Birden sandalyemi gıcırdatarak uyumuş olduğum sıradan başımı kaldırarak ayağa fırladım.Kalbim hızla çarpıyordu....
Daha hoca bana ne olduğunu bile soramadan sırt çantamla kapıdan dışarı çıkıp koridoru aşıp kendimi lavaboya attım.Gördüğüm bu rüyada neyin nesiydi?Vampirmiş peh ne saçmalık.
Aslında saçmalık falan değil garip ama ben doğaüstü olan her varlığa inanırdım ama bu rüya gerçekten tuhaftı.
Yüzümü ve saçlarımı ıslattıktan sonra boynuma baktım(evet aptalca ama baktım ısırıldım mı ısırılmadım mı?diye.)
''Ne saçmalıyorum ben bu bir rüyaydı''.....
Ben Rain,6 ay önce Amerika'dan Kore'ye tek başıma yerleştim.Babam ben küçükken öldü,annem ise her gün başka bir adamla flört eden bir fahişeden farksız bir hale geldi.
Bu duruma daha fazla dayanamadan buraya yerleştim ve hayatıma tek devam etmeye karar verdim.
Hayatımdaki tek insan akıl hocam olan Michel'di.Hayata tutunmama yardımcı olan tek insan oydu ve bu lanet olası liseyi sevmemin nedeni de oydu.
Michel oldukça uzun boyuyla çok dikkat çekerdi.Oldukça güzel bir kadındı,kızıl,omuzlarına kadar olan saçları alev alev yanan bir şömine gibiydi.Ve gözleri kömür kadar siyahtı ve onu en seksi yapan şey de gözleriydi.
Bu lanet olası okulda uzun süre kalmayacaktım,bugün son günümdü.Michel benim özel olduğumu ve böyle okulda olmamamı söylerdi ama ben neyim ki?Nerem özel Tanrı aşkına?
Michel'in beni götürmek için ikna ettiği okul Kore'nin Busan şehrinin en ücra köşesinde harabelerin,yıkık dökük binaların olduğu bir köşede olan yatılı bir okuldu.
Cidden mi?Tamam özel olmayabilirim ama bu kadar da boktan bir yeri hak etmiyorum değil mi?Benim gibi neşeli,espirili,güzel bir kızın böyle iğrenç bir okulda ne işi var?
Tamam biraz asi görünümlü biri olabilirdim ama oldukça nazik ve birazda tırsaktım.
''Valizlerin aracımın bagajında duruyorlar,bugün gece seni okula bırakıcam''dedi Michel ve içkisinden bir yudum aldı.
''Bu kadar çabuk mu?''dedim üzgün ama aynı zamanda da heyecanlı olan sesimle.
''Ne kadar erken o kadar iyi.''dedi Michel ve benimle göz teması kurarak yanıma geldi ve omuzlarımdan tutarak.
''Ailesiz büyüdüğün için çok acı çektin ama bu acıların yakın bir zamanda azalacak,yeni insanlarla tanışıp arkadaş olacaksın ve aşık olacaksın''dedi elleriyle yüzümü okşarken.
İçimi bir keder kaplamıştı.Bu evde kendi başıma yaşamama rağmen mutluydum ve şimdi hepsini arkamda bırakıp tanımadığım bir okula gidecektim.
''Zamanı geldi,hazır mısın Rain?''saatini bana doğru uzatmış olan Michel'e içten bir şekilde ''evet''dedikten sonra arabasına atladım ve kulaklıklarımı takıp Wu Yi Fan-time boils the Rain dinlemeye başladım.Adımı bu şarkıda duymak beni kendime getiriyordu.
Tam tamına 6 saatlik bir yol sonrasında,kırık dökük binalar ve harabelerin biraz ilerisinde,sis bulutlarının arasında tamamen zar zor fark edilen okulu gördüm ve derin bir nefes alıp verdim.
''Gölge Akademisine hoşgeldin...''dedi Michel ve oldukça memnun bir şekilde sırıttı.
''Burada öldürülsem ölüm bulunmaz ayrıca ismi de tuhaf,gölge ha?Neden gölge?Şu an aklıma gölgelerin arasından fırlayan yaratıklar falan geliyor.''dedim ve valizlerimi arabadan çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN ŞEHVETİ
Vampiros*Sonsuza kadar yaşayabildiğinde ne için yaşarsın?* *Sonsuzluk şimdi başlıyor.* *Sadece bir vampir sonsuza kadar sevebilir.* *Cennetteydim;cehennemin ortasında bir cennet...*