktım ve kalkmamla yere düşmem bir oldu.Yine mi ulan? Yine mi yere düştüm.

O lanet olası sarışın sürtük,ayağıma çelme takarak yere kapaklanmama sebep olmuştu.Yine.

İçimden her ne kadar lanet okusam da sakin görünmeye,pozitif olmaya çalışıyordum.Gerçi bu durumun hiçbir pozitif yönü yoktu.

Ayağa kalktım ve tozlanan pantolonumu temizledikten sonra yere saçılan yemekleri teker teker toplamaya başladım ve tam tepsiye geri koyacakken elimin üstünde toplamama engel olan bir el hissettim..

Woohyun..Eli elimin üstündeydi..Elimi tutuyordu..Elleri sıcacıktı ve insanın içini ürpertiyordu.

Ayağa kalkmama yardım edeceğini sandım ama maalesef ki bu olmadı. Onun yerine elimi hızla bırakarak ayağa kalktı ve sarışına doğru dönerek:

KAN ŞEHVETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin